TV dizilerinin Genç Beyin'e yenilmesine bir örnek daha!İyice tembelleşip verimsizleşen müdüre 2 çare

Sayın Genç Beyin yetkilileri! Anonim şirket olarak kurulup 5 yıl sonra şirketler topluluğuna, geçen yıl da holdinge dönüşen ihracat odaklı büyük bir işletmenin eğitim grubunun başındayım. Doçentlik seviyesinde üniversiteden ayrılıp özel sektöre geçtim. 20 civarında markamız var ve bütün eğitimleri yaklaşık 30 kişilik ekibimizle biz organize ediyoruz. %70-80'lik kaynağımız Genç Beyin. Size bunun için 2-3 defa teşekkür mesajı göndermiştim; cevap yazmış, "Yenilik yapmayı alışkanlık haline getirin!" demiştiniz. Bu tavsiyeye uygun hareket ettik, ediyoruz ve hamdolsun sonuçlar çok olumlu. Herkes sunduğumuz birikimin kaynağını soruyor, Genç Beyin desek bilhassa tepe yönetimin açıkçası tamamen dergiye yönelip bize yaklaşımlarını gevşetmelerinden çekiniyoruz. Hatta eğitimlerimize dergiyi getirmiyor, ilgili sayfaları fotokopi çektiriyoruz; tamam, buna belki kızacaksınız ama her ay bayiden 200'e yakın dergi alarak ve aldırarak (en önemlisi de büyük titizlikle okuyarak) size desteğimizi sürdürüyoruz. Fakat şu gerçek ki, bütün Genç Beyin okurları muazzam bir eğitim ve öğretim deryasına dalmaktalar her ay. Altının kıymetini sarraf bilir. Bu derginin bir tek sayısından ilham ve birikim alınarak yüzlerce seminer verilebilir. Birazdan pazarlamayla ilgili eğitim başlayacak, ben salonun bulunduğu otel odasından bu mesajı tebrik ve teşekkürlerimi bildirmek için gönderiyorum. İnanın önceleri büyük masraflarla yurtdışından özel getirdiğimiz eğitimciler, eğitim CD'leri, kitaplar, dergiler ne yazık ki sadece %10-20 oranında işimize yarıyor; kalan büyük boşluğu Genç Beyin dolduruyor. Kimbilir nasıl bir fedakârlık ve yoğunlukla çalışıyorsunuz ki, her ay bize bu paha biçilmez bilgi ve birikim menbaını sunuyorsunuz. Size eğitim notlarımdan derlediğim bazı yazılar gönderiyorum; işinize yararsa yayınlayın, yaramazsa atın gitsin. İstanbul'a ilk gelişimde Genç Beyin'e uğrayıp yorumlarınızı bizzat almayı plânlıyorum inşallah! Bu arada iyice tembelleşip verimsizleşmiş genel müdürlerimizin çoğunu gönderme kararı arefesindeyiz, böyle bir adımın şirketlerimiz için nasıl sonuçlar do- ğurabileceğini bir cümleyle cevaplarsanız seviniriz. (...) Rumuz: Endülüs (Not: Bünyenizde çok iyi yetişmiş, işleri iyi bilen, ilâveten lider yöneticilik özelliklerine sahip genel müdür adayları varsa mesele yok; fakat böyle uygun alternatifler olmadan genel müdürlere yol göstermek daha olumsuz ve verimsiz sonuçlar doğurabilir. Kanaatimizce o makamlara cidden lâyık adaylar bulduktan sonra değişime gidin. Unutmayın: "Tutuşmayan eleman yoktur, onları tutuşturamayan müdür vardır." Son olarak iyice tembelleşip verimsizleşen müdüre 2 çare: 1- Aynı birimde 3 yıldan fazla tutmayın, aksi halde rehavet başlar. 2- Boyunu aşan yazılı hedefler verin ve yıllık, 6 aylık, 3 aylık, aylık, haftalık, hatta günlük performans değerlendirmesi sonuçlarını somutlaştırın; aksi halde o da, siz de gerçek manzarayı göremezsiniz. Kolaylıklar dileriz! GB)


İyice tembelleşip verimsizleşen müdüre 2 çare

Sayın Genç Beyin yetkilileri! Anonim şirket olarak kurulup 5 yıl sonra şirketler topluluğuna, geçen yıl da holdinge dönüşen ihracat odaklı büyük bir işletmenin eğitim grubunun başındayım. Doçentlik seviyesinde üniversiteden ayrılıp özel sektöre geçtim. 20 civarında markamız var ve bütün eğitimleri yaklaşık 30 kişilik ekibimizle biz organize ediyoruz. %70-80'lik kaynağımız Genç Beyin. Size bunun için 2-3 defa teşekkür mesajı göndermiştim; cevap yazmış, "Yenilik yapmayı alışkanlık haline getirin!" demiştiniz. Bu tavsiyeye uygun hareket ettik, ediyoruz ve hamdolsun sonuçlar çok olumlu. Herkes sunduğumuz birikimin kaynağını soruyor, Genç Beyin desek bilhassa tepe yönetimin açıkçası tamamen dergiye yönelip bize yaklaşımlarını gevşetmelerinden çekiniyoruz. Hatta eğitimlerimize dergiyi getirmiyor, ilgili sayfaları fotokopi çektiriyoruz; tamam, buna belki kızacaksınız ama her ay bayiden 200'e yakın dergi alarak ve aldırarak (en önemlisi de büyük titizlikle okuyarak) size desteğimizi sürdürüyoruz. Fakat şu gerçek ki, bütün Genç Beyin okurları muazzam bir eğitim ve öğretim deryasına dalmaktalar her ay. Altının kıymetini sarraf bilir. Bu derginin bir tek sayısından ilham ve birikim alınarak yüzlerce seminer verilebilir. Birazdan pazarlamayla ilgili eğitim başlayacak, ben salonun bulunduğu otel odasından bu mesajı tebrik ve teşekkürlerimi bildirmek için gönderiyorum. İnanın önceleri büyük masraflarla yurtdışından özel getirdiğimiz eğitimciler, eğitim CD'leri, kitaplar, dergiler ne yazık ki sadece %10-20 oranında işimize yarıyor; kalan büyük boşluğu Genç Beyin dolduruyor. Kimbilir nasıl bir fedakârlık ve yoğunlukla çalışıyorsunuz ki, her ay bize bu paha biçilmez bilgi ve birikim menbaını sunuyorsunuz. Size eğitim notlarımdan derlediğim bazı yazılar gönderiyorum; işinize yararsa yayınlayın, yaramazsa atın gitsin. İstanbul'a ilk gelişimde Genç Beyin'e uğrayıp yorumlarınızı bizzat almayı plânlıyorum inşallah! Bu arada iyice tembelleşip verimsizleşmiş genel müdürlerimizin çoğunu gönderme kararı arefesindeyiz, böyle bir adımın şirketlerimiz için nasıl sonuçlar do- ğurabileceğini bir cümleyle cevaplarsanız seviniriz. (...) Rumuz: Endülüs (Not: Bünyenizde çok iyi yetişmiş, işleri iyi bilen, ilâveten lider yöneticilik özelliklerine sahip genel müdür adayları varsa mesele yok; fakat böyle uygun alternatifler olmadan genel müdürlere yol göstermek daha olumsuz ve verimsiz sonuçlar doğurabilir. Kanaatimizce o makamlara cidden lâyık adaylar bulduktan sonra değişime gidin. Unutmayın: "Tutuşmayan eleman yoktur, onları tutuşturamayan müdür vardır." Son olarak iyice tembelleşip verimsizleşen müdüre 2 çare: 1- Aynı birimde 3 yıldan fazla tutmayın, aksi halde rehavet başlar. 2- Boyunu aşan yazılı hedefler verin ve yıllık, 6 aylık, 3 aylık, aylık, haftalık, hatta günlük performans değerlendirmesi sonuçlarını somutlaştırın; aksi halde o da, siz de gerçek manzarayı göremezsiniz. Kolaylıklar dileriz! GB)


TV dizilerinin Genç Beyin'e yenilmesine bir örnek daha!

Merhaba! Ortanca dayım Mehmet Elmas'ın gerçekten "elmas" değerindeki Genç Beyin'le beni tanıştırmasının üzerinden 7 ay geçti. Kariyerimin başlarında bu dergiyi tanımam bazı yanlış adımları atmamı engelledi. Yaşadığım çevre itibariyle farklı türde 4 dergi alıyoruz her ay ama Genç Beyin'in yeri çok özel. Çünkü neredeyse gün gün "Yeni sayı çıktı mı?"diye takip ediyoruz. Elimize aldığımızdaysa şöyle kuş sütü eksik bir ziyafet sofrasına oturmanın zevkiyle ve hazzıyla okumaya başlıyoruz. "Genç Beyin TV'nin önüne geçti!" tesbitine katılıyorum; zira eskiden kaçırmamak için bir çok şeyi feda ettiğim veya ertelediğim bazı dizileri şimdi hiç umursamadan, yani seyretmeden odama çekilip kendimi Genç Beyin'e veriyorum. Evdeki 4 ayrı TV'de farklı dizileri seyredenlerle dergiyi okuyan ben uykudan önce biraraya geliyoruz; onlar en can alıcı sahnede bölümün bitmesiyle şoktayken ben beynime âdetâ kazınan hikâye ve bilgileri aktarıyorum, şaşırıp kalıyorlar. Onlar ruhunu reyting çarpmış senaristin bir kaç saatte yazdığı hayal mahsulü (Üstelik "Tamamen hayal mahsulüdür!" diye ekranda belirtiyorlar!) senaryolarla avunurken ben her saniyemi etkileyecek olan başarı ve mutluluk sermayesiyle ruhumu şarj ediyorum. Bu ara babama da bulaştırdım Genç Beyin'i, geçen akşam hiç kaçırmadığı dizisinin yeni bölümü yayındayken baktım "600 bin nasihat yerine geçen 6 nasihat" (108. sayı, 19. sayfa) yazısını okuyor. Nasip olursa yavaş yavaş bütün aile fertlerini dizi esaretinden kurtarıp okumaya yönlendireceğim,Genç Beyin'kolik yapacağım!(..) Filiz Uygun


Oğlumuz UYUM problemini Genç Beyin'le çözdü!

Kıymetli Genç Beyin Ekibi! Öncelikle en içten selâm, hürmet ve muhabbetlerimizi sunarız. Oğlum çok zorlu da geçse Norveç'te üniversite okuyup Bursa'ya döndü, babasının 27 yıllık tekstil firmasında işe başladı. Fakat başlarda hepimizi hayal kırıklığına uğrattı, zira uyum problemi vardı. İlkokul, lise mezunu çalışanlar son derece uyumlu ve üretken halde iş görürlerken oğlumuzun sıkıntılı durumu bizi çok üzdü. İstanbul'da tanıdık bir uzman psikoloğa götürdük, gerekli terapilerden sonra oğluma Genç Beyin hediye etmiş ve "Bu dergiyi takip et, oku; içinde aradığın her türlü destek ve birikim var!" demiş. Bursa'ya gelene kadar bütün dergiyi bitirmiş. Aylar sonra onu yüzü gülerken gördük ama biraz endişelendik. Acaba bu gülüşler psikolojik problem kaynaklı mıydı; yoksa sağlıklı ve normal bir tebessüm müydü? Bizimle hiç konuşup paylaşmadığı halde dili çözülmüştü, yarım saatten fazla konuştu ve derginin eski sayılarını istedi, takım halinde hepsini aldık, 2 hafta kadar evden çıkmadı, sadece Genç Beyin okudu, psikoloğumuza tekrar danıştık, "İzin verin, biraz kendine gelsin, zihnen ve kalben toparlansın!" dedi. Öyle yaptık. Biz endişelensek de durumu iyi görünüyordu. Hafta sonu Genç Beyin'de "Etkili konuşma (hitabet) ve diksiyon", ertesi hafta satış seminerlerine katıldı, iyice toparlanmıştı. Kendi isteğiyle işe tekrar başladı, hamdolsun 8-9 aydır çok iyi ve uyumlu çalışıyor. Genç Beyin'i çantasından eksik etmiyor, evde hep onunla meşgul oluyor. Bu arada biz de evvelâ dergiyi şöyle bir karıştırmakla başladık, sonra elimizden bırakamadık. 36. sayfada beyimin yıllardır cevabını aradığı soruyu bir okurunuz sormuş, hayretler içinde kaldık. Verilen cevap istikametinde adım attı beyim, sonuç çok hayırlı oldu. Abdülkadir Akgündüz'le tanışmak ve bazı konuları kendilerine danışmak istiyoruz, inşallah bir seminere ailece gelip görüşmeyi plânlıyoruz. Sizden bir ricamız var: Yurtdışındaki insanımıza yönelik, onların sosyokültürel problemlerine çözüm sunan yazıları artırın. Çünkü ailece bocalayan bir yığın insanımız var. Biz sadece oğlumuzu göndermekle acayip sıkıntılar yaşadık, orada doğup büyüyen neslin halini düşünün! Özellikle uyuşturucu ve alkol bağımlılığıyla ahlâksızlık had safhada. O gençlerimizin eline bir sayı bile Genç Beyin verilebilse neler değişir neler! Yurtdışında yakını olanların bu dergiyi onlara âcilen ulaştırmalarını mutlaka ama mutlaka tavsiye ediyorum, şayet dikkatle okunup uygulanırsa bütün zarar ve kayıplar ciddî oranda azalır. Böylesine güzel, dopdolu, etkileyici, değiştiren bir dergi yayınladığınız için sizi gönülden kutlarız. Nice sayılara Genç Beyin! Emine Yıldırım


Genç Beyin'den en etkili şekilde faydalanmanın ÇOK ZEKİCE 3 YOLU
4 bin markanın DELİCE rekabet ettiği sektörde 5 yılda 3822. sıradan 2. sıraya yükselmenin sırrı

Genç Beyin yayıncılarına en içten selâm ve saygılar... Yönetim kurulu başkanımız bir gün bizi (27 personel) topladı ve 2 saate yakın elindeki Genç Beyin üzerine konuştu. Biz de sabır ve itinayla dinledik. 3 şey dedi: "1- Bu dergi, işini diğerlerinden kat kat iyi yaptığı için okumayı hiç sevmeyen veya başaramayanlara bile kendini okutmayı başardı. Biz de ancak ürün ve hizmetlerimize rakiplerimizi aşan yenilik, cazibe ve etkileyicilikler katarak sektörde 1 numaraya yükselebiliriz. 2- Genç Beyin'de hiç israf yok, her sayfanın neredeyse her milimetresi reytingi çok yüksek bilgi ve birikimle doldurulmuş; yani verdiğiniz paranın karşılığını fazlasıyla alıyorsunuz. Biz de müşterilerimizde, ödedikleri bedelin hakkını kuruşu kuruşuna aldıkları izlenimi meydana getirmeliyiz. 3- Bu dergiyi yayınlayan ekibin normalden çok ileri bir emek ve titizlik gösterdiği, ciddî fedakârlıklarda bulunarak her ay böylesine bir başarı ve mutluluk hazinesi yayınladığı ortada. Normal veya normalin altında bir çabayla bu iş olmaz ve yılllarca aynı kaliteyi muhafaza edemez. Biz de 4 bin markanın rekabet ettiği sektörde ilk 3'e girebilmek için normalin üstünde gayret ve fedakârlık sergilemek zorundayız. Aksi halde sektördeki 3822.marka olarak kalırız." Özetini sunduğum konuşmanın ardından talepte bulunduk, şirket her ay her birimize bir adet Genç Beyin aldı. İşe gelip giderken, evde, tatilde vs. harıl harıl Genç Beyin okuduk ve okuyoruz. Önce toplantılarımızın kalitesi arttı, herkesten farklı ve ilginç fikirler ortaya dökülmeye başladı, sonra plânlar değişti, ardından hedefler... Derken her fikir çeşitli istişarelerden geçtikten sonra düğmelere basıldı. 2 saatlik o ünlü Genç Beyin konuşmasından bugüne 5 yıla yakın süre geçti ve... Ve markamız ihracatta ilk, üretimde 2. sıraya yerleşti, yönetim kurulu başkanımız geçen ay sayın başbakandan iki ödül birden aldı. Yani 3822. sıradan 2. sıraya yükseldik. Kanaatimce bunda 2 unsur öne çıkıyor: 1- Liderin örnek aldığı bir modeli ekip elemanlarına iyice hazmettirerek yepyeni bir yol haritası çizmesi. 2- Genç Beyin'in hepimiz tarafından büyük dikkat ve titizlikle okunması, ufkumuzun açılması, fikir üretip hayata geçirme yeteneğimizin gelişmesi. Şimdi de izninizle Genç Beyin Ekibi'nden bazı taleplerimiz var: 1- Kişilerarası (işte, ailede, sosyal hayatta vs.) iletişim konularında başarılı ve etkili örneklere dayalı yazıların artırılması (Çünkü UYUMSUZ insanımız çok!). 2- Gerçek hayattan (yaşanmış) başarı ve mutluluk hikâyelerine ağırlık verilmesi (Çünkü MODELSİZ insanımız çok!). 3- Genç Beyin Çocuk eki veya dergisi hazırlanıp çocuklarımızın eğitimine sunulması (Çünkü YÖNLENDİRİCİSİZ çocuklarımız çok!). 4-"Sorulara cevaplar"ın (sayfa 36) 2 sayfaya çıkarılması (Çünkü ÇÖZÜM BEKLEYEN problemimiz çok!). 5- Uzman psikolog, psikiyatrist, pedagogların psikolojik sağlıkla ilgili gerçek hikâye ve çare ağırlıklı yazılarının çoğaltılması (Çünkü RUH SAĞLIĞIMIZ bozuk!). Genç Beyin gibi muhteşem bir hizmet ve gayretin fedakâr kahramanları olarak bütün ekibinize selâm, saygı, sevgi, teşekkür ve tebriklerimizi sunarız. Dünyada en çok satılan ve okunan dergi olmanız niyazıyla... (Not: Genç Beyin'in daha geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlamak amacıyla yeni internet sitemize www.GencBeyin.org'daki flash'lardan sağdakini koyduk. Ramazan Yıldırım


ZOR bir tiple yıllar süren iletişim mücadelesinde SÜRPRİZ son! Alınteri sağanağı

Kıymetli dostlar! Genç Beyin'le tanışmamızı aylardır yazmak istiyordum, bugüne nasip oldu. Çok katı, dışa kapalı, hatta muhatapta şüphe ve korku uyandıran bir komşumuz bu mektubun yıldızı: Ersin Bey. Bense tam tersi capcanlı, hareketli, coşkulu, konuşmayı seven biriyim. En iletişim kurulmaz tiplerle bile gayet uyumlu dost, ahbap, arkadaş olabilmemle tanınırım. Fakat Ersin Bey müstesnaydı. Binamıza taşınıp alt komşumuz olalı 3 yıl geçmesine rağmen onunla iletişim denemelerim sonuçsuz kaldı. Allah'ın hikmeti işte, bütün ustalığımı kullanmama ve gizli taktiklerimi sergilememe rağmen bu adamcağızın kalbine açılan kapıyı bulamadım. Selâm veriyorum, fısıltıyla alıyor; takılıyorum, oralı olmuyor; işyerinde deneyip çok kaliteli olduğunu test ettiğim esprileri yapıyorum, gülümsemiyor... Bir gün beraber yaşadıkları annesi vefat etti; derhal cenazeye gittim, ön safta yer aldım, namaz kılındı, tabutu omuzladım, bir kaç komşuyu da alıp arabamla mezarlığa gittim. Cenazenin kabre yerleştirilmesinde bulundum, kürekle 10 dakika kadar mezara toprak attım, kabrin düzeltilip kenar taşlarının sıralanmasını ve üstüne su serpilmesini icra ettim. Herkes dağıldıktan sonra Ersin Bey, eşi, çocukları ve imam efendiyle telkini dinledim; getirdiğim komşuları başka araçla yolladım, arabamla Ersin Bey'leri ve hocayı evlerine bıraktım. Akşamleyin taziye için 3 yılda ilk defa evlerine gittik, hatim ve dua programını organize ettim. Bir hafta kadar sonra bu defa komşu hakkı olarak özel bir ziyarette daha bulunduk. İşte o akşam bambaşka bir Ersin Bey gördüm karşımda. Zoraki de olsa gülümsüyor, iletişime cevap veriyor, olumlu tepkiler sergiliyordu. Yaklaşık bir saat sohbet ettik; o açıldı, ben anlattım
ve ikram sırasında 12 yaşında oğlu Fırat içeri girdi, elinde Genç Beyin vardı. Fırat'la yakinen tanıştık, elindeki dergiyi bir kaç dakika inceledim ve şok üstüne şok geçirmeye başladım. Allahım! Bu da neydi böyle? Her başlığı, yazısı tam da bana hitap ediyordu ve okumak için sabırsızlanıyordum. Ersin Bey'e sordum, "Öğretmeni vermiş, elinden düşürmüyor!" dedi. Zaten elden düşecek dergi değildi. Bayilerde satıldığını öğrenince rahatladım ama hemen dışarı çıkıp almak istiyordum. Vedalaşıp ayrılarak eve döndüm, lâkin o
gece heyecandan uyuyamadım. Sabahı camide kıldıktan sonra caddedeki gazete bayiine koştum. Önüne günlük gazete ve dergiler yığılmıştı ama henüz kapalıydı. Eve döndüm, biraz uyumaya çalıştım, kalkınca kahvaltıya bile kalmadan bayiye koştum. 94. sayıyı alıp işe gittim. Firma maaşımdan o güne düşen ücreti geri istese hakkı vardı, çünkü odama çekilip hep dergiyle ilgilenmiştim. Bu hakkı
telâfi için pazar günü Bayrampaşa şubemizdeki yüklemeye gönüllü yardım edip rahatladım! Aybaşında maaşı alır almaz takım halinde bütün sayıları temin ettim ve artık sımsıkı bir takipçiniz oldum. Ersin Bey annesinin vefatından sonra değişti, en azından benimle iletişimde %60-70 mesafe kaydetti. Bize çağırdık, geldiler, uzun sohbetler ettik. Tabiî en çok Genç Beyin'i konuştuk. Âcizâne bir özelliğim var: Değerli her şeyin değerini iyi bilir ve takdir ederim, değersiz ve şişirme şeyler de hiç gözümden kaçmaz. Genç Beyin'de ileri seviyede bir aşkın ve şevkin, kendi özel ifademle "sağanak halinde yağan alın teri"nin etkisi var. Kıssadan bir hisse de şu: Ersin Bey gibi katı, kapalı, zor biriyle iletişim ümidimi kesseydim Genç Beyin'i tanımayacaktım belki. Zaten 94. sayıya kadar duyup tanımamam büyük gaflet. Fakat nice yıllar böyle devam edebilirdi! Allah bana şu mesajı verdi: "Zoru başar, ısrarcı ol, azmini ve umudunu yitirme; bak, sonunda ne nimetlere kavuşacaksın!" içten duam: Ersin Bey her muradına hayırlısıyla ersin, Mevlâ bütün nimetleri önünüze sersin, Genç Beyin'e emeği geçenlere sağlıklı ve uzun ömürler versin. Ali Osman Kurtulmuş


3 hatayı bıraktık, ciro 6 kat arttı!

(...) 109. sayıdaki "İFLÂSA DAVETİYE çıkaran haller (10 hatayı yapma!)" yazısı meslek hayatımın dönüm noktasıdır. 10 hatadan 7'sini ne yazık ki yaptığımız ve sadece 3'ünü yapmayı bıraktığımız halde aylık 2 bin TL cirodan 13-15 bin TL'lik ciroya ulaştık.Tamamını terketseydik kimbilir hangi seviyeye yükselirdik! Genç Beyin samimî insanların saf niyetle hazırladıkları dergi olduğu için oradaki tavsiyeleri samimiyetle hayata geçirmeye azmedenler asla elleri boş kalmazlar. Ben bunun somut örneğiyim. Eşimin adıyla kurduğumuz aile şirketi Hatice Butik 8 yıldır kıt kanaat bir manzara arzediyordu, bizi oyaladığı için bırakamıyorduk da. Genç Beyin okuru bir müşterimiz eşime, sonra da bana o yazıyı gösterip okutunca hemen fotokopisini çektirip uzun uzun tartıştık. Vitrinimizin çok kötü olması, tek tezgâhtarımız Sibel Hanım'ın itici beden dili, ürün seçiminde zarurî ihtiyaçları gözetmememiz bizi derinden düşündürdü. Bir tasarı mcıya sıkı pazarlıktan sonra 800 TL verip dikkat çekici bir vitrin hazırlattık, Sibel Hanım'ı iç hizmetlere kaydırıp tecrübeli ve ikna edici bir tezgâhtar (Güler Hanım) aldık, "satışa yönelik" ürünler getirip epeydir bekleyenleri kaldırdık; müşteri sayımız hızla arttı, ciroyu 6 kat artırmayı başardık. (...) Recep-Hatice Düzgün


Anayasaya ÖZEL bir madde teklifi

(...) Emin olun gırgır geçmiyor, işin ciddiyet ve önemini anlatmak istiyorum: Bu ara anayasa yazılıyor ya, her vatandaşın Genç Beyin'i okumasını zarurî kılan bir madde konmalı.Hatta dünyadaki her insan bu hazineyle mutlaka tanışmalı. Edebiyatım kuvvetli değil, sadece Genç Beyin'le geçen 8-9 yılımda bizzat karşılaştığım örneklerden bazılarını sıralıyorum: Eltim aile problemi yaşıyordu, ayrılma eşiğindeydi. Neredeyse kesin olan bu kararından Pratik ve Huzurlu Yaşamanın Yolları kitabıyla Genç Beyin'deki mutlu evlilik yazıları etkisiyle döndü, şimdi vasatın hayli üzerinde mutlu. Belediye emeklisi babam her ay alıp eline tutuşturduğum Genç Beyin'deki yazıların etkisiyle bir site inşaatında bekçiliğe başladı, 24 saat evde kalıp annemi çileden çıkaran konuşma ve davranışları bitti, annem size öyle dua ediyor ki... Ben devlet okulundan koleje geçtim, maaş ve performansım %50 arttı, tasarrufumla TV'lerde reklamı çıkan inşaattan 80 metrekare daire aldım, 2 yıl sonra değeri 3 katına çıktı, 750 TL'ye kiraya verdim. Trafik kazasında felç olup belden aşağısı tutmayan, dolayısıyla çalışamayan beyimin bereketi böylece geldi. Bütün bunlara hızlı karar vermemde en etkili güç Genç Beyin'dir. Arkadaşım Nermin'in psikolojik problemlerinden kurtulması, borsada 1 milyon kaybeden abimin kendine yeni bir sayfa açması, dayımın içkiyi ve sigarayı bırakıp namaza başlaması... Bir yığın gelişim sayabilirim.İnsanların mide ve eğlencesini düşündüğü bu çağda Genç Beyin bin derde deva hakikî Anzer balı gibi akla, kalbe, ruha şifalar sunuyor. Meclis Başkanı Çiçek başta olmak üzere yeni anayasayı hazırlayan komisyonun Genç Beyin'i iyi tanıyıp keşfetmesi fikrimi tekrarlayarak bütün Genç Beyin'e ve talihli okurlarına bereketli 3 Aylar diliyorum. Sağlıcakla kalın, her şey gönlünüzdekinden daha ileri seviyede gerçekleşsin inşallah! Aliye Dildar


İstanbul'a gelin geldi! Genç Beyin TV'yle savaşında KAZANAN TARAF oldu.

Size nasıl sesleneyim, neler söyleyeyim bilemiyorum. “Merhaba!’ diyerek başlamak istiyorum. Annem ev hanımı, babam emekli. Ailenin 9 çocuğundan biriyim. Başbakan 3 diyor, babam onu 3’le çarpmış. Fakat annem ve babam bizi sağlıkla ve şerefle bugünlere getirdiler, Rabbim onlardan ebediyyen razı olsun. İstanbul’a evlilik sebebiyle geldim, beyim gıda toptancısında çalışıyor. 2 yıllık evliyiz, bir oğlumuz var. İlk başlarda bu koca şehrin kalabalık hayatında çok bunaldım, nefessiz kaldım sanki. Sonra alıştım herkes gibi. Görücü usûlü evlendiğim beyim benden iyi biri, tahminlerimden kaliteli çıktı. Hani bir çok insan uzun flört dönemleri yaşayıp evlenir, ardından birbirlerinin maskesiz yüzünü tanır tanımaz büyük hayal kırıklığına uğrayarak boşanır ya.. Bizse 2 yıldır flört döneminde gibiyiz. Bunları hâşâ kimseyi yargılamak, kınamak için değil; şuna dikkat çekmek için yazıyorum: Beyim isteseydi 23 yıl yaşadığı istanbul kızlarından seçebilirdi, gelip memleketinden beni seçti. Lise mezunuyum, okumayı çok seven biriyim ve bu yaşıma kadar abartısız 200’e yakın seçme kitap okumuşumdur. 2008’de hikâye, 2010’da makale yarışmalarında 1. oldum. Genç Beyin’i tanımam sürpriz şekilde oldu. Beyim 2010 Ramazan’ında mahalledeki fakirlere dağıtılmak üzere 20 paket Ramazaniyelik getirdi, firmanın zekâtı kapsamındaki bu emanetleri vereceğimiz fakirleri titizlikle belirlerken evinin kapısına paket bıraktığımız bir abla 2 saat sonra paketle geldi, “Bir yanlışlık olmuş, benim durumum iyi, bunu ihtiyaç sahibi birine verin!” dedi; 77, 79 ve 81. sayıları hediye etti ve ekledi: “Paketlerinizde midenin gıdası, bu dergilerde de ruhun gıdası var!” Evliliğimizin 3. ayıydı, benim İstanbul’a alışmaya çalıştığım dönem... Adını daha önce öğretmenlerimizin söylediği, hatta sıra arkadaşım Nermin’in “Muazzam bir şey!” diye bahsettiği Genç Beyin’i hiç alıp okuma fırsatım (veya imkânım) olmamıştı. Nasip İstanbul’daymış ve bu harikulâde dergiyi tanımakta nasıl geciktiğimi düşündükçe üzülürüm. Ramazan boyunca 3 sayıyı tekrar tekrar okudum. Genç Beyin sayesinde hayatım boyunca en dolu geçen Ramazan, evliliğimizin ilk Ramazan’ı olan 2010 Ramazan’ı dır. Dergi bana çok yakın bir dost, arkadaş, mutluluk kaynağı ve ilaç gibi geldi. Her ay almaya başladık. Beyim de büyük bir dikkat ve zevkle okuyor, özellikle ilginç hikâyeleri birbirimize ve etrafımıza anlatarak zihnimize yerleşmesini sağlıyoruz. Genç Beyin’le geçen 2 yılımda İstanbul’da gurbet yaşamadım, yalnızlık çekmedim, bilakis 20 yılda edindiğim birikimi 2 yılda edindim diyebilirim. Belki daha fazladır. Bence konunun en kritik ve önemli noktası şu: Genç Beyin’i TV seyretmeye tercih edebiliyorum! Yani bu dergi TV’yle savaşında kazanan taraf oluyor. Canım sıkılmaya başladığında hemen elimin altındadır hep. Bir daha, bir daha, bir daha okuyor; öğrendiklerimi iyice hazmediyorum. Çok farklı ve güzel şeyler bulup yayınlıyorsunuz, insan okumadan edemiyor. Biliyorum, zor bir iş ama mümkün olsa da 3 günde bir çıksa. Çünkü ben 3 günde bütün dergiyi bitiriyor, sonra tekrar tekrar okuyorum. Size derece alan yazılarımı gönderdim, uygun görür de yayınlarsanız arkası gelecektir. Bu deryada bir katre de ben olabilirsem kendimi bahtiyar sayarım. İnşallah ileride bir kitap da çıkaracağım. Okumak ve yazmak insanı müthiş rahatlatıyor.(...)Asuman Kömeci


Kirlenmiş beyinleri yıkayıp TERTEMİZ eden dergi

Saygıdeğer Abdülkadir Akgündüz Bey! Özel ... Üniversitesi'nde işletme okuyan 2. sınıftaki oğlumuz Orhan'la tanışmış, onun bazı sorularına tatmin edici cevaplar vermiş, bir de Genç Beyin'in 112. sayısını hediye etmişsiniz. 15 yıl kadar önce sizin Sâdâbâd isimli radyo programınızın ailece fanatik dinleyicisiydik. Sanırım 10 yıl devam eden programınız bizi üniversite çapında eğitti. Eşim ve büyük kızım hepsini kaydederdi, CD'ye aktardık ve yer yer dinliyoruz. Her Sâdâbâd bir kültür, edebiyat ve sanat ummanı gibiydi. İnşallah Genç Beyin çatısı altındaki bir radyoda sizleri tekrar dinlemek isteriz. Oğlumuzla 15 dakikalık ayaküstü görüşmeniz bizim yıllardır ikna edemediğimiz konularda onu ikna etmiş. Demek ana-babanınkinden farklı birinin tavsiyesi gerekiyor ve daha etkili oluyor. Bu vesileyle size can u gönülden teşekkür ederiz. Orhan Genç Beyin'i eve getirdi, elimize alıp karıştırmaya başladığımızda gerçek bir başarı ve mutluluk sermayesiyle karşı karşıya olduğumuzu gördük. ilk günler oğlumun elinden düşmedi, sonra sırayla bütün aile efradı Genç Beyin'le beynimizi âdetâ yıkayıp tertemiz hale getirdik. "Beyin yıkamak"diye bir tabir var mâlûmunuz, böyle yıkamalara can kurban hocam! Çünkü kirlenmiş beyinleri tertemiz hale getiriyor. Keşke herkes beynini böyle yıkayıp temizlese! Orhan yurtdışında okumak istiyor ama siz bazı endişelerinizi belirtmiş, "Oralar eski ABD ve Avrupa, burası da eski Türkiye değil! Ülkemizdeki iyi bir üniversite yurtdışından daha isabetli olabilir!" demişsiniz. Biz de buna katılı-yoruz ama Belçika'da dayısının yanında kalacağı için biraz rahatız. İnşallah seminere gelip sonrasında sizinle görüşüp konuyu netleştirmek isteriz.(...) Süleyman Öz


Kendini okutmayı başarıyor!

(...) Net olmak gerekirse bizimkilerin dergisini evde kimseye okutamıyorum; aboneyiz, Ocak'ta ödemesini yapıyoruz,helâl olsun ama istisnasız her ayın başında jelatin içinde eve gelen dergiyi 2 oğlum ve 2 kızımla eşime okutamıyorum. Kendim de 5-10 dakika baktıktan sonra pencere kenarındaki kitaplığın alt gözüne bırakıyorum. Birbirimizi kandırmayalım, gerçek bu. Lise 2'deki kızıma matematik öğretmeni Genç Beyin hediye etmiş, eve getirdi, okumak için çıkan sen ben tartışması neredeyse kavgaya dönüşecekti! Günlerce okuduk hepimiz sırayla. Önce bunu kıskandım doğrusu, hatta Genç Beyin'i ortalıktan kaldırıp yok etmek bile geçti aklımdan, fakat uzun aramalarıma rağmen bulamadım, kızım saklamış. Sonra "İyi olan kazansın!" deyip her şeyi oluruna bıraktım ve bugün ailece Genç Beyin bağımlısıyız. Eşim bir kitapta veya dergide 10 saniye belli yere bakamaz, "Başım dönüyor, midem bulanıyor!" der. Fakat Genç Beyin'i günlerce gözlerine 2 cm. mesafeye kadar yapıştırarak okurken başı dönmez, midesi bulanmaz! Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerekirse bu gerçekten bir başarıdır. Kendisini böylesine okutmayı başaran bir dergi ancak tebrik edilebilir, biz de bütün ekibinizi yürekten kutluyoruz. Bizimkilere mail yolladım, kibarca "Derginiz okunmuyor, Genç Beyin'i iyi inceleyin!" dedim; gelen tarafsız, insaşı ve içten cevaptan bir cümle şuydu: "Genç Beyin'i biliyoruz! O dolulukta bir şey için geceli gündüzlü çalışacak ekibi nereden bulalım ki, her ay yetiştirelim?Bunu bile hazırlayana kadar canımız çıkıyor!"(...) İ. Ö.


Öğretmenlerin EN FAZLA memnun kaldıkları uygulama

Genç Beyin yayıncılarına merhabalar! Anaokulundan liseye eğitim kurumlarımız var, 50 civarında öğretmen istihdam ediyoruz ve hepsinin eline her ay Genç Beyin veriyoruz. 4 yıldır yaptığımız ankette eğitimcilerimizin en çok bu uygulamadan memnun kaldıklarını belirledik (%83). Teneffüslerde simit ve peynir ikramı bile bunun gerisinde kaldı. Hem çok yoğun birikim sunuyorsunuz hem de bunları ilgi çekici, eğlenceli ve merak uyandırıcı tarzda veriyorsunuz. Bir şeyi okutmanın formulünü bulmuş, başarıyla uyguluyorsunuz.Öğretmenlerimizin Genç Beyin'den
faydalanarak eğitim ve öğretim faaliyetini yürütmelerinin geri bildirimi de hayli güzel, etkili ve sonuç verici. Bakanlıkla görüşüp dergiyi bütün eğitimcilere bir yolunu bularak ulaştırma fikrini geçen yıl size yazmıştım; gelen cevapta teşebbüslerin henüz sonuç vermediği ama sürdüğü, bütün yetkililere ve bilhassa bakana yollanan "hediye" dergilere bir kere bile teşekkür edilmediği ya da geri bildirim yapılmadığı bilgisine çok üzüldük. İnşallah günün birinde onlar da bu hazineyi farkedip size ulaşır, gerekeni yaparlar. Bu neden önemli? Çünkü öğretmenlerin büyük ekseriyeti okumuyor, sadece internette gezinip duruyor ve oradaki bir kaç şeye bakmayı "gelişim" sanıyor. Halbuki bizzat okuyup öğrenmeden, dergideki ifadeyle "sürahiyi doldurmadan" öğrenciye bir şey verilemez ki... Eğitim ciddî iştir; öğrencide ilgi, dikkat ve merak uyandırmak şarttır. Gayretlerinizden dolayı sizleri tekrar kutlar, her zaman takipçiniz olacağımızı belirtmek isteriz. Selâm ve saygılarımızla... M. Ölmez


Boşanmış ana-baba çocuğu olmak

(...) Annemle babam ayrılınca annemin yanında kaldım, henüz orta 2'deydim. Çok ağladım, geceler ve gündüzler boyu. Lisede anladım boşanmış aile çocuğu olmak neymiş? Annemin arkadaşı Füsun Teyze bana Genç Beyin'i verdi (99. sayı), sayfaları çok okunmaktan kullanılmış peçeteye dönmüştü. Fakat buna hiç aldırmadan okudum hepsini. Öyle bir manevî rahatlık hissettim ki, Nuh'un gemisine binmişim gibi geldi bana. Ne olur anne ve babalar ayrılmasın, boşanmalar olmasın,çocuklar ağlamasın! (...) Şeyma Hande Uğur


Sadık bir rüya ve Genç Beyin'le tanışan ailenin çok ilginç hikayesi

Genç Beyin yayıncılarına merhaba! Büyük kızım Kevser TV'de reklamını gördüğü bir kadın dergisini bayiden almamı istedi, ben de hayatında hiç gazete bayiine uğramış ve hele dergi almış biri olmadığım halde çok sevdiğim kızımı kırmamak için bayi aramaya başladım. Bildiğim tek bayi tüp bayisiydi ve eskiden sıklıkla uğradığımız yerdi. Neyse biraz soruşturduktan sonra büyük bir marketi gösterdiler, gittim, kadın dergisini sordum, benimle yakından ilgilenen bey "O dergiden 2 adet gelmişti, tükendi; fakat size ailece okuyup tutuşacağınız ve tutuşturacağınız harika bir dergi tavsiye ederim: Genç Beyin!" dedi. Dergiyi eline alıp kapağındaki başlıkları tek tek okudu, gerçekten de hayretler içinde kaldım, yıllardır çare aradığım sıkıntılarımı kapağa taşıyan dergiyi aldım. Zaten belli meblâğı ödemeyi göze almıştım, onu Genç Beyin'e verdim. Eve getirdiğimde Kevser kıyameti kopardı, "Bunu ne yapayım baba? Seni kandırmışlar! Bana o kadın dergisini al, bunu da sen oku!" diye bağırdı. Sonra odasına çekilip ağlamaya başladı. "Tamam, yarın onu da bulup alacağım!" deyip yatıştırdım. Genç Beyin'i odama götürdüm; yani kızımın gözünün önünden uzaklaştırdım ki, gördükçe tepesi atmasın. Yatağımın sağındaki dolabın üzerine koyup salona yöneldim. Yemekten sonra uyku için odama geçtim. "Acaba nasıl bir şey?" diye merakla Genç Beyin'i elime alıp uzandım yatağa. Eşim bütün dizilerini seyretmiş halde televizyonlu odadan geldiğinde saat 1'i çeyrek geçiyordu. Tam 5.5 saattir Genç Beyin okuyordum. "Yarın erkenden işe gideceksin, uyusana!" diyen eşime "Uykudan daha hayırlısını buldum! Şu anda elimde bir ilim hazinesi olduğunu biliyor musun? Bu dergiyi yarın muhakkak sen de oku!" dedim ve 26. sayfaya işaret kuyup uykuya daldım. Rüyamda her gün yaptığım iş olan hammadde yüklü araçla otobanda giderken az ileride bir kalabalık gördüm, meğer deprem olmuş ve fay hattı tam oradan geçiyormuş. Biraz daha yanaşınca derin yarığı farkettim, asfalt sanki bir simitin ikiye bölünmesi gibi birbirinden ayrılmıştı. Lüks bir aracın da ön kısmı o boşluğa saplanıp kalmıştı. Bu arada fay hattının önüne kadar gelmiştim. Trafiği yöneten polis memuru bana doğru eliyle hızlı şekilde işaret ederek "Hey Genç Beyin! Sen geç, haydi geç!" diyordu. Kuvvetli şekilde gaza bastım ve geniş yarığı tıpkı filmlerdeki gibi atlayıp karşı tarafa geçtim. Fakat bu hale inanamayıp çığlık attığımda kendimi yatakta dimdik doğrulmuş vaziyette buldum. Eşim "Geçti Mehmet, geçti! Kâbus gördün galiba! 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-Aliyyi'l-Azîm!' de!" şeklinde nefes nefese bu duayı hem kendisi okuyor hem de bana okutturuyordu. Kendime gelince rüyamı eşime anlattım, "Ben sana 'Böyle şeyler okuma!' dememiş miydim?" sözleriyle fırçalayınca "Ne diyorsun sen hanım? Genç Beyin sayesinde fay hattındaki koca yarığı kazasız belâsız atlattım!" karşılığını verdim. Kendisi tekrar yattı, ben camilerden sabah ezanı sesi duyuluncaya kadar dergiyi kaldığım yerden okumaya devam ettim ve 41. sayfaya kadar geldim. 50 metre ilerimizde bulunduğu ve 8 yıldır komşu olduğumuz halde hiç sabah namazına gitmediğim Halaskâr Hüsrev Paşa Camii'ne ilk sabah namazına gittim. Şimdi şaşıracaksınız, kalbinizi koruyun: İmam efendi farzı bitirip yüzünü cemaate dönünce hayretten bayılacak gibi oldum. Zira bu yüz tam tamına rüyamda geniş fay kırığının başında bana "Hey Genç Beyin! Sen geç, haydi geç!" diyen polisin yüzüydü. Üstelik imam efendi fizyolojik olarak (kilolu, kısa boylu, şakakları ağarmış vs.) o polisin aynısıydı. Bir ilginçlik daha vardı: İmam efendi benim çok vehametli ama sonu kurtuluş olan deprem rüyası gördüğümü bilmiş gibi namazın 2. rekâtında Zilzâl Sûresi'ni okumuştu. Hani şu büyük deprem olan kıyamet dehşetini anlatan sûre. Namazdan eve gelince müdürümüz Nazmi Bey'i arayıp gece rahatsızlandığım için uyuyamadığımı söyleyip öğlene kadar izin aldım. Fakat bir türlü uyuyamayınca tekrar Genç Beyin'e yöneldim, 11'e yakın dergiyi bitirdim. Eşime kahvaltıda sabah yaşadıklarımı anlattım ve "Beni gerçekten seviyorsan bu dergiyi oku, bir şekilde Kevser"in de okumasını sağla!" dedim. "Senin gibi kâbuslar görmek için mi?" diye espri yaptı, ardından işe gittim. Günüm inanılmaz farkındalıklarla dopdolu geçti, sanki bana format atılmıştı ve her şeyim sıfır kilometreydi. Değişik halimi görüp neler olduğunu soranlara izahını bir kaç gün sonra yapacağımı söyleyerek sessiz kaldım. Eve geldiğimde eşim kolumdan tutup Kevser'in odasına götürdü beni. Biricik kızım sayfalarına dalmış halde Genç Beyin okuyordu. Bir kaç kere seslenişimi duymadı, yanına vardığımda gözlerini "tefekkür" sayfasından (s. 34) kaldırmakta güçlük çekerek "Babacığım! Sana bir şey söyleyeyim mi? Gerçekten bir ilim hazinesi Genç Beyin ve ben artık dünkü ben değilim!" dedi tebessümle. Önceki gün yaşadıklarımı ona da bir bir anlattım ve zihin karmaşamdan dolayı kadın dergisini almayı unuttuğumu söyledim. Hemen sözümü kesti ve "Okulun internetinde inceledim, bana hitap etmiyor! İyi ki almamışsın! Fakat her ay Genç Beyin mutlaka alalım, olur mu? Ayrıca bu dergiyi tavsiye eden kişiye de teşekkür et!" dedi. O gün bugündür, yani tam 6 yıl 8 aydır Genç Beyin alıyor, ailece okuyor, tutuşuyor ve tutuşturuyoruz. Genç Beyin gibi bir ilim hazinesini tanıma hikâyemiz işte bu. Virgülünden noktasına, araştıranından yazarına, çaycısından çorbacısına, iğneden ipliğe bütün emeği geçenleri ailece yürekten tebrik ediyoruz. Mehmet-Hayriye-Kevser-Şûle İnan/Kocamustafapaşa-İstanbul (Bizleri hakikaten çok etkileyen mektubunuz 4 aydır elimizde, sıraya koyduk ve bu ay yayınlamak nasip oldu. Fakat sayfaya dökünce 6 sayfa tuttu, biz de mecburen bazı bölümleri çıkarmak zorunda kaldık. Anlayışınızı umar, ilginize gönülden teşekkür ederiz. GB)


Bir kadının ibretlerle dolu mektubu

(...) Çok talihsiz bir kadınım. 4 defa kendi işimi kurdum, iflâs edip kapattım. Bu yüzden 23 yıllık evliliğim bitti, depresyondayım diye oğlum Bora babasında kaldı. Nasıl oldu bilemeden o felâket şartlarda yeniden evlendim, hem de çalışanımla. Beni 200 bin TL dolandırarak yurtdışına kaçtı, ondan da kızım Buse doğdu. 6 yıl gece gündüz çalışıp 2. eşimin (aslında insan görünümlü canavarın) bana bıraktığı banka taksitlerini ödedim. Sonra yeniden iş kurdum, adım müflise çıktığı için çevremi kaybetmem sebebiyle tutunamayıp 3. defa işe kilit vurdum. Sonra geçinmek ve kızıma bakmak mecburiyetiyle farklı semtte işe girdim, ahlâkî seviyesi en diplerde gezen patronun yaklaşımlarından bıkıp ayrılarak 4. iş denememi yaptım. 2 yıl kadar direndim, resmî işlemlerdeki noksanlık yüzünden 65 bin TL ceza geldi, ödeyemeyince haciz her şeyimi götürdü, mahkemelik oldum. Belli miktar ödeyeni affetme kanunu çıktı, bankadan borçlanarak ödeyip kurtuldum. Şimdi 850 TL maaşla çalışıp aylık 650 TL kredi taksidi ödüyorum, tahmin edileceği gibi çok zor durumdayım. Allah affetsin, oğlum babasından gizli her ay bana 500 TL getiriyor, kızımla 45 metrekarelik evde kalıyorum. Genç Beyin'i bana oğlum verdi, 4 aydır zor şartlarıma rağmen bayiden alıp ilgiyle ve merakla okuyorum. Sıkıntılarım çok ama içimde şimdiye kadar hiç tatmadığım büyük bir huzur var, iç huzuru. Bu dergiyi 10 yıl önce tanısaydım eminim bunlar başıma gelmezdi. Herkese, özellikle kadınlara tavsiyem; ilk eşlerini asla bırakmasınlar, ne kadar çilesi varsa çeksinler ama özgür yaşama adına sonu olmayan maceralara girmesinler. İlk eşim, yani Bora'nın babası meğer melek gibi bir adammış. Maalesef kıymetini bilemedim, maddî anlamda ayaklarımın üzerinde durabilirsem her şeyin düzeleceğini sanmam en büyük hatam oldu. Başarı huzur olursa lezzet veriyormuş, huzursuz başarı mücadelesinde insan eriyormuş. Derginizde zaten az yer alan ekonomiyle ilgili şeylere hiç bakmıyorum bile. Aslında 10 yıl öncesine kadar sadece para kazanmanın yolları, iş kurma gibi konulara odaklı biriydim. İnsanın manevî altyapısını sağlam şekilde kurmadan maddeye yönelmesinin felâketle sonuçlandığını bizzat görüp yaşamış biriyim. Şu anda öyle durumdayım ki, Genç Beyin günlük yayınlansa bile mânen bana yetmeyecekmiş gibi geliyor; yani o kadar açım ve inanılmaz bir iştahla okuyorum. Bu mail'imi size saati 1 TL olan internet kafeden yazıyorum. Sizi bu eşsiz eserinizden dolayı hangi kelime ve cümlelerle kutlayacağımı da bilemiyorum. Şöyle diyeyim: Rabbim sesinizi soluğunuzu bütün cihana duyursun diyorum. (...) Rumuz: Can simidi (Gönderdiğiniz dörtlüklerden ikisini yayınlıyor, iki cihan saadeti diliyoruz. GB "Nefis kalbe karşı durdu; / Gelen vurdu, giden vurdu… / Aradığım çok şey değil, / Yalnız ve yalnız huzurdu!" "Tadına mı? Nasıl, neyin? / Varamadım hiç bir şeyin… / Tam yaşlanıyorum derken, / Karşıma çıktı Genç Beyin!")


20 yıllık mesafeyi 2 yılda almak için... (Çok duygulu ve etkili!)

(...) Eski müdür para konularında bazı hatalar yaptığı iddiasıyla görevden alınınca vakıf beni getirdi müdürlüğe. İş yönetimi birikimim vardı ama okul yönetiminde tecrübesizdim, sağolsunlar bunu da başaracağımı düşünmüşlerdi ama bana büyük bir sorumluluk yüklemişlerdi. İlk toplantıya Genç Beyin'le gittim, üstüne basa basa "Arkadaşlar! Bu bizim vakfın yayınladığı veya geliri bize katkı sağlayan bir dergi değil ama dikkatle okunup uygulanırsa 20 yıllık mesafeyi 2 yılda aldırabilir!" dedim. Çünkü Genç Beyin bana maddî ve manevî çok büyük katkılar sağlamıştı. Zaten bir kısmı alıp okuyormuş ama tanımayanlar da hayli varmış. Her ay yönetim olarak aldığımız dergileri ekibe dağıttık, onlar da okuyup uygulamaya çalıştılar ve 2 sene sonra %56'yla devraldığım başarı ortalamasını %84'e çekmeyi başardık. Şu bir gerçek ki; Genç Beyin'de her şey hem bollukla var hem de ilgi çekiyor, yani kendini okutturuyor. Ayrıca hikâye, tecrübe, olay ağırlıklı muhtevası okurun uygulamasını kolaylaştırıyor. Bir eğitimci için bulunmaz kaynak ve fırsat. (...) M. Nuri Güntekin


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Belli başlı klâsik ders kitaplarından başka hiç bir şey tavsiye etmeyen hocamız Genç Beyin'i alıp okuyabileceğimizi, onlarca kitapta bulunabilecek faydalı bilginin tek sayıda sunulduğunu, çok ciddî emek ve itina gösterilerek yayınlandığını söyleyince almaya başladık bu dergiyi. 4 yıl geçti ve bu sürede kendimize, hayata, her şeye bakışımız hakikaten köklü biçimde değişti. İdris Kahveci n Avukat arkadaşımda gördüm 99. sayınızı, notu çok kıt biri olmama rağmen Genç Beyin'e tam puan verdim; takım halinde bütün sayıları aldım, kısmetse bu yaz hepsini okumayı plânlıyorum. Seviyeli, seçkin, etkili, kaliteli bir insanın bilmesi gereken her şeyi biraraya getirmişsiniz. Söylenecek tek söz var: Mükemmel! Av. Ferit Gül • M. T.'ye: Kardeşlerarası husumeti önlemek için bahsettiğiniz fedakârlığı yapmanız şahsınız, aile ve sülâleniz açısından hayırlı olur; kısa zamanda tahminlerinizin üzerinde bir bereket sizi bulur inşallah... • Saim Koca'ya: O muhit emniyet, asayiş, çevre, toplum kalitesi bakımından hayli zayıf. Sizin gibi vasıflı kimselerin manevî altyapıyı güçlendirerek böyle yerleri özlenen kaliteye yükseltmelerini bekliyoruz, yoksa bütün iyileri bir yere toplamak ne mânâ ifade eder ki? • E. S.'ye: Probleminiz çok büyük ama %99 sorumlu sizsiniz. Çünkü bütün tehlike kapılarını ardına dek açmışsınız. Nefse, şeytana asla güven olmaz! Yapmanız gereken, vakit kaybetmeden kanayan yaralara cesaretle neşter vurmak. Zararın neresinden dönülse kâr.


7 çocuk sahibi anneden mektup var! - 2 Genç aydan devam: (Çok duygulu ve etkili)

• Babamızın dediğini yapmalıydık. Önce zoraki de olsa ben okuyayım dedim, kapak içindeki hikâyeler perişan etti beni! Sonra 1. sayfadan başlayıp okudum, okudum, okudum... Akşam oldu, dergi bitmedi, kocam geldi, ona her şeyi anlatıp çocuklara okutmak için bir hafta izin istedim. Kendine has üslûbuyla “Nasıl? Size okumanızı dayattığım kadar varmış değil mi?” dedi. “Varmış!” dedim. Bir ayrıntıyı geçmemeliyim: Kocam o akşam eve gelirken bana özel bir hediye getirdi! Şaşırmıştım! Çünkü acayip yoğun çalıştığı için öyle hediye mediye alacak vakit bulamaz genelde. Sonraki her gelişinde (parmağını yaktığı bir gün hariç) eve eli dolu geldi. Sonra öğrendim ki, o sayıda “Cennette büyük bir köşk vardır, ismi ‘ferah evi’dir. Buraya ancak çocukları sevindirenler girer” hadîsi şerîfinden etkilenmiş. Sonraki aylar kendisinden hiç beklenmeyen sürpriz bir kararla öğle vakti eve geldi. “Hoşgeldin! Hayırdır?” diye sorduğumuzda “Bizim işler hafiflemez, yıllardır deli gibi çalıştığım yeter; patronla görüştüm, eve vakit ayırmak için haftada 3 gün yarım gün çalışacağım!” dedi. Hepimiz sevinçten boynuna atladık, büyük kızım bu haberden etkilenip bir saate yakın sevinç gözyaşları döktü ve kendine gelemedi. 3 gün öğleden sonraları hısım akraba gezmelerine, Bursa’nın gezilip görülesi yerlerini ziyarete gitmeye başladık. Ailece kendimize geldik. Sonra bir öğleden sonrayı bize ayırdı, diğer ikisinde ek işe başladı; çocukların eğitimine katkı için bu şarttı. Oğlum %80 indirimle özel dershaneye gidip üniversiteye hazırlanıyor, 34 deneme sınavında 120 sorudan 120’sini de doğru yapınca %100 burslu kategoriye geçti hamd olsun. Genç Beyin’i emin olun her ay maaş gününü beklediğimiz gibi (hatta daha fazla) heyecanla bekliyoruz. Kocam bir ara şunu söyledi: “Bu dergi 20 yıl önce karşıma çıksaydı, yıllardır şef garson olarak çalıştığım şu otelin sahibiydim!” Ben de onu “Belki otelimiz olurdu ama huzurumuz olmazdı! Buna da çok şükür!” diye tesellî ettim. “Haklısın ama yine de 5 yıldızlı otel iyi olurdu!” dedi. Güldüm. (...) Reyhan Teksoy (Çok samimî ve zarif mektubunuz için teşekkürler... 8 sayfayı ancak bu kadar kısaltabildik, kalan bölüm geneli ilgilendirmiyor, anlayışınızı umarız. GB)


Nasıl patronun gözdesi oldum?

(...) İşe gireli 4 ay olmuştu; aynı zamanda makina başında usta olan patron özellikle bana hiç göz açtırmıyor, zarurî ihtiyaçlar hariç gözönünden ayırmıyor, kriz sebebiyle işten çıkardığı 8 elemanın işini benden bekliyordu. Yanlış anlaşılmasın; işten kaçmam ama sabah 7, akşam 9 arası 14 saat göz hapsinde tutulmak beni acayip rahatsız ediyordu. Tek tatilimiz olan pazar günü Beşiktaş sahilinde, iskelenin sol tarafında elimde Genç Beyin okurken karşılaştık patronla. İki arkadaşıyla vapurdan inmişti, gözgöze gelince "Murat! Sen Genç Beyin mi okuyorsun?" diye sordu hayretle. "Evet, 4 yıla yakındır her ay takip ediyorum!" dedim. Şimdiye kadar bana hiç göstermediği o gülümsemesiyle elini omuzuma vurarak "Aferin sana be! Şimdi gözüme girdin! Ben de bu dergiyi yıllarca takip ettim, fakat iş yoğunluğundan bıraktım!" dedi. "Keşke bırakmasaydınız! Tekrar başlayabilirsiniz; meselâ bu sayıyı ben 2 kere okudum, size verebilirim!" dedim, aldı, ertesi gün beni 180 derece farklı bir havayla karşıladı. O günden beri patronun gözdesiyim, hatta maaşımı bile artırdı. (...) Rumuz: Murat


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Doğrusu böyle bir hazine ummuyordum. İlk gördüğümde “Siyah beyaz bir dergi!” deyip umursamadım, sonra içine dalınca işim gereği her ay satın aldığım 6 ayrı rengârenk pahalı derginin Genç Beyin yanında ne kadar emek, para ve zaman israfı olduğunu farkettim. Müthiş bir eser hakikaten! Emeği geçenleri ne kadar tebrik etsem azdır. Hâlâ şoktayım! Uz. Psikolog Dr. Şengül Yanmaz • Ben kardeş denilebilecek çeyrek asırlık bir dergide 14 yıldır çalışıyorum, muhabirlikten editörlüğe kadar yükseldim ama doğruyu teslim etmek gerekirse Genç Beyin çıkmak için değil; insanlara kendini mutlaka ve mecburen okutmak, yani etkilemek ve okurunu başarımutluluktan yana değiştirmek için çıkıyor. Açıkçası biz vakfa büyük destek sağlayan yıllık reklam anlaşmaları zaruretinden dolayı çıkıyoruz. Demesi zor ama işin gerçeği bu. Tebrikler Genç Beyin’e! Expo


Şimdiye kadar hiç karşılaşmadığım birikim Genç Beyin okuyanın PSİKOLOJİSİ BOZULMAZ, çünkü her sayfası PSİKOTERAPİ etkili!

• Saygıdeğer Genç Beyin Ekibi! Bayi toplantısı için Denizli’den Antalya’ya giderken otogardaki bayide görüp aldım bu paha biçilmez dergiyi. Aslında şöyle eğlenceli bir dergi arıyordum ki, yolculuk bıktırmasın ve neşeli geçsin. Fakat Genç Beyin beni hem eğlendirdi hem de okumayı seven biri olmama rağmen şimdiye kadar hiç karşılaşmadığım birikimle donattı. Yurt içinden ve dışından gelen 185 bayinin toplandığı otel salonunda program başladı, üst düzey hatiplerden sonra her bayi 1 dakikayla sınırlı söz aldı, yarım gün geçti, akşama doğru alfabetik sıraya göre en son sözü bana verdiler. Elbette bir yığın şey konuşuldu, taktikler yığıldı, problemlere çözüm arandı, nelerin hayata geçirilmesi gerektiğine dair her şey ortaya döküldü. Bense o 1 dakikada henüz yeni tanıdığım ve yol boyu ilgiyle okuduğum Genç Beyin’i elime alıp bütün salona göstererek “Arkadaşlar! Bu dergiyi keşfetmiş miydiniz? Sadece bunu okuyup edindiğiniz birikimi uygulayın, yeter!” dedim, yerime geçtim. Meğer bir çok kişi biliyor ve okuyormuş, bilmeyenler nerede bulabileceklerini sordular, gazete bayilerine yönlendirdim. Denizli’ye dönünce mail bombardımanına tutulduğumu gördüm, meğer tavsiyeme uyup Genç Beyin’i temin edenler de benim gibi hayret ve hayranlıklarını gizleyememişler. Trabzon bayii demiş ki: “Bundan sonra toplanıp saatlerce çene çalmamıza, sıkıcı konuşmalar dinlememize gerek yok; firma herkese Genç Beyin okumayı şart koşsun! Tabiî bu aşırı beğeni ve heyecan sebebiyle yapılmış bir yorum belki ama Genç Beyin’in insanlar üzerinde bıraktığı inanılmaz  olumlu izlenimi göstermesi bakımından önemli. Eskiden bayilerle ıvır zıvır konuşuyorduk, şimdi değişmeyen gündemimiz Genç Beyin. Dergide 2 şey öne çıkıyor: 1- İnsana en etkili ve titizlikle seçildiği belli birikim sunuluyor. 2- Beyni ve ruhu birlikte eğitiyor. Meselâ psikolojik tedavi gören bir bayi arkadaş vardı; gitmediği doktor, kullanmadığı depresan ilaç kalmamış. Mail’inde diyor ki: “Genç Beyin okuyan istese de psikolojisini bozamaz, çünkü her sayfası bambaşka bir psikoterapi etkisi yapıyor.” Seminerlerinizi de keşfettim, inşallah eşimle gelip katılacağız; eski sayılardaki seminer başlıklarını gördüm, hepsi birbirinden önemli konular... Belki söyleyen çıkmıştır: Gerekli desteği bulup ekibi kurarak bu dergiyi haftalık yayınlayabilseniz büyük hizmet etmiş olursunuz. Bütün sayılarınızı okuyamadım henüz ama çevremdekilere, topluma, hayata bakarak 4 önemli konu tesbit ettim; bunlarla ilgili kaliteli yazılara çok ihtiyaç var: 1- Kişinin kendi ayakları üzerinde durması için somut ve mâkul yollar nelerdir? 2- Üstümüze üstümüze gelen dert, keder, sıkıntı kayalarına tahammül ve sabır gücü nasıl artırılır? 3- Az zamanda çok iş yapma yöntemleri nelerdir? 4 Muhatap nasıl olursa olsun ona uygun iletişim tekniği nasıl geliştirebilir? Bir de benim özel sorum: İşaile dengesini daha mutlu ve başarılı seviyede kurabilmek için neler yapmalıyız? Şu anda zihnimde size yazmak istediğim sayısız konu var ama başınızı şişirip kıymetli vaktinizi çalmayayım diye kısa kesiyor, Genç Beyin’in nesiller boyu artan kalitede çıkması için duacı olacağımı bilmenizi istiyor, selâm ve saygılarımı sunuyorum. Sizi çok ama çok seviyorum ve hep sevece ğim. Muhabbetle kalın efendim! Necdet Zümer/Denizli


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Lise ve üniversitede aralıksız takip ettiğim ve tek danışmanım olan Genç Beyin'le hatlarımız master için İngiltere'ye gidince koptu. Dönüşte tekrar başladım almaya ve aynı doluluğun hayret verici şekilde devam ettiğini gördüm. 3 yıldaki kaybımı telâfi için takım halinde bütün sayıları tekrar aldım. Bu müthiş dergiyi bütün dünya insanlarına kendi dillerinde okutmak gerektiğini düşünüyorum. İnşallah bir gün gerçekleşir. Ali İhsan İnal
• 10 yıl değil, 20 yıl değil, insan denen meçhûl var oldukça yayınlanmalı budergi. Özel hastanede doktorum, çok ama çok yoğun çalışıyorum; beni dinlendiren tek şey Genç Beyin. Emeğinize sağlık ey kendileriyle henüz tanışamadığım ama hepsini çok sevdiğim değerli arkadaşlar! Dr. Emel Günbay • Hiç abartmıyorum: Bende ne varsa Genç Beyin'dendir, size çok şey borçluyum ama ödeşmek için yapabileceğim tek şey duadır: Allah razı olsun! T.Y.


7 çocuk sahibi anneden mektup var! (Çok duygulu ve etkili)

• (...) 4 oğlu, 3 kızı olan bir anneyim. Kocam 5 yıldızlı otelde şef garson. Gece 2 gibi geliyor, sabah 7'de çıkıyordu. Devamlı bir müşterisi ona Genç Beyin vermiş, "Sonraki gelişimde okuyup okumadığını soracağım, dikkatle oku ve evine götürüp eşine, çocuklarına okut!" demiş. Allah razı olsun ondan. Kocamın okumayla hiç arası ve zaten vakti olmadığı halde bir gece yine 2'de geldi, "Adama söz verdik!" diyerek 4'e kadar dergiyi okudu, bize de "Yarın geldiğimde okuyup okumadığını soracağım, ayrıca çocuklara da okut!" deyip gitti. Günlerden pazardı ama kocam haftanın her günü çalışır, yani yine yalnızdık ve... (Devamı 111. sayıda!) Reyhan Teksoy


İnancım tam tersine döndü!

• Sayın yetkili! Su sondajı, kuyu, artezyen, dalgıç, pompa vs. işleri yapan firmamız var. Sektörde hatırı sayılır konumdayız. Sizinle aslında meslektaşız. "Nasıl?" derseniz: Biz gerekli teknoloji ve insan gücümüzle yüzlerce metre derinlerden su çıkarıyoruz. Sizse Hz. Âdem'den (as) günümüze gelen birikimlerden en güzellerini bulup çıkararak yayınlıyorsunuz. Biz su çıkarıyoruz; siz âbı hayat gibi yazılar, hikâyeler, sözler sunuyorsunuz. Genç Beyin'i bana gelen bir "Tavsiye mail"le 91. sayıda tanıdım. Önce başlıkları dikkatimi çekti; fakat bunun sadece bir satış tekniği olduğunu, yazının içi bomboş olabileceği geldi aklıma. Hatta bu inancım %100'e yakındı. Sonra "KALİTELİ tartışma için şunları yap! (16 kuralı dikkatle uygula!)" başlığı şirkette bizim kanayan bir yaramızı anlattığı için elemanı gönderip ilk Genç Beyin'i aldırttım. Merakla bu başlığın bulunduğu yazıyı okuduğumda sunulan orijinal çözümlerin muhteşem olduğunu, hatta başlığın zayıf ve yetersiz bile kaldığını düşündüm. Sonra diğer başlıklarla ilgili yazılara geçtim ve baştaki %100'lük "Muhtevası bomboş!" inancım tam tersine döndü. Hani bilirsiniz, internette, özellikle gazete ve popüler dergilerde genelde böyle başlıklar olur; ilgiyle ve merakla yazıyı okumaya koyulursunuz, daha ilk cümlelerden fiyaskolar çıkar ortaya. Bana göre Genç Beyin başlıkları da, yazıları da fazlasıyla doyurucu tek dergidir. fiahsen bu ekibin benzer tarzda günlük gazete çıkarmasını çok isterim. Güzel olmaz mı böylesine "ilginç, orijinal, faydalı" şeyleri her gün okusak? Gazetelerin halleri mâlûm. Bazılarında şöyle heyecanla okunacak tek yazı bulamıyorsunuz! Yayınlar mısınız, yoksa makaslar mısınız bilemem ama bahsettiğim tarzda bir gazeteye kesinlikle ihtiyaç var. (...) Rumuz: Artezyen


Bize hiç bir şey kalmamış ki!

• (...) Sosyoloji okuyorum, son sınıftayım. Çok ilginç ve bizzat yaşadığım hatıramı paylaşmak istiyorum: Genç Beyin'i sosyoloji ve PDR'den (psikolojik danışmanlık ve rehberlik) arkadaş gibi olduğum 2 hocaya hediye ettim (biri profesör, diğeri doçent). Derginin ön kapağıyla 1. sayfa arasına da bir not yazdım: "Bu dergiyi akıllılar değil, çok akıllılar okur!" Ertesi gün sonuçları almak üzere odalarına gittim; sosyoloji profesörünün odasında PDR doçenti de vardı; sohbet ediyorlardı. Bir taşla iki kuş! Beni görünce doçent olan "Yahu bu ne?" dedi hayretle, diğeri de ona benzer görünüm sergiledi. Oturdum, 35 dakika sohbet ettik. Notumu görünce ikisi de normal olmadığımı düşünmeye başlamışlar, hatta sosyoloji profesörü "Gençlik heyecanı işte!" demiş hafife alarak. Sonra "Yanımıza alıp vapurda ve evde bir bakalım hele!" demişler. O gece ikisi de uykusuz kalıp dergiyle meşgul olmuşlar. Uzatmayayım, kendilerine "Sonucu tek cümleyle özetler misiniz?" diye sordum. Sosyoloji hocası "Bize bir şey bırakmamışlar!" dedi. PDR'ciyse bir kelime farkla aynı cümleyi söyledi: "Bize hiç bir şey bırakmamışlar!" Yani Genç Beyin'i dikkatle okuyanın çok zengin birikime sahip olacağını, sosyolojikpsikolojik bakımlardan gelişme göstereceklerini anlatmış oldular. (...) Hamdi Poyraz


İdealist genç, çıkmaz sokaklardan nasıl döndüğünü anlatıyor! (Başarı ve mutluluk yolunda DÜRÜST CEVAP aranması gereken EN KRİTİK SORU)

• Kıymet biçemediğim Genç Beyin'in çok değerli yöneticileri! Öncelikle kâinattaki bütün zerreler ve onlardan meydana gelen terkipler sayısınca selâm, hürmet ve muhabbetlerimi sunuyor; tebrik, takdir ve teşekkürlerimi iletiyorum. Eseriniz karşısında ne diyeceğimi şaşardığım için böyle farklı bir başlangıç oldu, bağışlayın! Bendeniz üniversiteyi bitirdiğim 2003'ten 12 Haziran 2011 genel seçimlerine kadar bir partinin il teşkilatında aktif şekilde çalışıyor, bu arada dergiyi de takip ediyor ve öğrendiklerimi işimde uygulamaya çabalıyordum. Türkçe Meydanı'ndaki bir uyarı olumlu ve hayırlı anlamda beni derinden sarstı, kararımı verdim ve partideki bütün görevlerimle üyelikten ayrıldım. Aslında ayrılmazdım ama partinin sadece belli ailenin manevra alanı olduğunu, içten içe ve derinden derine büyük ihtirasların yaşandığını, üstelik hayal edilen sonucun bir türlü alınamadığını, bizim gibi yetenekli gençlerin o hırsa âlet edildiğini farkettim. Elbette içlerinde iyi niyet ve samimiyetle çalışan, büyük bir ideal hazzıyla gecesini gündüzüne katan saf kalpli kimseler vardır; fakat gidilen yolun ana caddeden (otoban) saptığını, çıkmaz sokaklara tıkılıp kalındığını gördüm. Kendimi ve geleceğimi daha fazla heba etmemek adına kararımı verdim, kesinlikle bir daha dönmemek üzere ayrılıp eğitimlere yöneldim. ABD ve Portekiz'de 5 ayda 3 eğitim aldım. Eğitim veren merkezin referansıyla uluslararası bir elektronik firmasında maddî ve manevî bakımdan çok güzel bir işe başladım. Bu arada sözlendim, nasip olursa Mayıs sonunda evleneceğim. Öyle müsterihim ve hayali bile bana çok uzak görünen nimetlere kavuştum ki; yüce Rabbime sonsuz şükürlerden sonra Genç Beyin'e bir teşekkür mektubu yazmak mecburiyeti hissedip bu satırları kaleme aldım. Bir gerçeğin altını kalın çizgiyle çizmek istiyorum: İnsan, özellikle gençler bazen öylesine boş ve hatta tehlikeli "yetenek israfı" içinde kaybolup gidiyorlar ki; ikaz eden, elekkolundan tutup çeken, gerçeği gösteren bir el karşılarına çıkmıyor. Genç Beyin insanı bilinçlendirip kendine getiriyor, çıkmaz sokakları gösterip ana caddeye çekiyor. Benim durumumdaki gençlere başarı ve mutluluk yolculuklarında en kritik soruyu sormak istiyorum: "Gittiğiniz bu yol otoban mı, riskli yan yollar mı, yoksa düpedüz çıkmaz sokak mı?" Dürüst şekilde vereceğiniz cevap geleceğinizi kurtaracaktır. (...) Rumuz: Ana cadde


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Yeni boşanmıştım, pişmandım da. Ruh halim felâketti. O sırada tanıştığım Genç Beyin beni âdetâ bir ruh ameliyatından geçirdi. Kısa sürede toparlandım. Hayatta olumsuz anlamda beyimle aramızı açan görümcemi, olumlu anlamda da Genç Beyin'i hiç unutmayacağım. Ben duamı edeyim, kabul etmek Allah'ın takdiridir: Bu dergi kıyamete kadar her ay yayınlansın inşallah! Mehtap Yücesin • Genç Beyin'i 7 yıl gecikmeyle tanıdığım için kendimi hiç affetmeyeceğim. Aklı başında bir ana-baba evine her ay Genç Beyin alır; eğitim, öğretim, kültür, ahlâk, mâneviyat, terbiye vs. işini en hesaplı ve kısa yoldan halleder! Allah vesile olanlardan razı olsun. Tebrikler! Turgay Şimşek/Bolu n Merhaba! Çok iyi ve isabetli bir iş yapıyorsunuz. Şimdiye kadar kendisine Genç Beyin hediye ettiğim herkes başarı ve mutluluktan yana değişti. Bizim kayınço bile! Rumuz: THY


YEDİKLERİNİ seçtiğin gibi OKUDUKLARINI da seç!

Genç Beyin'in saygıdeğer yayıncılarına gönülden merhabalar! Lisede edebiyat hocam Mustafa Yaver Bey'den sonra beni 37 yıllık ömrümde en çok etkileyen Genç Beyin'dir. Mustafa Hoca hiç sevmediğim, işkence gibi gelen okumayı bana sevdirdi; hem de aşk derecesinde. Sadece "Yediklerini seçtiğin gibi okuduklarını da seç!" diye uyarmıştı. Kendisi halen yaşıyor mu, vefat mı etti bilemiyorum; çünkü o yıllarda hayli yaşlıydı. Yine da hayattaysa hayırlı ömürler, vefat etmişse rahmetler diliyorum. Herhalde Genç Beyin'i görseydi deli olurdu! Sanırım böyle bir dergi onun da hayallerinin ötesindeydi. 2003'ten beri takipçinizim, bu arada evlenip 2 çocuk babası oldum ama hayatın yoğun akışı bile Genç Beyin'i bıraktırmadı bana. Ünlü Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski der ki: "Yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için oraya girerim belki ama kümesi de beni yağmurdan koruduğu için saray olarak göremem! Şimdi gülerek böyle bir durumda sarayla kümes arasında bir fark olmayacağını söylüyorsunuz! Evet, eğer hayat gayemiz ıslanmamak olsaydı size katılırdım!" Benim hayat gayem ıslanmaktır, hem de sırılsıklam ıslanmak. Bernard Shaw Gülen Düşler'de "OKUMAK Don Kişot'u bir centilmen yaptı ama OKUDUKLARINA İNANMAK delirmesine sebep oldu!" der. Eminim Don Kişot Genç Beyin'i okusaydı çok hayırlı bir şahsiyet olarak upuzun yıllar yaşardı! Zira her ay en gerçek ve sağlam bilgileri sunuyorsunuz bize. Ömer Sevinçgül'den de yayınlamıştınız geçen sayılarda. Onun Kulluğum Sultanlığımdır kitabından şu cümleleri herkes duysun: "Elindeki 5 topu birbirine dokundurmadan 5 dakika döndürene şaşarak bakıyor, fakat gezegenleri güneşin etrafında milyonlarca yıldır birbirine çarptırmadan döndüren Kudret'e dönüp bakmıyorsun bile. Resmini sana benzetenlere hayran oluyor, seni sen yapanı hatırlamıyorsun. Aynaya bakıyor, eşsiz sanat eseri olan yüzünü görüyor ama görmüyorsun Sanatkâr'ını. Sormuyorsun kim?" Bu dergi için daha fazla şeyler yapmak istiyorum, sizi ziyarete gelip her şeyi paylaşacağım inşallah! (...) Aydın Karaelmas/Gaziantep


İnsanı frenleyen GİZLİ EL

İnanın nasıl başlayacağımı bilemiyorum, üstelik Türkçe öğretmeniyim ama elim ayağım tir tir titriyor şu anda, yani o kadar heyecanlıyım Genç Beyin'e karşı. Geciken hitap cümlemi şimdi arzedeyim: Çok değerli Genç Beyin yayıncıları! Sizleri ailece, okulca çok seviyor; her sayınızı Yahya Kemal'in "Rindlerin ölümü" şiirindeki "Ve serin serviler altında kalan kabrinde" mısraında geçen "serin" kelimesinin ilham olunmasını beklediği iştiyakla bekliyoruz. Bu arada o ünlü şiiri merak edenler çıkabilir diye lütfen yayınlamanızı istirham ediyorum: Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış. Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle, Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış. Eski Şîrâz'ı hayâl ettiren âhengiyle. Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde. Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter. Maşallah, derginizde her meyveden lezzetler var. Şiir var, şuur var, başarı var, mutluluk var, maddiyat var, mâneviyat var, dünya var, âhiret var. Hem de en zarif birikimle, sunumla. Öğretmenlik yaptığım kolejde öğretmen ve öğrenciler arasında Genç Beyin'in yeri bambaşka. Hayli haylaz ve yaramaz bir öğrencim yazılılardan ve sözlülerden düşük notlar almıştı, kurtarma sözlüsü yaptım, yine zayıf aldı; bana büyük bir iştahla ve cesaretle dedi: "Ama hocam, ben Genç Beyin okuyorum!" Hemen lâfı ağzına tıkarak "Öyleyse neden çalışmıyorsun, böyle tembelsin?" diye sorduğumda verdiği hazırcevap şu oldu: "Ama hocam, henüz ilk sayılarındayım!" Bütün sınıf güldü, kendisine bir sözlü hakkı daha tanıyacağımı ama artık gözünün yaşına bakmayacağımı söyledim. Bir hafta sonra sınıfın huzurunda sözlüye kalktı, beni ve herkesi hayretler içinde bırakacak şekilde sorduğum her soruyu doğru cevapladı ve kurtardı. Daha bunun gibi çok Genç Beyin hatıramız var; bu dergiden aldığımız birikim, aşk ve şevk sadece okulda değil, evde de hayatımızı değiştirdi. Eşim benden fazla Genç Beyin fanatiği, ikimiz de sunduğunuz bütün birikimi amansız bir iştahla okuduğumuz için birbirimize bazı hatalar yapmak istesek de yapamıyoruz. Gizli bir el bizi frenliyor, yanlışa izin vermiyor. "Bilinç" bu olsa gerek, yani isteseniz de yanlış yapamıyorsunuz; çünkü zihniniz ve kalbinizde bariyerler var. Bu konuda eşim daha başarılı ve titiz, belki hanımefendi olmasından kaynaklanıyor ama ben de az mesafe almadım. Maalesef istisnalar hariç kabalık erkeklerde âdetâ genetik. Fakat yeterli bilinçle donanabilir, bu sayede fren mekanizmanızı işletirseniz kabalığı "aileyi koruyan güç" şeklinde faydalı istikamette kullanabilirsiniz. (...) İ. Ethem Sancak/Keçiören-Ankara


"Genç Beyin'le AYNI ÇAĞDA yaşayıp da bilgisiz, kültürsüz, motivasyonsuz kalmak çok acı!"

Merhabalar! Genç Beyin’i özel bir hastanede bebek hemşiresi olan sözlüm Şeyma vasıtasıyla tanıdım 3 ay önce. Şeyma’yı çok sevdiğim için dergiyi de o gözle okudum, yani bambaşka bir muhabbet ve ilgiyle. Meğer Genç Beyin zaten her türlü takdir ve tebriği hak ediyormuş, buna bir de Şeyma dolayısıyla benim ekstra beğenim eklenince Genç Beyin hayranı oluverdim. Tekstil tasarımcısı olduğum için her şeye farklılık, yenilik, ilginçlik gözüyle bakarım; bu yüzden bütün tarafsızlığımla ve içtenliğimle söyleyebilirim ki, Genç Beyin tek kelimeyle “mükemmel!” Herhalde şimdiye kadar dergi yayınlayanlar Genç Beyin benzeri yayınlar yapsalardı bilgi ve kültür bakımından dünyanın en gelişmiş toplumu olurduk. Kendi sektörüm de dahil belli başlı dergilere bakıyorum, câzibe namına hiç ama hiç bir şey yok! İnsanı çekmiyor, merak uyandırmıyor, doyurmuyor, kendisine bağlamıyor, en önemlisi de “okumak mecburiyetinde bırakmıyor.” Reklam, tanıtım, imaj, aboneyle gelir elde etme, çıkmış olmak için çıkmak maksatlı yayınlanıyor çoğu. İlginçlik yok, farklı ve çekici yazılar yok, resimlerden ve gereksiz boşluklardan arta kalan kısımlardaki “azıcık” satırlar aklınızı ve kalbinizi doyurmuyor. Şu anda önümde 3-4 ünlü dergi var, her birinin geçmişi 20-30-40 yıl. Sağ sayfalar komple reklam, sol sayfaların çoğu da o reklamları verenlerin sahibi veya müdürleriyle röportaj. Kalan 6-7 sayfada cansız, ruhsuz, internette çok rastlanan haberler var. Biri mâneviyat ağırlıklı ama câzibesi sıfıra yakın; bildik konular, klâsik başlıklar, ölü doğmuş yazılar... Sadece “Doğru yemenin sırrı: Çiğnemek” başlıklı yazı dikkatimi çekti, yarısına kadar okudum, hepsi bu. Genç Beyin’se beni gerçekten şok etti, önce bu kadar güzel ve etkili yazıyı bulmak için ne seviyede çaba harcandığını düşünerek sizi gönülden kutladım; sonra daldım sayfalara... Her şey ilgi çekici, farklı, yeni, insanı aklından ve kalbinden yakalıyor. 108 sayı böyle çıkmak gerçekten müthiş! Sermaye, hazine, danışman arayan için fazlasıyla yeterli bir kaynak. Genç Beyin’le aynı çağda yaşayıp da bilgisiz, kültürsüz, motivasyonsuz kalmak çok acı. Çevremde 10 kişiden 7-8’nin bu hazineyi benden önce keşfettiğini görünce kendimden utandım! Şeyma’dan Allah bin kere razı olsun, beni hayatımın eğitim kaynağıyla tanıştırdı. Bütün sayıları alıp kütüphaneme koydum. İtiraf edeyim: 2005’te annemle ve babamla hac farizasını yerine getirme dışında paramı hiç bu kadar isabetli bir yere harcamadım! Hepsi kuruşu kuruşuna annenizin ak sütü gibi helâl olsun bütün Genç Beyin Ekibi’ne. Bir plân yaptım, hemen başlayıp yıl sonuna kadar özümseyerek bütün sayıları okuyacağım. Okuma tarzımı çok beğenirler, hazmetme metoduyla okurum. 2 yolu var: 1- Çok etkilendiğim bilgileri mutlaka ajandama aktarır, sonra çevremdekilerle paylaşarak zihnime iyice kazırım. 2- Her pazar bütün notları bir kere daha okurum; “tekrarın gücü” inanılmazdır, herkese tavsiye ederim. Daha yazacağım çok şey var ama vaktinizi almamak ve şayet mail’imi yayınlarsanız yerinizi işgal etmemek için kısa kesiyorum. Sonsuz selâm, hürmet, dua... Ali Suat Dilligil/Gebze-Kocaeli


Genç Beyin beni işimden etti!

(...) Yani Genç Beyin beni işimden etti! Müşteriye yetişemiyor, çok da iyi kazanıyordum. Evet, dövmeciydim. Ondan önce fitness salonu işletiyordum, ortağımla anlaşamayıp ayrıldık, bir yıl kadar sonra da kapattım. Bir arkadaşımın ekibine katılarak dövme işini öğrendim, ardından bazı eğitimler için yurtdışına gittim ve dönüşte kendi işimi kurdum. Fakat eski işimde bir müşterimin hediye ettiği 52. sayınız beni size acayip derecede bağladı. Okumayı sevmeyen, gezip seyretmekten zevk alan biriydim. Fakat Genç Beyin'deki yazılar başlıkları, ara başlıkları, sunuş tarzları, "ilginç, orijinal, faydalı" olmaları sebebiyle ilgimi çekti. Sonra artık bırakamadım ve her sayısını sabırla beklemeye başladım. Hâlâ da öyledir. Genç Beyin'le ruh doyumunu, aklımın ve kalbimin lezzet alıp ferahladığını hissetmenin de ötesinde yaşıyorum. İnsan mânen doyuma ulaşınca hayatı ve olayları daha sağlıklı yorumlayıp değerlendiriyor. Nasıl işsiz kaldığım tam da bununla ilgili: Bir akşam yine eve çok geç geldim ama uykum yoktu. Yatağa uzandım, TV'yi açıp "Ne var, ne yok?" diye bakmaya üşenerek cep telefonumun radyosundan FM gezmeye başladım. Bir yerde durdum. Hayli bilgili olduğu belli biri dinleyicilerin sorularını cevaplıyordu. İlginçtir, biri sordu: "Kalıcı dövme yaptırmak caiz midir?" Derhal dikkat kesildim. Cevaplayan kişi son derece çarpıcı bir örnek verdi; %99 değil, %100 ikna oldum ve o anda dövme işini bir daha dönmemek üzere bıraktım. Adamcağızla dinleyici arasında şu konuşma geçti: "Picasso'yu tanır mısınız?" "Tanırım, tabloları milyon dolarlara satılan ünlü ressam!" "Peki, diyelim Picasso sergisini geziyorsunuz; elinize fırça alıp onun çok pahalı bir resmine darbeler vurabilir misiniz? Yahut böyle yapmanız o resmi nasıl etkiler?" "Elbette değerini azaltır, fiyatını düşürür! Zaten böyle bir şey yapmama asla izin vermezler!" "O halde düşünün: Bir Picasso tablosuna bile orijinali bozulur, değeri düşer diye müdahale izni yoksa; 'eşref-i mahlûkat' (yaratılmışların en şereflisi) olarak yaratılan insan üzerinde nasıl böyle bir tasarrufta bulunulabilir?" İşte olay buydu. Hemen belirteyim: Genç Beyin'le mânevî doyuma ulaşmamış olsaydım bu örnekten o kadar etkilenmeyebilirdim. Fakat çok etkilendim ve dövmeciliği defterimden sildim, eskiler için de Allah'tan affımı diliyorum. (...) Rumuz: Ender


Genç Beyin için NE DEDİLER?

Arkadaşlar? Sizleri gönülden kucaklarım. 10 yılda bize sunduğunuz anahtarlarla çok hayırlı kapılar açtık, açıyoruz. Cehaletten bilgiye kaçıyoruz. Etrafımıza başarı ve mutluluk saçıyoruz. Babam rahmetli şairdi, biraz bana da bulaşmış galiba. Nice 10 yıllara Genç Beyin! Ali Üstünel  n Boşandıktan sonraki yıl tanıdım bu dergiyi, sadece bir gün önce bile elime geçseydi belki boşanmazdım. Zira eşimi çok seviyordum, bizi ailesi bu sonuca götürdü. Anneler, babalar! Yapıp ettiklerinizle çocuklarınızı boşanmaya değil, mutluluğa yöneltin! Nedir sizden çektiğimiz? A. N.  • Genç Beyin’i 10 yaşına girmesi sebebiyle can u gönülden kutlarım. Çok üst düzey görevde biriyim, böyle bir dergi 50 yıl önce karşıma çıksaydı 50 yıllık yolu 5 yıla düşürebilirdim. Her şeyin hayırlısı, ancak zaman âhir zaman! Vakit az, yapılacak işler çok. Teşekkürler Genç Beyin! Rumuz: 67


Panzehirime selâm olsun!

Hayallerime kavuşmam için beni harekete geçiren, içimde biriken ümitsizlik zehirine panzehir olan Genç Beyin'e selâm olsun! 5 yıl önce liseden mezun olmuş ve boşluğa düşmüş vaziyette gezerken tanışmıştık seninle Genç Beyin. 5 yıl boyunca daima seni dinledim, dinledikçe de mutlu oldum. İstiyorum ki; bugün de sen beni dinle, bak dostuna neler kazandırmışın: Liseden 2006'da 5 üzerinden 2.97 gibi çok düşük bir diploma notuyla mezun oldum. Öğrencilik hayatım 6. sınıftan liseyi bitirene kadar okulun atletizm takımında aldığım başarılarla geçti. Sürekliliği olan başarılarla okulumuzun, ilçemizin reklamını yapıyorduk. Bu sayede okulda dersleri hiç çalışmadan geçiyordum. Daha doğrusu geçiriliyordum. Liseyi bitirince anladım ki, sporculuğun yanında öğrenciliğimi unutmuşum. Onca emek verdiğim atletizmi koca bir kitaba sığacak sebeplerden dolayı mesleğe dönüştürememiştim. Ailem "Yıllarca boş boş koştun, durdun! Al bu teneke parçaları sana ekmek versin!" diyor, eğitim durumumun kötülüğünden dolayı beni eleştiriyordu. Ailemin baskısından kurtulmak için dayımların fırınında işe başladım. Çocukluğumdan beri yazları dayımlarla çalıştığımdan dolayı elimden biraz iş geliyordu. Ancak ömür boyu bu işi yapamazdım ve hiç mutlu değildim. O günlerde öğretmen olan halamın oğlu seninle tanıştırdı beni. Okudukça içimde biriken zehire şifa buldum seninle. Kazandığım parayla dershaneye yazıldım, iki yıl boyunca bütün zevklerimden vazgeçip ders çalıştım. Ders çalışmak benim için bir zevke dönüşmüştü artık. Sen o günlerde en yakın arkadaşım olmuştun, sıfırdan başladığım üniversite hazırlığında. 2008'de sınavdan sonra polislik sınavına da girdim. Allah'ın izniyle iyi bir dereceyle kazandım (Türkiye 324. oldum!), ancak üniversite okumak içimde bir ukde olarak kalmıştı. 89. sayınızdaki "HEM 78 YAŞINDA, HEM ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ!" başlığıyla Rıza Dede'nin hikâyesini anlatmıştınız. İşte bu yazıyı okuyunca tekrar sınava girmeye karar verdim. Polis okulundaki vakitlerimi değerlendirip sınava hazırlandım ve Allah'ın izniyle iyi bir puan aldım. Bu arada polis okulu bitmiş, Bursa'da göreve başlamıştım. Bütün tercihlerimi Bursa Uludağ Üniversitesi'ne göre yaptım. Allahım isteyene, emek verene hiç yok der mi? Uludağ Ü. Eğit. Fak. özel eğitim bölümünü kazandım. Şu anda hem okulu hem görevimi sizden aldığım güçle beraber yürütüyorum. 1. sınıfı da bitirdim hamd olsun. İnanıyorum ki, isteyen ve istekleri doğrultusunda çalışan herkes bir gün başarının tadını alacaktır. Başarının tadını alan asla yerinde duramayacak ve yeni başarılar için yoluna devam edecektir. Benim yolumun ışığı Genç Beyin'im, en yakın dostum, zehirlenen gençlerin kurtulmak için beklediği panzehirim... Seni ve bütün Genç Beyin ailesini Allah'a emanet ediyorum. S. B. Akdemir/Bursa (Değerli okurumuz! Lokman Hekim'in "Herkes kendisinin hekimi olmalıdır!" sözü gereği kendinize neşter vurmuş ve sonunda çok başarılı bir ameliyat gerçekleştirmişsiniz. Sizi bu teşhis ve tedavinizden dolayı yürekten tebrik ederiz. 2 şey her müşkili halleder: 1- Cidden istemek. 2- Üstün gayret. Sadece istemek yetmez, delice çalışmak da şart. Siz buna güzel bir örneksiniz. Genç Beyin'i bırakmayın, inşallah dergimizde gereken bir çok şey var! Allah'a emanet... GB)


71 yıllık tecrübe konuşuyor: "Herkes evlâdına bu derginin bütün sayılarını dikkatle okumayı vasiyet etmeli!"

Pek kıymetli Genç Beyin Ekibi! Şu fanî dünya hayatında 71 yılı geride bırakmış ve çok tecrübeler edinmiş biri olarak her sayısı koca bir sermaye hükmündeki derginizi okudukça gördüm ki, "Bilmediklerimi ayaklarımın altına koysalardı, başım arşa değerdi!" Arının türlü çiçeklerden özleri toplayarak bal yapması gibi, Genç Beyin balı iki dünyamızı da mâmur eyledi. Üniversitede doçent olan büyük kızım getirdi eve ilk olarak, sonra torunum Emre'ye bayiden aldırdım. Bu satırları da o yazıyor. Tekstil sektöründe ünü dünyaya yayılmış bir markaya çeyrek asırdan fazla bir süre danışmanlık yaptım ve oradan emekli oldum. Okumak, araştırmak, öğrenmek, bilgi, tecrübe vs. hayatımın en önemli kelimeleriydi. Genç Beyin'le 2 gerçeği gördüm: 1- Henüz ulaşamadığım çooook birikim varmış! 2- Ömrümce edindiğim her bilginin fevkalâde fazlası bu dergide biraraya getirilmiş. Ne muazzam bir hizmet, ne kıymetli bir servet, ne büyük bir hazine... Milletvekili seçilen oğluma dedim ki: "Herkes evlâdına bu derginin şimdiye kadar çıkan bütün sayılarını dikkat ve titizlikle okumayı vasiyet etmelidir!" Önce okusunlar, sonra ne kadar uygulayabilirlerse kârdır. Gerçekten böyledir, size iltifat etmiyorum ve zaten yapım gereği bir şeyi fazla övmeyi sevmem! Fakat Genç Beyin hakkındaki bu tesbitlerimle haddi aşmadığımı, aslında daha bir çok tebrik ve takdir ifadesinde bulunmam gerektiğini biliyorum. Maddeyle mânâyı bu kadar dengeli, dikkat çekici, kendini okutan ve benimseten bir tarzda sunabilmek ciddî cehd ü gayret ister. Gecelerinizi gündüzlerinize katarak nasıl bir fedakârlıkla çalıştığınızı görür gibiyim. Seminerleriniz de varmış, nasipse kızım ve torunumla iştirak edip sizleri kucaklamayı çok arzuluyorum. Bir de fakirin 50 yılı aşkın süredir topladığım kitap ve dergi arşivim, 5 dolap dolusu da "kesip sakladıklarım" var. Bunları kadr u kıymeti bilinecek bir yere vermek istiyorum, galiba aradığım o yer Genç Beyin'dir. Öyle zannediyorum ki, en az 10 yıl daha yayınlayacağınız kıymetli malzeme bu arşivde var. Görüşmemizde inşallah bunu da netleştirir ve gözüm gibi sakladığım arşivimi siz ehil ellere teslim ederek rahatlarım. Onların hurdaya gitmesi, telef edilmesi, kadirbilmezlerin elinde berhevâ olması yüreğimi derinden yakacaktır. Ayrıca bu mükemmel çorbada benim de tuzumun bulunması yegâne arzumdur. Söyleyecek çok şeyim var size, lâkin nakitten çok daha önemli vaktinizi israf etmek istemem. Bilvesile selâm eder, muhabbetle gözlerinizden öperim. Mustafa İhsan Özerdem


Bir annenin DEĞİŞEN teşhisi: "Seni bu dergi böyle yaptı!" Etkili!

İnsanı hayata yeni gelmiş gibi capcanlı kılan, bütün kirliliklere rağmen yepyeni bir sayfa açarak daha mutlu ve başarılı olmamıza vesile teşkil eden "dünyanın 8. harikası" Genç Beyin'in çok değerli yayıncılarına gönül dolusu merhaba! Kısa dönem yaptığım askerlikte tanıdım dergiyi, beni askerlikten fazla terbiye etti; hem ruhen, hem kalben, hem de aklen... Lise 2'de edebiyat hocamız Şener Bey hiç unutamayacağım kadar etkilidir hayatımda, bir de Genç Beyin. Askerlik dönüşü alıp okumayı sürdürdüm dergiyi. Çok garip gelişmeler yaşadım bu süreçte: Sözlümden ayrıldım, eski işime 10 gün devam ettikten sonra tamamen kendi isteğimle işi bıraktım, bazı aile büyüklerime (dayım, eniştem) tavır alarak şimşekleri üzerime çektim. Sonunda annem ve babam, özellikle annem "Seni bu dergi böyle yaptı!" diyerek sizin için demediğini bırakmadı! 2-3 ay böyle boş, belirsiz, stresli geçti ama ardından yaşananlar son derece hayırlı oldu: Sözlendiğim kız "Annenle baban tam köylü ve çok geri kafalı. Ancak yarım veya bir saatliğine gelip gidebilirler, bizde kalamazlar. Buna dair söz vermeni istiyorum!" deyince o klâsik lâfı edip her şeyi bitirdim: "Kusura bakma, istersen bak ama senden fazlasıyla var şu dünyada, elini sallasan en az 50'si! Fakat anne ve babamdan sadece bir tane var, başka yok!" İsabetli oldu, çünkü o bayanın 1.5 yıl gibi kısa sürede yaptığı iki evlilik de şiddetli geçimsizlikten boşanmayla bitti. İşimden ayrılmam da hayırlı oldu, bir süre beş parasız kaldım ama sonunda ciddî bir plân yapıp var gücümle çalışarak kendi işimi kurdum, hamdolsun kısa sürede Allah beni eski iş yerimi satın alabilecek duruma getirdi. Aile büyüklerime tavır almam da iyi sonuçlar verdi; hiç kimse işime, kararlarıma, hayal ve hedeflerimi gerçekleştirme azmime müdahale edemedi; frenime basan olmadı; kısaca bana karışılmadı ve ben de yüce Rabbimin izniyle var gücümle gaza yüklendim. Yıllar sonra bir vesileyle karşılaştığımız lisede İngilizce öğretmenim Mina Hanım'ın kızı Neşe'yle evlendim, adı gibi çok neşeli biri. 2 oğlumuz var. Allah'ın sayesinde ve Genç Beyin'in danışmanlığıyla başarıyı mutlulukla beraber yakaladığımı söyleyebilirim. Bunun için sonsuz hamd ü senalar olsun! Bir zamanlar "Seni bu dergi böyle yaptı!" diye söylenip duran annem şimdi dergiyi eline alınca evvelâ öpüp başına koyuyor, sonra da "Seni bu dergi adam etti!" diyor gülümseyerek... Eşimin dergiyle ilgili 2 beklentisi var: 1- Sıklıkla "vasıflı çevre"ye geçmemiz isteniyor ama bunu nasıl başaracağımızın, böyle bir çevreyi nasıl bulacağımızın yollarının da gösterilmesini bekliyoruz. 2- Sağlıklı, olumlu, etkili iletişim konularına daha fazla yer verilmesini bekliyoruz. Son olarak benim bir tavsiyem var: Seminerleri İstanbul dışına taşımanın yollarını mutlaka bulun, iş yoğunluğu sebebiyle İstanbul'a gelmemiz kolay olmuyor. Bu arada 10. yılınızı kutlar, böyle nitelikli ve etkili danışmanın dünya durdukça devam etmesini temennî ve niyaz ederim. Sizleri çok seviyorum! Allah gücünüzü artırsın ve en önemlisi de sağlıklı uzun ömürler versin. Selâm, saygı, sevgi ve dua ile... Ramazan Özturan/Ankara


1 milyar kişiye bedel okur

(...) Boşanmış ana-babanın oğluyum, çok dağınık ve biraz da başıboş büyüdüm, dolayısıyla bazı hatalar yaptım. Şahsî fikrime göre kendisine asla affedilmez hata yaptığım kişi bana el attı, yol gösterdi, çare sundu. Hiç ama hiç affedilmeyecek hatamı affetti. Genç Beyin'i bu kişi sayesinde tanıdım. Bilmiyorum ama böyle bir okurunuzun olması belki bir milyar okura eşdeğerdir. Kesinlikle beni doğduğuma pişman etmesi gerekirken ve bunda yüzde milyar haklıyken o 5 şey yaptı: 1- Beni gönülden affetti. 2- Genç Beyin'i dikkatle okumam halinde bazı yanlışlarımdan kurtulacağımı söyleyerek 84. sayınızı hediye etti. 3- 14 şirketinden birinde bana iş verdi (Halen orada çalışıyorum, sigortam tam olarak yatırılıyor!). 4- Bende alışkanlık haline gelen bazı kötü hallerimle etkili mücadele için çok iyi insanlarla tanışmamı, onların çevresinde bulunmamı sağladı. 5- Maddî ve manevî bakımdan çok kötü durumda olan annemin halini bizzat gördü, inceledi ve güzel bir apartman dairesine yerleştirdi; kirasını, fatura ve diğer masraflarını karşılıyor. Annem de eski eşinden olan 4 çocuğuyla şimdiye kadar hiç görmediği bir rahatlıkta yaşıyor. Bir yıl kadar önce bilgi işlem birimine geçtim, bazı eğitimler aldım ve kendi sitemi kurdum. Genç Beyin sitesinin en altında yer alan flash'ların üçünü de siteme koydum. Patron her ay 30 adet Genç Beyin aldırıyor firmaya, biri benimdir! Okuyorum, aklımı ve kalbimi doyurdukça yazma isteği geliyor. Sitemdeki bazı yazı ve şiirlerimi yolluyorum. Uygun bulur yayınlarsanız inanılmaz mutlu olurum. (...) Rumuz: Nereden nereye?


Kolej müdüründen mektup

(...) Öğretmenlerimize gerçek bir rehber oldu Genç Beyin. Matematik öğretmenimiz Zühal Hanım dergiyi bize öyle tanıttı ki, alıp okumazsak olmaz noktasına getirdi. Haksız da değilmiş, bunu hepimiz müşahede ettik. Sadece bilgi vermiyor bu dergi, ilham veriyor asıl. Yani ufuk açıyor. Normalde akla gelmeyecek şeylerin gelmesine, milim dahi adım atılmayacak yolların yürünmesine, "Ben kim, o kim?" denilen başarıların kazanılmasına hem ilham oluyor hem de hız veriyor. Muazzam bir hizmet, müstesna bir eser... Tebrikler! Mustafa Yıldızdoğan


Sadece bir sayınız BENİ ŞEKİLLENDİRDİ!

Dostlar merhaba! Demek 10. yılına girdi bu başarı ve mutluluk sermayesiyle tanışmamız. Bize çok değer kattınız, Mevlâ da sizin değerinizi hem kendi hem de kulları nezdinde kat kat artırsın! Ben aslında çok farklı düşünce yapısına sahip bir ailede doğup büyüdüm, tâ ki bölümümüzün en genç asistanı Zeynel Bey bana Genç Beyin hediye edene kadar. Bir sayınız, evet, sadece bir sayınız beni neredeyse baştan şekillendirdi biliyor musunuz? Genç Beyin'i ve sizleri çok sevdim. Ailem, özellikle babam için çok dua etmenizi bekliyorum. Bazı sebeplerden dolayı elim kolum bağlı, onlara destek olamıyorum duadan başka. Düşünün: Önce içirip sarhoş eden, sonra da kumar oynatıp varına yoğuna el koyan bir arkadaş çevresi var babamın. Annem ondan farklı değil! Bir evlat olarak somut ve sonuç verebilecek neler yapabilirim? Doğrusu bilemiyorum. Bazı adımlar attım ama tepki aldım. Zeynel Bey doğru istikameti göstermeseydi ben de o yolun yolcusu olabilirdim. Başka vahim şeyler var ama söyleyip ana-babamın günahına başkalarını şahit tutmak istemiyorum! Seminerlerinizi kaçırmamaya dikkat ediyorum; kendimi göstermiyor, kimseyle konuşmadan semineri dinleyip gidiyorum ama eminim karşınıza çıksam beni tanırsınız! Hayırlı ana-babası olanlar, sıcak aile yuvası bulunanlar bunun kıymetini bilsinler. "İçki bütün kötülüklerin anasıdır" buyurulmuş, gerçekten de öyle. Başınızı derde sokmak istemem ama işin rant boyutunu gören kesim tarafından şu anda bir çok yerde kumar oynatılıyor, bilenler biliyor! Devlet daha sıkı ve ciddî önlemler almalı. 3 dairemiz, kendi oturduğumuz ev, 105 dönümlük arsamız, 2 arabamız, 400 bin lira civarında nakitimiz; en önemlisi de huzurumuz ve ailemiz gitti! İnsan bu illete bulaşınca bırakamıyor artık, Allah kimseyi düşürmesin. Babam ünlü ve başarılı iş adamıydı, her şeyini ama her şeyini kaybetti; fakat çeyrek asırlık süreçte aklı başına gelmedi bir türlü. Annem önce babama direndi, sonra kendisini de o ortamın içinde buldu. Babam da, annem de birinciliklerle mezun olmuş yüksek kariyerli kişiler... Fakat kalplere Allah sevgisiyle korkusu yerleştirilmezse olmuyor, olmuyor, olmuyor! Genç Beyin'i bu bakımdan çok önemsiyorum. Hatta başarıdan ziyade mâneviyatla ilgili yazıları okuyorum; çünkü diğerlerini az çok biliyorum ama ötekinde sıfırın altında bir seviyede yetiştirildim. Bu mektubumu belki makaslarsınız ama şunu yayınlayın lütfen: Su, ateş ve ahlâk dostluk kurmuşlar. Ormanda dolaşırken içlerine bir korku düşmüş. Orman çok büyük ve karmaşıkmış. Her türlü ihtimale karşı birbirlerini kaybederlerse nasıl bulacaklarını konuşmuşlar. Ateşle ahlâk suya sormuşlar: "Kaybolursan seni nasıl bulacağız?" "Nerede bir şırıltı duyarsanız ben oradayım" demiş su. Sıra ateşe gelmiş. "Seni yitirirsek ne yapalım?" diye sormuş su. Ateş "Duman gördüğünüz yerde ben varım!" demiş. Sıra ahlâka gelince onun cevabı şu olmuş: "Beni asla kaybetmeyin! Çünkü kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız!" Rumuz: Sosyolog 23


Dualar kabul oldu! Çok şükür!

(...) Genç Beyin'in öylesine tiryakisi olmuşuz ki, son sayılar gecikince kafayı yiyecektik inanın! Denmez ama tahdîs-i nimet olarak yazıyorum: Genç Beyin'in yeni sayıları çıksın diye her gün 2 rekât Hâcet Namazı kıldım, hanıma da kıldırdım. Ardından dualar ettik. Ertesi gün sitenizde yeni sayıyı görünce hemen bayiye koştum. Şükürler olsun! (...) Ali Alkış


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Mahallî bir gazetede başyazarım, ayrıca 2 ünlü sitede yazıyorum. Kızlarım Ayşe (16), Tuba (14) ve oğlum Yusuf (12) Genç Beyin okuyarak büyüdüler. Onca yazılarım, birikimim, etkim ve şöhretimle yapamadıklarımı Genç Beyin yaptı. Yaklaşık 35 yıldır yayıncılığın içindeyim, böylesine dopdolu ve etkileyici bir eser görmedim! TV'den bile etkili bir şey! 10. yılına girmiş, emeği geçenleri yürekten kutlarım! Rumuz: Malatyalı göçmen • (...) Şu dikkatimi çekti: Dergiyi ele alıp da okumama ihtimalini sıfıra düşürmüşsünüz. Genç Beyin cidden okutuyor kendisini. Üstelik okuyan da yerinde duramıyor, yepyeni adımlar atabilmek için heyecanlanıyor; yani tutuşuyor. Op. Dr. Suat Değirmencioğlu n 10. yılın kutlu olsun Genç Beyin! Daha nice on, yüz yıllarca devam et! Bize çok katkın oldu, umarım seni her okuyan başarı ve mutluluktan yana değişir. Teşekkürler! İdris Özcan • Deniz Bengisu'ya: Bahsettiğiniz yurt dışı eğitimin hayali güzel geliyor ama gerçekler çok farklı. Biz her şeye rağmen Türkiye'de iyi bir bölümde okumanızı tavsiye ederiz. • E. A.'ya: Dedikodu da, gerçek de olsa ânî ve yanlış karardan kaçının. Hikâyenizi okuduk, zor ama yine de ailenizi bozmamanız taraftarıyız. Umulur ki Allah bu iyi niyetiniz ve hayırlı kararınız sebebiyle eşinizi de düzeltir. Unutmayın: Önemli olan muhatabı kazanmaktır, kaybetmek değil! • Meral Gören'e: O kişiye 106. sayının 25. sayfasını okutun. • A. S.'ye: Muhit değiştirin, bir çok şey düzelecektir.


Konular çok ilginç ve önemli!

Genç Beyin’e yeni bir genç beyinden selâmlar... Yeniyim, çünkü bu harikulâde dergiyi tanıyalı sadece 3 ay oldu. Sitemizde emekli bir albayın sosyetik eşi “hediye dergi” olarak dağıtıyordu Genç Beyin’i. Aslında öyle birinden böyle bir dergiyle ilgilenmek beklenmezdi ama kadıncağız 446 dairelik sitenin neredeyse bütün dairelerine ulaştırmış Genç Beyin’i. Bir adet de bize düştü ve hakikaten ailece mübtelânız olduk. www.GencBeyin.org’da bütün kapakları tek tek inceledim, konular çok ilgi çekici ve önemli. Mezun olduğum fakültede yüksek lisans ve asistanlık yapıyorum, öğrencilerin çoğu Genç Beyin’i tanıyor. Hocaların bir kaçı biliyor, çoğuna ben tanıttım ve olumlu geri dönüşler aldım. Bir şey beğenmemesiyle ünlü 71 yaşında profesör bir hocamız “İleride bu dergi üzerine çok sayıda master, doktora yapılacak!” dedi ki, bu hayli ilginç. O master, doktora yapılmasından söz ettiyse eminim daha fazlası olacaktır. Yazıları sunuş tarzınız bilhassa beğenildi, fakat görsel malzeme az bulundu. Ben de derginin tarzının yazı ağırlıklı olduğunu belirttim. Genele hâkim olan samimiyet, sıcaklık, işçilik, hassasiyet, çaba, emek okuru kuşatıyor hemen. (...) Selma Şirin 


ÇOK HIZLILARA 3 çıkar yol

Çok değerli Genç Beyin! Adım Şifa. Şaşıracaksınız ama %100 gerçektir; ismimi taşıyan bir özel hastanede çocuk doktoruyum, hasta çocukların şifâ bulmalarına vesile oluyorum. Genç Beyin’i başhekim Necdet Bey vesilesiyle tanıdım, inanılmaz beğendim ve hayatımda peşpeşe büyük değişimler oldu. Çok hızlı, hareketli, baş döndürücü seviyede geçiyor günlerimiz. Bu hızı biraz azaltıp sakinleşmek, rahatlamak istiyorum. Bir sayınızda “hız avantajını kullanmak” gerektiğinden, yani hızlanmaktan bahsetmişsiniz. Doğru, “hız çağı”ndayız ama inanın fazla hız hiç de iyi bir şey değil.  Bende fazlasıyla var ve ne olduğunu anlamadan geçiyor günler, aylar, yıllar... Lütfen aşırı hızlıların hızını azaltmaya yönelik de yazılar yayınlayın. Bildiğiniz gibi “Sürat felâkettir!” Küçük bir araştırma yaptım, benim gibi çok hızlılara 3 çıkar yol buldum: 1- Yavaş gidenleri belirle ve sadece onlarda hızlan, normal ve hızlı gidenlerde hızını kes. 2- Elinden gelenin en iyisini yaptığın halde işler yetişmiyorsa hızını delice artırma, yetişen işlerle idare et. 3- Kendileri son derece ağır, yavaş, tembel oldukları halde açıklarını seni hızlandırmak suretiyle kapatmak isteyenlere karşı uyanık ol; onlarınki can da, seninki patlıcan mı? Ben “aşırı hız”dan çok çektim, normalleşip nefes almak için plânlar yapıyorum. Bütün Genç Beyin’leri çok seviyorum! Dr. Şifa T.


Genç Beyin’le tanıştıran kız arkadaşım beni terketti!

Merhaba! 3 dergiye aboneyim, onlara sık sık yazıyorum ama Genç Beyin’e bu ilk yazışım ve ne kadar heyecanlı olduğumu anlatamam! Yarım saat uğraştım şu iki satırı yazabilmek için... Çünkü nezdimde yeriniz bambaşka. Pasif, çekingen, kendi halinde, çevremin ifadesiyle “uyuz” biriyken Genç Beyin’le hayata açılmış ve kendini bulmuş 25’inde bir gencim. Lise yıllarım bomboş geçti, üniversite son sınıfta kız arkadaşım Nazlı tanıştırdı beni Genç Beyin’le. Gerçi kendisi kalbimi derinden yaralayan bir şey yaptı, beni bırakıp başkasına gönül verdi ama olsun! Sizinle tanışmama vesile olduğu için açtığı “gönül yarası”nı bile affediyorum! Doğrusunu söylemek gerekirse beni sigaram yüzünden bıraktı. Seminerinize katılmış, sigara içmenin irade zayıflığı olduğunu işitmiş, annesinden tertemiz aldığı gırtlağı Azrail’e (as) “soba borusu” gibi teslim edecek birine karşı dikkatli olunması gerektiği söylenmiş. O da hemen gelip “Ya sigara ya ben!” dedi. Ben de aslında espri olsun diye “Sigarasız yapamam!” deyiverdim! Bunu ciddiye almış, her şey o anda bitti! İyi de oldu, çünkü Genç Beyin kalp gözümü açtı, şu anda eş seçimi ve evlilik hususunda farklı şeyler düşünüyorum. Memleketten, gözleri fazla açılmamış ve büyükşehrin silindirleri altında ezilmemiş biri olsun istiyorum. Adaylar var, organizasyonu annemle ablam yapıyor, gelişmeler süper! Yani her şeyde hayır vardır. Bu dergi benim için bir çok hayra vesile oldu. 10. yılında bütün emeği geçenleri tebrik ederim. Nasipse seminerlerinizin yaz programlarının hepsine geleceğim, sizinle tanışacağım. (...) H. Y. 


Tek kelimeyle MAŞALLAH!

(...) Beyim her ay alıp eve getiriyor, okumam için âdetâ zorluyordu. Ben de tabiat olarak zorlama olan işe tepki gösteririm. Bir yıl kadar direndim, sonra “Neymiş bakalım?” diye biraz da küçümseyerek aldım elime Genç Beyin’i... Alış o alış... Polis olan beyime dedim ki: “Kanun çıkarıp her insana Genç Beyin okutulsa polislere hiç iş kalmaz!” Dedi ki şaka yollu: “Ne o? Sana Genç Beyin oku dedik, bizi ekmeğimizden mi edeceksin?” Gerçekten de bu dergiyi okuyan samimiyse ve öğrendiklerini titizlikle uygularsa mutlu da olur, başarılı da. Tek kelimeyle maşallah! (...) Neslihan Ünal 


Genç Beyin için NE DEDİLER?

10 yıl önce (üniversiteyi kazandığım yıl) tanıştığım ve bana Allah'tan başka herkes ve her şeyden fazla yol gösterici olan biricik dergim Genç Beyin! Senin danışmanlığınla okudum, evlendim, işe girdim ve kendi işimi kurdum! Allah seni kıyamete kadar dâim ve kaim etsin! Ersin Uca • 900 TL maaşla 6 nüfus geçindirmeme rağmen her ay verdiğim 7 TL'yi 7 milyon defa hak eden Genç Beyin'e nice 10 yıllar dilerim. Mustafa Fidan n Kadıköy'de kuaförüm, ilk sayısından beri Genç Beyin takipçisiyim. Ruhumu dinlendiren, aklımı doyuran, kalbimi ferahlatan dergimize nice uzun ömürler dilerim. Nilay Solmaz • Şu anda zihnimde olan bir çok şeyin kaynağı Genç Beyin'dir. Önceleri okuma denilince sadece evimizdeki takvim yaprağını sayabilirdim. Genç Beyin'den sonra (4.5 yıldır) 365 günlük birikimi bir ayda edinmeye başladım. Ramazan Karataş/Aydın 


Enerji ve ilham kaynağımız

(...) Batman'dan yazıyorum. Burada bize tek enerji ve ilham kaynağısınız. Genç Beyin'i her ay dört gözle bekliyoruz. Problemlerimiz sadece ve sadece cehaletten kaynaklanıyor. (...) Mehmet Bingöl 


“Ne yaptın?” derseniz...

Çok değerli Abdülkadir Bey ve bir o kadar değerli Genç Beyin Ekibi! Uzun zamandır yazmak istiyordum, nasip bugüneymiş. Sizlerle 2005 yazında TSK’da görevli arkadaşım sayesinde tanıştım. Hiç umudumun olmadığı, geleceğe güvenle bakamadığım İstanbul’da görevliydim. Evlilik, eğitim, iş hayatı bana çok uzak geliyordu. Ne zaman ki seminerlerinize katılıp öğrendiklerimi hayata yansıtmaya başladım; o zaman çevremdeki arkadaş ve dostlarımın bana bakışları değişti. “Ne yaptın?” diye soracak olursanız: 1- ÖSS’ye 34 yaşında girdim. Aldığım puanla uzaktan eğitim veren AÖF’te laborant ve veteriner sağlık bölümünü her yıl Onur Belgesi alarak geçtim. 2- 2006 yazında evlendim. Şu an 2 ateş parçası oğlum var (mutlu bir evlilik). 3- Enstrümantel âletlerinden sazla çok yakından ilgiliydim, fakat şimdi kendi çapımda CD yaptım. 4- Karşıma çıkan problemlerden kaçmak yerine üzerlerine gidip çözümleme yoluna gidiyorum. Kendime güvenim geldi. Bu ve daha aklıma gelmeyen bir çok güzelliğin şifresini siz değerli hocam sayesinde yakaladım. Size ne kadar minnet borçlu oluduğumu anlatamam. Allah işinizi gücünüzü rast getirsin! Sağolun, varolun! Ercan Kılıçlıoğlu 


GÖZÜ YAŞLI BİR ANNEDEN mektup var! Çok içli!

Selâmların en güzeliyle hepinizi selâmlıyor; bu mektubu size Hollanda/Groningen’den yazıyorum. 2 erkek, 3 kız annesi ve çok ama çok dertli bir ev hanımıyım. Buraya 21 yıl önce geldik, yeni evliydik, çalışmak ve rızkını yâd ellerde aramak zorunda olan kocamı tek bırakmamak için canım memleketim Elazığ/Harput’tan ayrıldım. Bütün çocuklarımız burada dünyaya geldiler, bir şeyler vermeye çalıştık ama fazla başarılı olduğumuz söylenemez maalesef. 2007 Temmuz’unun 8’inde Genç Beyin’le tanışınca bazı şeyler değişti, fakat çocuklarımız artık bülûğ çağını çoktan geçmişti. Yine de başta bize (özellikle beyime), sonra da çocuklarıma faydalı oldu. En büyük derdimiz şu: Bir kızım ve bir oğlum evlenip boşandı, aslında mecbur kaldıkları evlilikler yaptılar ve yürümedi! Zaten yürümeyeceği belliydi, biz de karşıydık, hatta iyi ki boşandılar; çünkü burada durumlar en bozulmuş haliyle bile Türkiye’ye hiç ama hiç benzemiyor. Hollanda Avrupa’da “ahlâksızlık” ve “kötü alışkanlık” adına her şeyin kanunen serbest bırakıldığı, korunduğu, hatta teşvik edildiği tek ülke. Şimdi bazı şeyleri sayarak saf zihinleri bulandırmak istemiyorum ama vaziyet bildiğiniz gibi değil! Çocuklarımız, aileler, herkes “özgürlük cehennemi”nde cayır cayır yanıyor! Bir kısmı da (meselâ biz) kurtulmak için çabalıyor ama nafile! Genç Beyin gibi bir kaynak 21 yıl önce elimize geçseydi elbette şimdi çok farklı bir durumda olurduk. Fakat beyim de, ben de Harput’ta ailemizden alabildiğimiz şeylerle yetinmek zorunda kaldık. Yani atom bombasına kazma kürekle karşılık vermek gibi bir şey. Genç Beyin’in elimize geçen her sayısına Nuh’un gemisi gibi sarılıyoruz. Henüz tam boğulmadık ama boğulmayı bir kaç kere tattık, çok feci! Yayınladığınız yazılar, hikâyeler, sözler bize can simidi sanki bundan emin olun! Beyim önemli bir kötü alışkanlığını bu dergi sayesinde bıraktı; az daha ailemiz bitiyordu, darmadağın oluyorduk! Çok dua ettim ve dikkatle okuması için Genç Beyin’deki bir yazıyı gösterdim; okudu, ağladı, ağladı, ağladı... Ben şahidim: İçten tevbeler etti, sözler verdi, 3 yıldır rahatız elhamdülillah... Huzur, mutluluk, aile, değerlerimiz olmazsa çok para çok dert demek! İnsan bazen her şeyini vermek istiyor bir nefes huzur için! Ben bunu bizzat yaşayanlardanım. İnşallah çocuklarımız da kurtulurlar. Onlar için sizden de dua bekliyoruz. Böylesine hayırlı bir faaliyeti ortaya koyanların Allah nezdinde makbul kimseler olabileceğine inanıyorum, lütfen özellikle boşanan kızım ve oğlum için dua edin. Bilinçsiz ya da saf gençleri tuzaklarına düşürmek isteyen şer mihraklara yönelik daha fazla yazı yayınlayın, gençleri uyarıp uyanık tutacak taktikler verin, ana-babalara yol gösterin. Biz gurbetçileri unutmayın. Size inanıyor ve güveniyoruz. Mektubumu bitirirken tekrar selâm eder, 10. yılınızı yürekten kutlarım. Saygı ve sevgiyle... Rumuz: Gözü yaşlı bir anne 


CEZAEVİNDEN MEKTUP VAR!

“Özgürlüğü gözler gibi Genç Beyin’i gözlüyorum!

’nden yazıyorum. Ulaşıp ulaşmayacağını da bilemiyorum. Çünkü burası özgürlüğün olmadığı yer ama yine de size ulaşır niyetiyle yolluyorum. Her ay özgürlüğü bekler gibi Genç Beyin’i gözlüyorum ama maalesef çok kez özgürlüğüm gibi dört gözle beklediğim dergimi alamıyorum. Sebebi maddiyatsızlık değil; bulunduğum ilçe güya çok küçükmüş, istek üzerine geliyormuş. İşte bu son cümleyi duyduğumda mazgalın bu tarafında ben, öteki tarafta söyleyen memur, dizlerimin bağı çözülür gibi yıkılıyorum. Genç Beyin’i 5 yıldır her ay alıp okurum, okuduktan sonra bir arkadaşa hediye ederim. 6 yıldır içerideyim, bu sürede sayısız kitap okudum. Bitlis/Hizan ilçesindenim, İstanbul’da 20 yıldır ikamet etmekteyim, tekstil firması sahibiyim. Firmama bağlı aracımın çalınıp bir cinayete sebebiyet verdiğinden dolayı buradayım. Çalının araç Kayseri ilinde başka aracın plâkasıyla bulunup incelendiğinde şirket ortağı olarak ağabeyim, babam ve ben yargılandık, suçlu bulunduk. Ağabey ve kardeş 35 yıla mahkûmuz, gün gün eriyip İlâhî adaleti bekliyoruz. İmanımızın güçlü olması bizi ayakta tutuyor. Aslında amacım size dergi hakkında yazmaktı ama elime kalemi alınca bütün resmî yerlere yazdığım gibi size de yazmak geldi içimden. Çünkü özgür insan tutsağın halinden anlamıyor. Gelip yerinde görünce asıl suçlunun içeridekiler değil, biz toplumda olduğunu anladım. İnanın hangi suçun altını kazarsam toplum çıkıyor. Bu vesileyle cezaevi ya da mahkûmiyet gibi her ay bir sayfa ayırmanızı istirham ediyorum. Daha önce İnebolu’daydım, aileme yakın diye buraya geldim, orada alabiliyordum geç de olsa ama “Burası 2 bin nüfuslu yerdir, gelmedi dergin!” deyip mazgal yüzüme kapanıyor. Ne olur bu ilçenin bayilerine yollayın. Abone olmak isterim ama bu daha kötü, elimize ulaşmaz. Resimde parmaklıkların ardında bile nasıl Genç Beyin’e hasret kaldığımı göreceksiniz. Metin Aydemir, L- Tipi Cezaevi, C-17 Koğuşu, Kepsut/Balıkesir (Not: Sayfa 42’de size bir sürprizimiz var! GB)


Babanıza doyasıya sarılın!

Sevgili Genç Beyin ailesi! Söze nasıl başlayıp bitireceğimi bilmediğim bir yazı için ilk adımı atıyorum. 20 yaşındayım ve idealimde olan tek şey, içimde saklı tuttuklarımı kelimelerle süsleyip insanlara anlatmak; bu şekilde büyük hayal, umut ve uygulama dünyaları meydana getirmek. Bir kişi dahi olsa iz bırakmak. Bir de 2.5 sene önce babamı kaybettim. İtiraf etmeliyim ki, şimdiye kadar duyduğum en büyük pişmanlık babama doyasıya sarılamamaktır. Gencim, belki daha pişman olacağım çok şeyler yaşayacağım ama hiç biri bunun kadar acıtmayacaktır. Çekingenliğim yüzünden pişmanlığım, şimdilerde büyük acılar yaşatıyor bana. Böyle davranmam onu sevmediğimden değil. Onu uzaktan izlemek daha güzeldi benim için. Her baba kendine çok dikkat etmeli, iyi bakmalı. Şunu öğrendim ki, insanın sırtını dayayabileceği tek yer ailesi ve ailede direk olmadığında evdekiler hep yıkılma korkusuyla yaşayacaklardır. Ben onu yaşıyorum. Fakat insanlar korkularıyla yüzleşebilmeliler, çünkü kaybetmezsek öğrenemeyiz. Kim ve ne olursa olsun, sevdiğine sarılmak için geç kalma! Pişmanlıklar ömrünü tüketebilir. Beyza Yürükçü, Kocaali/Sakarya


57 yıllık tecrübeye TEŞEKKÜRLER!

Merhaba efendim! Eminim oğlum, belki torunum yaşındasınız ama sizlere “Efendim!” diyeceğim. Zira Genç Beyin gibi bir bilgi ve tecrübe hülâsasını her ay bize aynı tatla sunan sizler gönlümüzün efendilerisiniz! Mektubu yazan, torunum Bahar. Lise 1’e gidiyor, sınıfının birincisi ve “bir incisi.” Genç Beyin’i bana o tanıttı, ona da rehber öğretmeni hediye etmiş. 3 yıla yakındır Genç Beyin’siz ayımız olmadı. Bendeniz eski Meydan Larousse Ansiklopedisi Türkçe yayın editörlerindenim. 57 koca yılımı verdim yayıncılığa. Yani nâçizâne yazının iyisinden, derginin kalitelisinden anlarım. Hani derler ya: “Senin hayallerinin bile ötesinde!” Genç Beyin hiç mübâlağasız söylüyorum ki, benzeri dünyada yayınlanmamış bir dergidir. Benim İngilizce’m, Fransızca’m, Almanca’m var; dünya dergilerine âşinayım da bunu rahatlıkla söylüyorum! Böyle bir neşriyatı her ay yapmayı 10 yıldır başarmanın anlamını gelin, bana sorun! Biz de az sabahlamadık ansiklopedide, fakat ortaya koyduğumuz eser kitaptı ve bir defalık gayret istiyordu. Sizinkiyse aylık. Dizlerimin ikisinde de şiddetli ağrı var, bastonsuz ve delilsiz yürüyemiyorum. İmkânım olsa yerinize gelip tek tek alınlarınızdan öpeceğim! 84 yaşında olmam hasebiyle artık benden geçti, fakat hep dualarımdasınız; sizden evvel gidip Rabbime hepinizin çok hayırlı gençler olduğunuza ve insanlara iki dünya saadeti kazandırmak için âzamî gayret sarfettiğinize şahitlik edeceğim. “İntihar eden meşhurlar” isimli 1976’da çıkan bir kitabım var, elimdeki tek nüshayı Genç Beyin’e imzaladım, torunum Bahar size ulaştıracak inşallah... Orada çok câlib-i dikkat, yeni ifadeyle “ilginç” hayat hikâyeleri var. İstediğiniz gibi tasarruf edebilirsiniz. Allah sağlığınızı, gayretinizi, azminizi ve heyecanınızı artırsın; şu yerkürede Genç Beyin’le tanışmayan kalmasın. Ebedî selâmlar, sevgiler... Numan Koraydın  Sayın Milli Eğitim Bakanı keşfetti mi bu cevheri? (...) Genç Beyin’i ilk defa 2004’te havaalanındaki bayiden almıştım, kapağında o sıralar benim önemli bir problemimle ilgili başlık görmüştüm ve belirtilen taktiklerin bazılarını uygulayarak çözüme ulaşmıştım. Daha sonra bir yıl kadar aldım, ardından doktora için İngiltere’ye gittim ve dergiyle bağım kesildi. Orada iş kurdum, olmadı, nasip değilmiş. Geçen ay Türkiye’ye kesin dönüş yaptım, yine havaalanından 104. sayıyı aldım. Tek kelimeyle “Maşallah!” Aynı doluluk, doyuruculuk, ilginçlik, güzellik... Atladığım, okumadan geçtiğim, “Sonra bakarım!” dediğim tek sayfa yok. Oysa yurtdışından 20 civarında dergi getirdim; kiminin sadece 2 sayfası, kiminin küçük bir haberi ilgimi çekmiş. Genç Beyin’in 64+4 sayfası komple bağlayıcı, ilgi çekici, etkileyici. Aklıma bir şey geldi: Dergiyi acaba Milli Eğitim Bakanı’na ulaştırdınız mı, o da keşfetti mi bu cevheri? Çünkü bütün eğitimcilerin okuması şart bir kaynak, kesinlikle resmî ağızdan da tavsiye edilmeli. Bunu yapmadıysanız üzerime alabilirim, yakında zarurî bir kaç görüşmem olacak kendisiyle. (...) Hakan Şenver (Önceki bakana ulaştırmıştık ama şimdikine değil. Katkılarınız için teşekkür ederiz. GB)


GENÇ BEYİN TERAPİ çok etkili oldu!

Anneye şifalar dileriz!

Kıymetli Genç Beyin Ekibi’ne selâm ve saygılarımla... İlk sayısından beri Genç Beyin mübtelâlarındanım. Sayenizde evlendim, iş kurdum, çocuk yetiştiriyorum. Eşim ölümcül bir kaza geçirdi, kısmî felç oldu, Genç Beyin okuyarak moral buldu ve geçen ay yatağa bağlı olmaktan kurtuldu elhamdülillah... Yani iyi kötü yıllarımız sizinle geçti. Bir baba, annenin felç durumundan dolayı çok hareketli çocuğa bakan anne, şirkette mağaza müdürü... Çok yoğun yıllar geçirdim, biricik eşim o zor yılları atlatıp ayağa kalktı ya; Allah’tan daha ne isterim ki? Artık Burak’la da ilgileniyor, yani şimdi sadece babayım, annelik görevini annesine devrettiğim günün akşamında yazıyorum bu mail’i. Allah hiç bir yavruyu annesinden ayırmasın, çocuk yetiştiren annelerin yaptıkları büyük görevi fark etmeyerek eşlerini üzen babaları da ıslâh eylesin! Şu kesin ki; önce Allah’a, sonra Genç Beyin’e dayandık. Gücümüzü güzel yazılarınızdan aldık. Yaklaşık son 35 sayınızdaki hikâyelerin hepsini eşime okumuşumdur. Fizyoterapi yanında Genç Beyin terapi çok etkili oldu. Derginin her yeni sayısını görünce gözlerinin içi gülüyordu eşimin, bütün sıkıntılarını unutuyordu. Doktorlar 10-15 yıl sürebileceğini söylediler, 2.5 yılda atlattık çok şükür... Rabbim ömür verdikçe takipçiniz olacak, her yeni sayıyı dört gözle bekleyeceğiz. (...) A. Menderes Taşova/Eskişehir Boşanma yazılarını artırın! Merhaba! Ben Meryem. 18 yaşındayım, lise sondayım, kısmetse bu yıl üniversite sınavlarına gireceğim. Annemle babam boşanmadılar ama ayrılar, annemin yanında kalıyorum. Fakat bütün olaylar benim ve ablamla ağabeyimin gözü önünde gerçekleşti; hepimiz de babamın suçsuz olduğunu düşünüyoruz. Annem her şeyi hemen kestirip atan özelliği yüzünden babamdan ayrıldı, babam annemi idare etmeyi çok ama çok kere denedi, olmadı. İlköğretim 3. sanıftan beri yaşanan tartışma, kavga ve her türlü acayipliğin içinde yetiştik. Bu bizi pişirdi ama hayli fazla piştik, hatta yanmaya başladık. Genç Beyin’le tanışalı 4 ay oldu; bazı yazıları anneme de, babama da okutmam gerektiğini düşünüyor ama buna cesaret edemiyorum. Derginiz 3 kardeşe de âdetâ bir danışman vazifesi görüyor, buna inanın! Önceleri çok şikâyet ediyorduk halimizden ve işler iyice karmaşıklaşıyordu. Sabır ve tahammül gücümüz Genç Beyin’le arttı, belki parçalanmış aileyiz ve başımıza gelmedik şey kalmadı ama kendi aramızda yüzümüz gülüyor. Sizden ricamız: Boşanmanın ne kadar ağır, zor ve felâket bir şey olduğuna dair yazıları artırmanız... Bakıyorum da, eşler işin ciddiyetinin yeterince farkında değiller. Şu anda psikolojik anlamda annem babamdan, babam annemden perişan. Geçenlerde güya yazarlarına güvenebileceğimiz bir sitedeki bayanın yazısında şu cümle vardı: “Yürümüyorsa ısrar etmenin anlamı yok, boşanmak da bir çözümdür!” Bunu o kadar rahat söylüyor ve tavsiye ediyor ki, şaştım kaldım! Bilmiyorum, kendisi boşanmış bir ana-babanın çocuğu mu veya 3 ergen çocuğu olduğu halde beyinden ayrılmış mı? İnşallah bunların hiç biri değildir ama işin çilesini çeken bilir! (...) G. A. Beni düzeltmeye özel dergi (...) Hayat koçum diyebileceğim bir ablamın 79. sayıyı hediye etmesiyle katıldım Genç Beyin ailesine. Kapağa baktım, hayret ettim ve bunun bir şaka olabileceğini düşündüm. Çünkü bendeki bütün eksi özellikler, davranışlar, durumlar kapakta başlıklar halinde sıralanmıştı. Yani “beni düzeltmeye özel” bir dergi hazırlansa ancak bu kadar isabet kaydedilirdi! O akşam baştan sona 2-3 defa okudum bütün dergiyi. Okumayı sevmediğimi bilen annem “Bir yıl hiç okumasan da olur!” dedi, düşünün yani... Sonra bayiden almaya başladım, yine kapaktaki başlıklar beni anlatıyordu. Amma da problemli biriymişim değil mi? Ne yalan söyleyeyim, işin gerçeği bu. Genç Beyin’in farkı, insanı “okuma delisi” yapmasının sebebi de bu değil mi zaten? (...) Rumuz: İnebolulu    Üstüne biraz yaldız sürülmüş toz öğünür de, tozlanmış altın gözden düşer. W. Shakespeare

Genç Beyin için NE DEDİLER? 

• Son aylarda geç çıkıyorsunuz, yüreğimiz ağzımıza geliyor. Neyse ki; arayıp sorduk, problem yokmuş, başka projelerin takibi sebebiyle mecburen aksamış. Elbette başka projelerinizi de bekliyoruz ama en büyük proje Genç Beyin’dir! Artık biz bu dergiyle etle tırnak gibi olduk, Genç Beyin oksijenimiz sanki, onsuz nefes alamayız! Şirketimde 32 eleman çalışıyor, işinize yararsak ben de beraber yardımınıza koşarak geliriz; yeter ki bir telefon ediverin! Zeynel Keskin • Genç Beyin’siz olmuyor gerçekten... Gecikince fark ettik bunu ailece. Eski(mez) sayılara üşüştük, hepsi birbirinden harika! 700 TL maaşla 8 nüfus geçindirdiğim halde sırf destek olsun diye 104. sayınızdan 2 adet aldım, birini kayınçoya verdim, artık o da her ay bayiden alacağını söyledi. “Okumayı bu dergiyle öğrendim!” desem yeri var. Sami Yeşil  


İçindeki dehâyı GEÇ DE OLSA keşfedip ömrünün kış mevsimini ilkbahara çeviren bir genç beyinden TEMBELLERE ÇAĞRI (İçten!)

Selâmların en güzeli, sevgilerin en gönül dolusu, saygıların en zarifiyle kucaklıyorum bu güzide derginin genç beyinlerini... 64 yaşındayım; yaşımı soranlara büyüklerin Peygamber Efendimiz’in (sav) yaşını hatırlatarak verdikleri cevapla “Haddi aştık!” diyorum. Allah diğer türlü haddi aşmaktan hepimizi korusun. 9 yıl önce, yani 55’imde tanıştım dergimizin ilk sayısıyla. Gerçi hissediyor, rahatsızlık duyuyordum ama memuriyet hayatım çok rahat, verimsiz, etkisiz, tembellikle dopdolu geçti. Genç Beyin’le gördüm ve anladım ki, içimdeki DEHÂ’yı keşfedememişim! Evden daireye, daireden eve gelip gitmişim 30 küsur yıl. Emeklilik, yani Genç Beyin’le tanıştıktan sonrasıdır benim gerçek ömrüm. Hani merhum Necip Fazıl der ya: “Otuz üç yıl saatim işlemiş, ben durmuşum; / Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum!” Benimki de aynen öyle olmuş. Neyse ki, Allah’ın inayeti ve bu mümtaz derginin tutuşturmasıyla öyle bir 9 yıl yaşadım ki; 90 yıla bedel hamdolsun! Çocuğumuz olmuyordu, bir sayınızda “Çaresizlere çareler” başlıklı yazıdaki tavsiyelerin etkisiyle (oradan aldığımız cesaretle) çeşitli tedavilere yöneldik ve Rabbim bize evliliğimizin 29. yılında bir erkek çocuk verdi. Adını Abdülvehhâb koyduk, yani “çokça hediye eden Allah’ın kulu!” Gerçekten de o bize bir İlahî hediyeydi. Şu anda ilköğretim birinci sınıfa gidiyor. Hanım da, ben de dualarımızda sizi hiç unutmuyoruz. Genç Beyin’deki yazıların insanı tetikleyen, tutuşturan, harekete geçiren etkisi mükemmel! Demek işinizi öylesine hâlis ve samimî bir niyetle yapıyorsunuz ki, bu verimli sonuçlar alınıyor. Memur zihniyetinin neredeyse genlerime işlediğini düşünmüşken yine dergimizin verdiği cesaretle peynir işine girdim. Memur zihniyetiyle bomboş geçen tembel yıllarımı düşündükçe içim içimi yiyor, üzülüyorum ama ne çare? Yerinden, asıl memleketinden bağlantı kurduğum üreticilerden kilosunu kalitesine göre 3-4-5-6 liraya aldığım peyniri 8-9-10-11 liraya satıyorum. 4 şubemiz, 6 elemanımız var; ayda 100-150 bin TL ciro yapıyoruz. Yakında et işine de gireceğiz, inşallah o da peynir işi gibi bereketli olur. Yine Genç Beyin’den aldığımız dersle “keşke” demeyi sevmiyoruz ama ben diyeyim müsadenizle: Keşke bu işe 30 yıl önce başlasaydım! Nasip böyleymiş elbette, fakat şu andaki düşüncemle bütün genç beyinlere seslenmek istiyorum: Benim gibi geç kalmayın, beklenti içinde ömür geçiren biri yerine insanların rızıklarına vesile biri olmaya bakın! Ayrıca Genç Beyin’i çevrenizdeki bütün tembel, verimsiz, etkisizlere hediye edin. Çünkü bu dergi benim akıl ve kalp gözümü açtı, bağlanmış basîretimi çözdü. Aslında bende büyük değer, beceri ve kabiliyetler bulunduğunu fark ettirdi. Riya olmasın, sırf teşvik maksadıyla diyorum: Her ay gazete bayiinden önceleri 2 adet Genç Beyin alırdım; sonra 3’e, 5’e ve geçen ay itibariyle 8’e çıktı. Kendisine hediye ettiğim herkes şimdi bana dua ediyor, çünkü bir çok dertleri hallolmuş. En katısı, inatçısı eski bir mahalle dostumdu; o bile evde tembel tembel oturup hanımla kavga etmeyi bırakarak bir otoparkçıda çalışmaya başlamış 60’ından sonra. Daha anlatacağım çok örnek var ama yeterince uzattığımın farkındayım. İsterseniz bazı bölümleri çıkarabilirsiniz. Benim için önemli olan mektubumun yayınlanması değil, yaşadığım gelişmeleri ve yaptığınız hizmetleri bilmenizdir. Sizde bir nebzecik şevk uyandırabildiysem ne mutlu bana! “Eş seçiminde püf noktalar” seminerinize ailece geldik, hocamla görüşmek istedik ama nasip olmadı. İnşallah başka seminerde mutlaka tanışmak, kendilerini bizzat tebrik etmek istiyorum. Tekrar hepinizi bütün ruhumla selâmlıyor, sevgi ve hürmetle kucaklıyor, gözlerinizden öpüyorum. Abdülvehhâb’ımıza dua edin, biz de sizler için hep duacıyız. Bütün hedeflerinize en kısa zamanda hayırlısıyla ve üstün muvaffakiyetlerle ulaşmanızı diliyoruz. Allah sizi, bizi, cümlemizi bağışlayıp esirgesin; hayırlı kimselerle karşılaştırsın. (Yıllar önce karaladığım şiirlerim de var, yayınlanmaya lâyık olmadıklarını bilerek bir kaçını yolluyorum.) Mustafa Suphi Şener


MÜKÂFATIN BÖYLESİ! (İbretlik!)

(...) İşlerini dürüstlükle, hakkaniyet çerçevesinde, helâlinden yapıp kazanan avukatlar bana gücenmesinler; onları tenzih ederek söylüyorum: Beyim 6 yıllık avukattı. İşleri mecburen eve de yansıyor, telefonları hiç susmuyor, bazen şöyle sükûnetle 5 dakika biz bize kalamıyorduk. Konuşmalardan anladığım kadarıyla kesinlikle kazancına haram karışıyordu; bunu kendisine açtığımda “Elimde değil ki! İster istemez oluyor! Ya bu işi hiç yapmayacaksın ya da işin raconu bu!” karşılığını verdi. Bir gün üst komşumuz Perihan Abla kendilerindeki ikindi çayında bana bir Genç Beyin hediye etti. Sıkıntımı biliyordu. O sayıda helâl kazançla ilgili bir yazıyı beyime okutmamı söyledi. Beyim akşam eve gelince dediğini yaptım; yemek hazırlamak üzere mutfağa gitmiştim, döndüğümde gözlerinin ıslandığını ve bir eliyle silmeye çalıştığını gördüm. “Çok etkileyici bir hikâyeymiş, nereden buldun bu dergiyi?” dedi, anlattım. Yemeği bile doğru dürüst yemeden odasına kapanıp gece geç saatlere kadar dergiyle meşgul oldu. Ertesi akşam eve geldiğinde “Bırakıyorum!” dedi, “Neyi?” diye sordum, “Avukatlığı!” cevabını verdi. Hemen “Oh! Çok iyi!” deyip de ateşini alevlendirmek istemedim. “Bu işi helâlinden yapmanın yolunu bulamaz mıyız?” diye sordum. “Bulabiliriz elbette. Çünkü günümüzde hak ve hukuk ihlâlleri mâlûm. Hakperest hukukçulara eskisinden fazla ihtiyaç var. Bunun bilincindeyim. Fakat ben hukukçuluğu değil, sadece avukatlığı bırakıyorum. Kararımı verdim artık!” dedi. 2 ay kadar elindeki dâvâları rayına koymaya çalıştı, ardından bir daha dönmemek üzere avukatlığı bıraktı. 4-5 ay boş gezdi, sağolsun perde toptancısı kayınpederimin desteğiyle geçindik. Geçen Ramazan Bayramı’nın 2. günü üniversiteden arkadaşı bize geldi, Mekke’de gümüş dükkânı açabileceğinden bahsetti, 150 bin TL peşinatla kendisine 500 bin liralık mal verebileceğini söyledi. Anlaştılar ve arabamızla yatırımlık dairemizi satıp ilk adımı attı. Uzatmayayım: Bir kaç defa kendisi tek gitti, 2-3 ay hasret yaşadık ama bulunduğu yer Mekke-i Mükerreme gibi çok özel bir şehir olduğu için hiç üzülmedim. Sonra bunun mükâfatını gördüm, birlikte gittik ve 2007’de toplam 19 umre ve hac yaptık. Sabrın sonu hakikaten selâmet olmuştu. Şimdi Cidde’de yaşıyoruz ama Mekke’de de evimiz var, ikisinde de kalıyoruz. 4 kişilik aile olarak gelmiştik, 2 oğlumuz daha doğdu, 6 nüfus olduk. Genç Beyin’i 8 ay takip edemedik, sonra kız kardeşim takım halinde alıp bize yolladı. Suud yetkilileri paketi açıp bütün sayıları tek tek inceletmişler, 59. sayıdaki “Başarının efendisi BİLİNÇALTI: Nedir? Nasıl kontrol edilir?” sayısı sebebiyle koliye el koymuşlar. Sonradan beyim temasa geçip işin gerçeğini anlatıp paketi almayı başardı. Yaşadıklarımız rüya gibi. Bunu yine dergide geçen “Haramdan kaçanı Allah korur ve mükâfatlandırır!” cümlesiyle açıklıyoruz. Suudi Arabistan’ın bir çok şehrinde 3-4 dükkânımız var. Her şey çok güzel ve bereketli. Beyim sıklıkla “6 yıllık avukatlık sürecinde üzerimde hakkı, hissesi bulunan kardeşlerim için” diye niyetlenip umreler yapıyor. Burada karşılaştığımız bazı problemlerin çözümünde hukukçuluğunun çok faydası oldu. (...) Emine Firdevs Karataş


Genç Beyin aramıza girdi!

(...) 3 yıl 8 aylık flört döneminde çok kibar, cömert, sevimli görünen kişiyle evlenip daha ilk haftada yaşadığım fecaat ve felâketlerle “boşanma”yı aklına koyan biriydim. Genç Beyin aramıza hayırlı bir şekilde girdi ve kocama bakış açım değişti. Dergide eş seçimi, evlilik, mutlu aile, terbiye, çocuk yetiştirme gibi konularda daha fazla yazı olmasını bekliyoruz. Çünkü yaklaşımlarınız çok güzel. Meselâ başlarda aşırı derecede amatör ve tecrübesizmişim, kocamın bana bütün yaklaşımlarını aslında yine ben belirlermişim (Tabiî Allah’ın izniyle!). Şunu demek istiyorum: Siz neyseniz, nasıl yaklaşırsanız muhatabınız da odur. Aksi halde Anzer balı da olsanız etkiniz sıfırdır, acıyı bal eyleyemezsiniz. (...) K. G.


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Eşim öğretmen, ben emekli başkomiserim. Onun alanı eğitim, benimki güvenlik. İkimizin de ortak kanaati şu: “Genç Beyin bize, günümüz insanına Allah’ın özel bir lütfu.” Biraz insaflı bakanlar her ay böylesine yoğun bilgi ve birikim deposunu gittikçe artan kalitede hazırlamanın zorluğunu, daha önemlisi nasıl bir fedakârlık gerektirdiğini anlar. Müdürünüzden çaycınıza kadar ekibinizi yürekten kutluyoruz. Hasbi-Nevin Erdem • 101. sayınızla tanıdım sizi, bu kısa sürede başarı ve mutluluk yolunda belki 101 somut adım attığımı söyleyebilirim. Olmaz böyle şey! Arkadaşlar! Hepinize bütün içtenliğimle sağlık ve güç diliyorum. Salih Aşan • 21 yıl önce kuponla kitap, ansiklopedi veren iri bir gazetenin yayın biriminde çalıştım. Ayrıca 6 sütun için güzel söz buluyordum, yüz binlerce söz elimden geçti ama Genç Beyin’dekilerin neredeyse %95’i yeni sözler... Bunları nereden, nasıl bulup her ay onlarcasını dergide yayınlamayı başarıyorsunuz? Sizi hayranlıkla izliyorum! Demek şu gökkubbe altında keşfedilmedik daha çoook söz var! Her ay bilhassa güzel sözlere bakıyorum, sonra diğer yazılara geçiyorum. Emeğinize sağlık! Necdet Kurucan


Peşin fikrimden dolayı kendime çok kızdım! (Etkili!)

Kıymetli Genç Beyin yayıncılarına gönül dolusu selâmlar, saygılar, sevgiler... Özel bir hastanede 7 yıldır genel cerrah olarak çalışıyorum, ayrıca başhekim yardımcılığı gibi idarî bir görevim de var. Yani çok yoğun geçiyor 24 saatimiz... Bazen uykuya ancak bir kaç saat kalıyor. Bütün bu tempoya rağmen 4 ay kadar önce “gönül insanı” özelliğiyle kalbimizde yer eden bir hastam “Doktor Bey kardeşim! Benim bir doktorum daha var!” diyerek Genç Beyin’in 98. sayısını hediye etti. Teşekkürle aldım, odama geçince şöylece baktım, attım arka dolabın dibine. Ertesi gün ameliyat dönüşü yine odama geldim, biraz dinleneyim derken Genç Beyin’i attığım yerden aldım ama ne alış! Tam 3 saat kadar sayfalarına gömülmüşüm. Arayan soran da olmadı, sanki Allah Genç Beyin’i keşf etmem için bana özel zaman ihsan etti. İlk günkü peşin fikrimden dolayı kendime çok kızdım, Genç Beyin’i masamın sağ köşesindeki kritik meslekî kitap ve dergilerin üzerine koydum (Resimleri ekledim, görebilirsiniz!). O gün bugündür Genç Beyin masamdadır, gelen bir çok hastam ve dostum bu dergiyi 10 yıla yakındır takip ettiklerini söylediler. Böyle bir bilgi ve tecrübe kaynağını tanımada nasıl geciktiğimi anlamış değilim, çünkü bu tür neşriyatı yakından takip ederim. Demek nasip şimdiyeymiş. Genç Beyin’i kızım okuyormuş, eşime de bir arkadaşı tavsiye etmiş. Dahası, Almanya’daki oğlum aboneymiş. Bütün bunları sonradan öğrendim ve eşime, çocuklara sitem ettim; beni neden tanıştırmadılar diye. Dergi 2 bakımdan çok güzel: 1- Ata et, arslana ot sunmuyor; insanımızın değerlerine uygun yayın yapıyor. Zira bir çok kişisel gelişim kitabını, dergisini, yazarını vs. tehlikeli bulmuşumdur. Adam Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor; kişisel gelişim diye budist felsefeyi, inancı ve uygulamaları çare olarak sunuyor bize. Bir de bunu öyle saf ve temiz görünümlü bir tabakta önünüze koyuyor ki, düne kadar “Hayır, kesinlikle olamaz!” diyenler bile artık sessizler. Genç Beyin’de bu bakımdan yüksek bir bilinç ve hassasiyet gözlemliyorum. 2- Kendisini okutturuyor, ilgi çekiyor, insanın not alıp ezberleyesi geliyor. Çünkü çok süzme ve öz bilgiler var. Ciddî ve samimî bir emek hemen hissediliyor. Hatta yayınlayan arkadaşlar kendilerini haddinden fazla yoruyorlar gibime geliyor. Tek kelimeyle “Barekâllah!” diyorum ve ekibinize sağlık, âfiyet, sakin bir zihin ve ferah bir kalp diliyorum. Hanıma söyledim: Genç Beyin’de yayınlanan gerek tarihî, gerekse güncel hikâyelerin yine bu dergi titizliğinde bir TV kanalında dizi halinde çekilip yayınlanması muazzam etki ve reyting yapar. Böyle bir hedefinizin varlığını tahmin ediyorum, inanın çok etkili ve ses getirici olur, toplumu geliştirip değiştirir de; büyük sevaba girersiniz. Nasipse eşimle ve kızımla bir seminerinize gelmeyi plânlıyoruz; yılbaşından sonra yoğunluğumuz azalacak, yeni hekim arkadaşlar göreve başlayacaklar. İnşallah sizlerle tanışmak, fikir alışverişinde bulunmak istiyoruz. Genç Beyin’in her yeni sayısını iple çekiyor, başarılarınızın artarak devamını diliyoruz. Herkese selâmlar, saygılar, sevgiler... Rumuz: Doktor (Not: Resimleri aldık, çok etkilendik ve duygulandık, yakın ilginize ve dergimizin tanıtımına yönelik katkılarınıza yürekten teşekkür ederiz! Yer darlığından dolayı yayınlayamıyoruz ama www.gencbeyin.org sitemizde yeni bir linkle değerlendirmeyi plânlıyoruz. GB)


Kıskançlık seviyesinde gıpta ediyorum size!

(...) Bazı şeyleri itiraf edince rahatlıyor insan... 12 yıldır medyadayım. Önemli bir medya kuruluşunun dergisinden gazetesine, radyosundan TV’sine, internet sitesinden yayınevine kadar her biriminde çalıştım. Bir çok gerçeğin farkındayım ve Genç Beyin’in her sayısını gördükçe kıskançlık seviyesinde gıpta ediyorum size ve ortaya koyduğunuz bu eşsiz esere. İlk sayılarınızı görüp inceleyince “Bu kesinlikle devam etmez, edemez!” demiştim, yanıldım. Çünkü 100 sayıyı çoktan aştı. Demek insan bir ideale kendini adarsa, Allah da muvaffak ediyor. Hemen söyleyeyim ki; yazılardan ve haberlerden gına gelmiş biri olarak Genç Beyin’deki her yazıyı dikkatle okuyor, nefis muhasebesi yapıyorum. Çalıştığım ortamda yüzlerce insan var, dev bir binadayız, “data (bilgi, veri)” trafiği inanılmaz ama ortaya böyle bir eser çıkaramıyoruz! Belki bizdeki teknoloji ve ekipman sizde yok, fakat eseriniz muazzam! Bunu söylemek nefsime ağır geliyor ama emeğinizi gördükçe her şeyi içtenlikle itiraf etmek istiyorum. Takım halinde bütün sayıları alıp kişisel kütüphanemin en özel rafına yerleştirdim. Biri el atınca içim gidiyor kirletecek, yırtacak, alıp götürecek diye. Bir kaç sayıyı böyle kaybettim. İlk fırsatta eksikleri tamamlayacağım. Bazen her şeyi bırakıp ekibinize katılmak, ücretsiz muhabiriniz olmak, heyecanınızı paylaşmak istiyorum. Kim bilir, belki bir gün yollarımız kesişebilir! (...) Rumuz: Şaheser


102. sayıyla müdürü tutuşturdu!

Tutuşmak için can atıyor olmalıydı ki, dergiyi eline alır almaz “Çok güzel!” demekle yetindi; heyecandan sarsılmıştı, dili  tutuldu sanki ve hemen sayfaları karıştırdı, okumaya başladı. Gebze B.... Dersanesi müdüründen bahsediyorum. Genç Beyin’i o anda, odasında, paltosundan çıkardığı bozuk paralarla satın aldı. Tebessümle başlayan kıpır kıpır bir gülümseme yayıldı odaya. Ne çok şey gördü ve yaşadı, tahmini zor değil. Sağlam kariyere de sahip. Bir çok yerde çalıştığımı öğrenince “Aferin! Bir yerlere ancak tırnaklarınla kazıyarak gelirsin!” dedi. Kendinin de iş hayatına başlarken başka bir çok işte çalışarak tecrübe kazandığından, hayatı öğrendiğinden bahsetti. Bir çayını içmek için gitmiştim yanına ama çok önemli bir hayra vesile olmuş, 102. sayıyla birini daha tutuşturmuştum. 94. sayıyla beni tutuşturan Gebze kitap fuarı yöneticisi Mehmet Abi’m geldi aklıma, sağolsun. Teşekkürler girdiği her yere ışık saçan güneş Genç Beyin’e! Gökay SancarÇileli bir annenin dertlenişi5 çocuk annesi ilkokul mezunu bayanım. 20 yıllık evliyim, 14’ümde evlendim. Eşim babamın akrabası, görücü usûlu evlendik. 3 erkek, 2 kız çocuğum var. Eşim 6 kardeş, hepsi de ortak, en büyüğü eşim. Kayınlarım evli ve çoluk çocuk sahibi. Birlikte giyimle uğraşıyorlar. Eşim, 2 oğlum ve 2 kaynım pazara gidiyor, diğerleri evimizin altındaki giyim dükkânına bakıyorlar. Önceleri işler iyiydi, sonra herkes evlenip çoluk çocuğa karışınca ve çocuklar da büyüyünce kazancımız yetmemeye başladı. Şükür muhtaç değiliz ama 21 yıl olacak evleneli, neredeyse tek sermayemiz bize ait olan oturduğumuz ev. Evimiz çok düzensiz, kimsenin ne harcadığı belli değil, iktisat yok, en önemlisi de sorumluluk hiç yok, anlaşmazlık çok. Az değil, 6 ailenin parası bir, herkes “Bana ne?” diyor, kime sorsan “Ben az harcıyorum!” diyor, içtiğimiz su bile bize ait değil. Eşim ve 2 oğlum (Biri 19, biri 18 yaşında!) pazarlara çıkıyorlar; sabahın 5’inde gidiyor, akşamın 10’unda geliyorlar. Yani aile, sosyal hayat yok ve huzursuzuz. Geçen gün ortanca oğlumu dişçiye götürdüm, bekleme salonundaki sehpanın üzerinde bir kaç dergi vardı, içinde Genç Beyin de vardı, sıramız geldiği için okuyamadım, doktordan rica ettim, “Eve götürüp okuyayım, yine size getiririm!” dedim; sağolsun kabul etti. Eve getirip tekrar tekrar okudum, çocuklarıma da okuttum. Genç Beyin’le tanışmış oldum ilk defa. Sayı 88’di. Allah’ım bir fırsat diye karşıma çıkardı. 27. sayfasındaki makalede “20 yılda 16 işe girişti, hepsinde de battı ama yılmadı, 17. işinde sektörün zirvesine oturdu!” diye bir yazı gördüm ve çok etkilendim. O kişi çok mağduriyet görmüş ama bir dostunun yönlendirmesiyle bu işe girmiş. Yani ona bir dostu yön vermiş. Ben ve çocuklarım kendimiz kazandığımız ekmeği yemek istiyoruz. Ne olur bize kulak verip yol gösterin! İnşallah bizi anlayışla karşılarsınız. Böyle cesaret dolu bir dergiyi çıkardığınız için çok teşekkür ederiz. Genç Beyin ailesi ve bütün çalışanlar! Allah sizden razı olsun. Nice hayırlı işlere vesile olduğunuz için sağolun! Not: Dergiyi daha geri vermedim, mektubu size gönderdikten sonra götürüp vereceğim inşallah! Nasipse götürdüğümde bayiden son sayıyı alacağım. Zeynep Güdem/Turgutlu-Manisa


Genç Beyin için NE DEDİLER?

Genç Beyin’i yayınlayan ekibi tanıyorum, hocamla dostluğumuz 22 yıl öncesine dayanıyor, Bâb-ı Âlî’de (Cağaloğlu, Çatalçeşme Sk.) hep karşılaşırdık. Doğrusu ondan böyle bir dergi yayınlamasını beklerdim ama bu kadarını tahmin edemezdim; harikulâde olmuş! Grubumuzun 4 dergisi, benim piyasada 16 kitabım var ama çocuklarım (Nahide, Esma, Ahmet) bizimkilerin yüzüne bile bakmıyor; japon yapıştırıcısıyla yapışmış gibi Genç Beyin okuyorlar. Allah böyle bir câzibeyi hepimize ihsan eylesin. Rumuz: Çok eski dost • 6 yıl önce askerde tanıştım bu dergiyle, evlenip patron oldum çok şükür ama Genç Beyin’den hiç kopmadım. Hayli problemli bir tipim, bunu biliyorum. Eşim bana her ay Genç Beyin’den aldığı motivasyonla tahammül ediyor. Zaten diyor ki: “Yaptığın tek hayırlı iş, her ay Genç Beyin alıp eve getirmek.” Sizi hep takip edecek ve seveceğim! Enes Y. • Neredeyse 10 yıl mı geçti? Aman Allahım! Her şey dün gibi. Eski bir yayıncıyım, hesapladım; bu sürede (103 sayıda) sayenizde 5 bine yakın kitap okumuş sayılabiliriz! Hem de ne kitaplar! Üstelik içinde böylesine “ilginç, orijinal, faydalı” mâlûmatın yer aldığı kitap bulmak da çok zor. Allah hizmetinizi kıyamete kadar dâim ve kaim eylesin, âmin... Yusuf Elibol • 6. sayısıyla tanıdım Genç Beyin’i. Beni tanıştıran delikanlıyla (Ahmet) 8 yıldır evliyim, 2 oğlumuz var (Yusuf, İhsan). Ahmet (büyük çocuk) ara sıra yaramazlıklar yapıyor ama Genç Beyin hatırına affediyorum! Rumuz: Gülşen n Asistanken tanıdım dergiyi, şimdi yardımcı doçentim; Genç Beyin üniversite gibi maşallah! Tebrikler! Yard. Doç. Ali Çetin (Devamı 104’te...)  • Nihat Özyeğin’e: Dişiniz ağrıyorsa göz doktoruna gitmeyeceğiniz gibi; bahsettiğiniz konuda da ehline (erbâbına) sorun. Biz küçük bir araştırma yaptık, sizi bir şekilde aldattılar diye sizin de çaktırmadan başkasını aldatmanız kesinlikle doğru olmaz. Aksi halde Allah korusun büyük şefkat tokatları yersiniz! • Emine Candan’a: Derdinizi anlıyoruz ama o kişiye karşı mail’inizdeki üslûp çok ağır ve çileden çıkartıcı... Biraz sakinleşip yaşananlara ibret ve hikmet nazarıyla bakmanızı tavsiye ederiz. • S. Ö.’ye: Anlattıklarınız doğruysa hakikaten çok problemli bir eşiniz var, fakat yine de asla eleştirici ve suçlayıcı dil kullanmayın! Evlilikte 24 yıl az süre değil, üstelik 5 çocuğunuz var. Haklıyken haksız duruma düşmeyin, sabredin, bol bol dua edin (Bizi de unutmayın!). • Ahmet Y.’ye: O şahsı araştırdık, bir kaç videosunu seyrettik, tehlikeli bulduk. Aman dikkat!


Bir annenin çilesi VE MUTLU SON!

Genç Beyin’e katkı sağlayan herkese gönüller dolusu merhaba! Beyim uluslararası ticarî gemide çalışıyor, 2 ayda bir eve geliyor, sadece 3 gün kalıp tekrar 2 aylığına gidiyor. 14 yıldır böyle. 5 çocuğumla 2 ay boyunca onun yolunu nasıl gözlüyorsam, bana içtenlikle inanın ki, Genç Beyin’in de her sayısını öyle bir özlemle bekliyorum. Her halde bu itirafım sizlere Genç Beyin sevgimi bir nebzecik de olsa anlatmıştır. İlk yıllarda beyimin bizden böyle uzun süreli ayrılışına dayanamıyordum, gözyaşlarım dinmiyordu; Genç Beyin ailemize her ay misafir olmaya başladıktan sonra acım %70-80 azaldı, şükrüm arttı. Size asıl başka bir harika gelişme üzerine yazmaya karar verdim: Beyim gemideki iş yoğunluğu sebebiyle başka şeye fırsat bulamıyordu, çok dua ettim, geçen ay onu farklı birime vermişler ve eskisine göre çok rahatmış, bazen 7-8 saat boş vakti oluyormuş. Kendisine Genç Beyin’i keşfetmesi için çok dil döktüm, 98. sayıyla başladık, bayiden kendi bütçemi kullanarak özel bir dergi daha alıp gemide okuması için ona veriyorum. Allahım! Sen her şeye Kâdir’sin! Beyim acayip derecede Genç Beyin’i sevdi, hatta beni geçti diyebilirim. Kendi kararıyla takım halinde bütün sayıları aldı, her gidişinde 10 sayı götürüyor, gerçi çoğunu arkadaşlarına veriyor, yani takım bozuldu ama olsun, beyimin böyle bir hazineyi keşfetmesi benim için dünyalara bedeldir. Ve mutlu son: Sanırım evlilik, aile, mutluluk üzerine o tutuşturan yazılarınızdan etkilenen beyim bir yolunu buldu; artık haftada bir eve geliyor, 3 gün kalıp gidiyor. Düşünsenize: 2 aydan, yani koskoca 60 günden 7 güne düştü! Bilseniz şu sıralar nasıl mutluyum! Allah her gün evine gelebileceği bir çalışma programı nasip eylesin. Çünkü 5 çocuğum da babalarından mahrum büyüdü, hiç değilse bundan sonra baba etkisinden faydalanmaları onların daha iyi yetişmelerine büyük katkı sağlayacaktır. Bu arada hemen söyleyeyim: Ne kadar problemli olursa olsun, şayet çekirdek aile (ana-baba-çocuklar) beraber yaşıyorsanız, Allah’ın çok büyük bir lütfuna mazhar olmuşsunuz demektir. N’olur bunun şükrünü eda edin. Ailede babanın yeri gerçekten çok ayrı ve daha etkili. Anne olarak bizler her şeye rağmen beyimizin kıymetini bilmeli, bazı sıkıntılarını en geniş sabır ve tahammül gücümüzle karşılamalıyız. Başlangıçta bunu kendimiz için olmasa da çocuklarımız için yapmalıyız. Sonra inanın bize de dönüyor mutluluk ve kazanç. Genç Beyin okumaya başladıktan sonra beyimde farklı güzel değişimler de gördüm. Okumak ve öğrenmek gibisi var mı? İnsan bilmeli ki, uygulayabilsin! Kısacası, Genç Beyin hayatımıza şâhâne pencereler açtı ve bunalmaktan kurtulmamıza vesile oldu. Allah bu ekibi ve Genç Beyin okurlarını bütün umduklarına nâil, korktuklarından da emin eylesin. Âmin... Muazzez Ünal-Kocaeli


Yurt dışında yaşayan veya çocuğu okuyan ailelerin dikkatlerine...

(...) Kılık kıyafetin serbest olması, harçların düşüklüğü, Avrupa kalitesi gibi sebeplerle kızımı Viyana Üniversitesi’ne (Avusturya) kaydetmiştim. Bizim üniversitelerimize bir şekilde devam edemeyen 3500 civarında gencimiz okuyormuş burada. İlk yıl fena değildi; ikinci yılda kızımın çok tehlikeli bir terör örgütünün sempatizanlarıyla beraber dolaştığını, onların grubuna katıldığını haber alınca Viyana’ya gittim. Maalesef zihniyet olarak kızımı kaybettiğimi gördüm, benimle görüşmek bile istemiyordu âdetâ. Aklını çelmiş ve kızımı aldatmışlardı maalesef. Şaşkına döndüm, mide kanaması geçirdim, 1.5 ay hastanede yattım. Kızım hiç ziyaretime gelmedi, polise her şeyi anlatınca geldi ve sabaha kadar konuştuk kendisiyle. Az da olsa bana hak verdi, bir hafta kadar sabahlara dek konuştuk ve çok şükür kızımı ikna edebildim. Bana en son “İşin bu boyutlarını bilmiyordum, özür dilerim baba!” dedi, ikna etmeyi başardım ve bir kaç gün içinde her şeyden vazgeçerek pılımızı pırtımızı toplayıp birlikte cennet vatanımıza dönüş yaptık. 4 aydır odasından çıkmıyor, sadece Genç Beyin okuyor. Ben de hiç karışmadım ki, aklı ve kalbi iyice temizlenip güzelleşsin. 100 küsur sayıyı bir kaç defa bitirmiş baştan sona. “Bu dergiyle keşke daha önce tanışsaydım!” diyor. Allah sizlerden razı olsun. Özellikle yurt dışındaki ailelerimize veya çocukları oralarda okuyan (!) ana-babalara sesleniyorum: Genç Beyin’le tanışın, çocuğunuzu tanıştırın; Rabbimin izniyle korkmayın! (...) Rumuz: Uçurum


İnanılmaz ve akıl almaz bir emek

Çok kıymetli yetkililer! Evvelâ bu muhteşem eseri her ay artan kalitede bizlere sunduğunuz için size müteşekkiriz. Uzun yıllar 3-4 dergiye abone olan biriydim, 27. sayıdan itibaren sizinle tanışınca artık bütün ilgi ve dikkatimi Genç Beyin’e yönelttim. Sağ olun, bizi yanıltmadınız; hatta size verdiğimizin belki binlerce mislini alıyoruz. Bir nebzecik katkımız olsun diye her ay en azından 3 kişiyi dergiyle tanıştırıp bayiye yolluyorum. Üniversitede okutman olan eşim bu sayıyı 20-30’a çıkarabiliyor. Kızım ve oğlum da tanıtıyor. Genç Beyin’de sözle ve yazıyla ifadesi güç bir emek, samimiyet, hâlis niyet, fedakârlık görüyoruz. Bir işletmeci ya da grup böyle yoğun bir dergiyi en fazla 3-5 sayı çıkarıp bırakır, çünkü çilesi çekilmez! Yani inanılmaz ve akıl almaz gayretinizin fark edilmediğini zannetmeyin! Allah nazardan saklasın, bunca yıl verimli olmak ancak farklı ve çok ulvî maksatlarla açıklanabilir. Sizden bir talebimiz var: Seminerlere çok istediğimiz halde gelemiyoruz, arada 1126 km. mesafe var. Hiç değilse 2-3 ayda bir büyük şehirlerde de seminerler düzenlense bizler için büyük katkı olur. Bu konuda elimizden gelen gayreti gösteririz, salonu tıklım tıklım dolduracağımızdan şüpheniz olmasın. Yeğenim orada üniversiteyi kazandı, hiç aksatmadan katılıyormuş seminerlere, etkisini anlata anlata bitiremiyor. Biz de istiyoruz. Bu konuyu değerlendireceğinize inanıyorum. Tekrar selâm ve saygılarımızı sunarız. Allah yâr ve yardımcınız olsun. Tuncay Gündeş-Gaziantep


Her sorumun cevabını buldum!

Merhaba! Arkadaşım Zeynep’in aşırı ısrarıyla, yani istemeye istemeye “Baskın yeteneği bulma yolu” seminerinize katıldım. Biraz geciktiğimiz için ancak merdivenlere yakın kısımda yer bulup dinleyebildik. Salonda her yaştan ve kesimden insan vardı, böyle “çeşitli” kitlelere ulaşabilmek gerçekten önemli. Seminer başlayınca hiç alışkanlığım olmadığı halde not tutma gereği duydum, çünkü her bilgi önemli ve kaydedilmeliydi. Zeynep bunu tahmin ettiği için yanında yedek kalem kâğıt getirmiş, bana verdi ve minnacık yazarak 3 kâğıdı arkalı önlü doldurdum. Kendime hayret etmiştim, üniversite dahil hayatımın hiç bir döneminde böyle isteyip önemseyerek sayfalar dolusu not tutmamıştım. Seminer hakikaten çok etkiliydi, bütün sorularımın cevabını bulduğumu söyleyebilirim. Çıkışta Genç Beyin’in son sayısını aldım ve bu “başarı ve mutluluk sermayesi”yle tanışmakta yaklaşık 10 yıl neden, nasıl geciktiğimi hâlâ sorguluyorum. Fakat zararın neresinden dönülse kârdır, Genç Beyin’in günümüz insanı için gerçek bir gelişim ve değişim fırsatı olduğunu düşünüyorum. Kampanyadan faydalanıp bütün sayıları takım halinde aldım, bir program dahilinde hepsini okuyacağım inşallah! (...) Aydan Girgin-İstanbul


Kızımın gözyaşları ve sevinci

(...) Bizzat yaşadığım hatıra: 16 yaşındaki kızımla Genç Beyin almak için bayiye gittik. Görevli “Son dergiyi az evvel sattık!” deyince 6-7 bayi dolaştık, onlarda da çok daha önce bitmişti. Kızıma “Kalmamış!” deyince ne göreyim? Benim biricik, dünyalar güzeli, hassas kızımın yanaklarından birer damla yaş süzülüyor. Oysa öyle sulu gözlü değildir fazla, ağladığı nadirdir ama Genç Beyin’in kalmaması haberi onu gözyaşına gark etmeye yetmişti. Bir merkez bayide bulup akşamleyin eve getirdiğimde kızımın sevincine diyecek yoktu! (...) Zeynel Camcı


Genç Beyin’i 72 milyon değil, 7 milyar dünya insanı keşfetmeli! (İçten bir mektup)

Genç Beyin yayıncılarına merhaba! Kendi halinde 4 aylık genç bir avukatım. Lise 2’de edebiyat hocamız vesilesiyle tanıdım derginizi. Şayet bir başarı ortaya koymuşsam bunda sizlerin payını teşekkürle belirtmemek vefasızlık olur. Geçen yıl evlendim; nişan, düğün telâşıyla 5-6 ay ara verdim. Sonra internet sitenizden okumadığım sayıların kapaklarına ve içindekilerine baktım, çok çok üzüldüm. Eşime dedim ki: “Bana asıl lâzım olan konular bu sayılara toplanmış!” Zaten arşivimdekilerin büyük kısmı kayıptı, %50 indirim kampanyası da başlamıştı, hemen bütün sayıları edindik. Eşim “Genç Beyin okuyor olman sana ‘Evet!’ dememi %70 kolaylaştırmıştır!” der hep. Yani ailece meftunuz Genç Beyin’e. Şimdi saydıklarımı eşim onaylıyor, ben sıralıyorum: Takıları aldığımız kuyumcuda, 1500 TL’lik dairesini bize 900 TL’ye kiraya veren ev sahibinin bürosunda, laminantçıda, Pendik’teki beyaz eşyacıda, İzmit-Adapazarı yolu üzerindeki mobilyacıda, inanması zor ama gelinlikçi Esra Hanım’da Genç Beyin’e rastladık. “Biz de bu dergiyi okuyoruz!” deyince emin olun tahminlerimizin üzerinde indirimler yaptılar. Gelinlikçi inanamadı, bizi imtihan etmeye kalktı, “En etkili sevgi sözleri hangi sayıda?” diye sordu, hatırlayamadık, “Vay sizi gidiler!” dedikten sonra çekmecesinden çıkarıp gösterdi. Eşim o sayıyı okuduğuna dair yemin edince kadın inandı ve 200 TL daha indirdi. Şu satırları eşimin dilinden yazıyorum: “Okumak çok güzel, önemli ama yeterli değil. Okuduklarımızı hayatımıza geçirmezsek ‘kitap yüklü merkep’in haline benzeriz. Genç Beyin’de bütün bu birikimleri nasıl hayata geçireceğimiz, irademize nasıl hükmedebileceğimiz, örnek ve model teşkil etmede hangi taktik ve yöntemlerden faydalanabileceğimiz daha ayrıntılı, etkili, anlaşılır, hayata geçirilebilir tarzda sık sık işlenmeli. Çünkü çevremiz BİLEN kaynıyor güyâ ama YAPABİLEN sayısı çok az.”  Elbette eşim haklı, lâkin bir hukukçu olarak şunu eklemek isterim: Yapabilmenin yolu da bilmekten geçer. Genç Beyin elinden gelenin en iyisini yıllardır başarıyla yapıp bizi bilgi ve tecrübe cennetine gark ediyor her sayısıyla. Kulağımız veya kolumuzdan tutup “Şunu yap, şunu yapma!” diyemez ya! O biraz da bizim iman kuvvetimize, gayret ve becerimize bağlı. Doktor ilacı yazar ama hastayı gelip evinde adım adım takip etmez, edemez. “Başarılarını nelere borçlular?” yazı dizisi süper üstü süper! Onu okuyup da tutuşmayan adam yaşarken ölmüş demektir. Geçenlerde benim de elime bir kaynak geçti; önemli politikacı, sanatçı, patron ve firmaların dünyaca ünlü avukatlarının ilginç özellikleri, hikâyeleri, başarı sırları... Nasipse eşimle seminere gelip o malzemenin hepsini size takdim edeceğim. Genç Beyin’i sadece 72 milyon Türkiye’nin değil, 7 milyar dünya insanının keşfedip okuyarak başarıyı mutlulukla beraber yakalamasını gönülden diliyoruz. Selâmlar, saygılar... Av. Uğur Şimşek/Ankara


Aile ve evliliğimizi KURTARAN dergi

Merhabalar! Emekli maden mühendisiyim. “İnsan mühendisliği”ni keşfedeli 6-7 yıl oldu. Meğer öncelikle insan mühendisi olmak gerekiyormuş, çok geç anladım ama anladım. Bu dergiyi tanıma hikâyemi özetleyeyim: Bir gün büyük kızım okuldan geldi ve “Babacığım! Şimdi sana bir şey vereceğim, onunla meşgul olmaktan bize kızıp sinirlenmeye vakit bulamayacaksın!” dedi. Tabiî hemen kızıp sinirlendim bu sözlere, fakat birazdan Genç Beyin’in 53. sayısını elime alıp ummana dalar gibi sayfalarına dalmaya başlayınca kızım haklı çıktı. Yaklaşık 4 yıldır evde kimseye bağırıp çağır(a)mıyorum, meğer kızıp sinirlenmek de nimetmiş. İnsanın, özellikle bir erkeğin sinirlenmemesi muazzam seviyede sinir bozucuymuş. Hanım size çok dua ediyor, “Aile ve evliliğimizi kurtardı bu dergi!” diyor. Şaka bir yana, Türkiye’de ve belki dünyada normal bir yayıncının hayal edemeyeceği dolulukta bir dergi yayınlıyorsunuz. Doğrusu ne kadar fedakâr ve işine bağlı da olsa normal bir insan her ay bu kadar malzemeyi toplayıp sunma zahmetine girmez. Girse de bir kaç ay sonra bıkar, bırakır. Sizinki 101 sayı olmuş maşallah! Ya sırtınızı çok makbul dualara dayamışsınız ya da sizler sıra dışı insanlarsınız. Bu derginin ölümsüzleşeceği, -Allah hayırlı ve uzun ömürler versin!- hatta sizlerden sonra değerinin daha da artacağı, elinde Genç Beyin sayılarından biri bulunan kişinin kendisini çok talihli addedeceği hususunda kesin kanaatim var. Bu arada yapıcı bir kaç eleştirimi de aktarmak istiyorum: 1- “Psikolojik sağlığımızı nasıl koruyabiliriz?” sorusuna cevap mahiyetindeki yazılara daha fazla ağırlık verin. 2- Okurun da başarı ve mutluluk tanımlarını yayınlayın (Geçen ay başladınız, çok güzel olmuş!). 3- Abdülkadir Akgündüz Hoca’nın seminerlerini İstanbul dışına da yayın, bizler de faydalanalım. 4- Eğitim işletmeciliğine girin; kreş, kolej, dershane, üniversite açın; çocuklarımızı oralara gönderelim ki, inşallah sizin gibi yetişsinler. 2 oğlumun okuduğu kolej masonlarınmış, zaten ilk günden hissetmiştim ama kesin fark edince düz liseye aldırmak zorunda kaldım. Diyeceklerim çok ama şununla bitirmek istiyorum: Genç Beyin’den çok memnunuz, Allah da sizlerden memnun olsun... Rumuz: Dersimli


Memurluktan patronluğa...

(...) Biri beyime “Sen ancak memurluk yaparsın, senden patron olmaz!” demiş. Buna çok kızmış, alınmış. Tam o sıralarda Genç Beyin geçti elimize. Ben de, beyim de çöl sıcağında su arayan biri gibi hararetle okuduk dergiyi baştan sona. Hemen o hafta beyim “Kendi işini kurma (girişimcilik) sanatı” seminerine katıldı; çok etkilenmişti, hatta frenlenmesi gereken derecede tutuşmuştu. Eve geldi, ilk cümlesi “Şimdiye kadar boşa kürek çekmişiz!” oldu. Bir hafta sonra ben dahil kimseye danışmadan emekliliğine 4 yıl kaldığı halde memuriyetten istifa etti. Hepimiz kızdık ama aradan geçen 5 ayda mahçup olduk! Meğer aramızda son derece cesur ve kararlı bir patron barındırıyormuşuz! Tasarruflu ampul işine girdi, perakendeyi denedi ama toptancılıkta karar kıldı ve kem nazarlardan Allah’a sığınarak sevincimden söylüyorum: 700 bin TL kazandı! 3-4 kere yurt dışına gitti; Çin’i, Kore’yi, Japonya’yı dolaştı. Oralarda kendi markamızla üretim yaptırıyormuş. Öyle hızlı ki, şimdiye kadar nasıl memuriyette kalmış, hayret doğrusu! Beyime, Genç Beyin’e, bütün okurlarınıza duacıyım. Verimli, üretken, çalışkan, marka sahibi, büyük düşünüp kazanan, patron eşi olmak apayrı bir duygu. (...) Nazan Çelikkol/İstanbul   


Genç Beyin’i bir kaç yıl önce tanımış olsaydım EVLİLİĞİM BİTMEZDİ!

Merhaba sevgili Genç Beyin! Ben bu derginin bana uzatılan bir rahmet dalı olduğuna inanıyorum. Seninle öyle bir anda tanıştım ki, tabiri caizse enkaz yığınıydım. 9 yıl süren fırtınalı bir evliliğim 2008’de bitmişti. 2 çocuk annesiyim. Yaşadığım talihsizlikleri anlatmak sayfalar sürer. Eğer Allah korkum, inancım ve ailemin desteği olmasaydı intiharı düşünecek durumdaydım. O günlerde kuzenlerim Reşat ve Nadide bana bu dergiyi uzatıp “Oku! Sana çok iyi gelecek!” dediler. İlk bakışta renksiz sayfaları gözüme sıkıcı geldi, yalan söyleyecek değilim. O kısa hikâyeleri, ibretli yazıları, konu aralarındaki sözleri öyle sevdim ki; ufkum açıldı. Sanki şimdiye kadar gözlerimde perde, kalbimde mühür vardı. Meğer hayatım ne kadar boş geçmiş! Okumayı sadece medyadaki magazin diye algılamışım. Bana okumayı sevdirdin. Çocuklarım İstanbul’da babalarıyla oturuyorlar. Yaz tatilinde yanımdaydılar, onları da Genç Beyin’le tanıştırdım. 10 yaşındaki kızım Esra İstanbul’daki takipçiniz. Şu anda bir mobilya mağazasında çalışıyorum. Doğu Anadolu’nun en büyük İ... bayisi patronum Tamer Karasu tam bir Genç Beyin. 17 kişilik personeliyle şirket kültürünü oturtmuş girişimci bir jeoloji mühendisi. Patron demek doğru mu acaba? Hepimizin abisi. Masasında görünce anladım ki, o da Genç Beyin okuyor. Evlilik üzerine yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Belki birkaç yıl önce seninle tanışsaydım evliliğim bitmezdi ama kadere inancım sonsuz. Iğdır Türkiye’nin en doğusu olduğu için dergi ay ortasında ancak buraya geliyor. Ben Yıldız Kitabevi’ne girer girmez oradaki abi elemanına “Oğlum! Bir Genç Beyin ver!” diye talimat veriyor. Bu da beni mutlu ediyor. Bana küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettin. Sana müteşekkirim. Kendimdeki değişimi görünce yazmaya ve okurlarla paylaşmaya karar verdim. Yayınlarsanız çok mutlu olurum. Benim durumumdaki hanımlara faydam olur belki. İsim, yer açıklayabilirsiniz; sakınca görmüyorum. Yayınlamazsanız da canınız sağ olsun! En azından serhat ilinde sizi severek okuyan bir okurunuzun varlığından haberdar olursunuz. Başarılarınızın devamını diliyorum. Ve bütün Genç Beyin ekibine saygılar sunuyorum. Gülcan Cangel/Iğdır


Genç Beyin için NE DEDİLER?

66 yaşındayım, tam bilinçli olarak 50 yıllık kitap ve dergi okuruyum. İltifat değil, gerçeği söylüyorum: Böyle dergi görmedim! Hayalleri zorlayan bir şey... Genç Beyin’le tanışan gençler çok talihliler! A. İhsan Şentürk • Hani insanın her an aklından çıkmayan bir kaç şey olur ya... İşte o bir kaç şeyden biri de Genç Beyin! (Diğeri inşallah 24 Ekim’de evleneceğim nişanlım Suat!). Beyza Çelebi Genç Beyin’i tebrik ne kelime? İnternetten Nobel Ödülleri Şartnâmesi’ni bulup okudum, o gerekçelerin hepsi en az on kat fazlasıyla Genç Beyin’de var. Gönüllerin Nobel’i her yıl size arkadaşlar! İsa Yılmazer • 14 yıllık öğretim üyesiyim, “notu çok kıt” diye bilinirim ama bu hazine dergiyi her ay yayınlayıp bugüne üstün başarıyla getirenlere “yıldızlı pekiyi” veriyorum! Doç. Dr. Ayla Çağdaş • Hayatta bana ve bir çok kimseye çizgi (istikamet) veren Genç Beyin’in çizgisini çok beğeniyor, belli kitaplar haricinde okumak için başka bir şey aramıyorum; dergim bana fazlasıyla yetiyor. Av. Ebru Dilek • “Dünyada adam olmaz!” dediğim kocamı Genç Beyin adam etti, inanın çok şaşırdım ve dergide okuduğu her şeyi neredeyse ânında ve etkili şekilde hayata geçirebilen yeteneğe sahip bir kocam olduğunu bilmiyordum! Fatma Yaman • “Gerçek başarı, öldükten sonra da yaşayabilmektir” anlamında bir söz okumuştum Genç Beyin’de. Başkaları size dedi mi bilmem ama siz öylesiniz arkadaşlar! Allah hayırlı, sağlıklı ve uzun ömürler versin de daha nice 100 sayılar görelim! Hüsniye Bircan • “Hızır gibi yetişmek” diye bir deyim var, bu dergi bütün mutsuzluk ve başarısızlıklarıma Hızır gibi yetişti! İ. D. • 36 yıllık gazeteci ve Basın Şeref Kartı sahibiyim. Abdülkadir Akgündüz Hoca’mızı 22 yıl önce Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okurken, aynı zamanda da şimdi çok satan bir gazetede ünlü edebiyatçıların ilginç hayatlarını anlatan bir dizi yazı hazırlarken tanıyorum. O zaman 18-19 yaşlarındaydı. İtiraf edeyim: Bunca yıllık meslek hayatımda tek kıskandığım, yani imrendiğim dergi Genç Beyin’dir. İyi bir dergi çıkaracağını hayal ederdim de, böylesi aklımdan geçmezdi! Allah kem gözlerden saklasın! Tebrikler! (Not: Lütfen adımı değil, rumuzumu kullanın!) Rumuz: Göçmen • Reklam ajansımız var, dünyanın ve Türkiye’nin en pahalı dergilerini raflara ve masaların üzerine yayıyoruz işimiz gereği. İnanır mısınız, Genç Beyin kadar alınıp ilgiyle okunan ve hatta “Önce ben bakayım! Hayır, sen bak!” diye kavga çıkan başka dergi yok! Aslı Türkmen • Bu dergiyi ilk sayısından beri satan bir gazete bayiiyim. Müşteriden çok ben yolunu gözlüyorum her ay. Bayiliği bıraktırıp patron yapacak beni bu dergi! N. T. • Askerde tanıştım, gelecek plânlarımın hepsi değişti! Genç Beyin beynimi acayip yıkadı, tertemiz etti! Emre Yaşar • Rekorlar Kitabı’na müracaat ettiniz mi? Kesin girer Genç Beyin! Çünkü böylesine ilginç, reytingi yüksek, kendini her satırıyla okutan ve 10 sayılık malzemenin tek sayıya doldurulduğu başka dergi var mı? E. Ş. • Annem ve babam, eşim ve çocuklarımdan sonra sağlıklı, hayırlı ve uzun ömür sürmeleri için dua ettiğim nâdirattansınız! Genç Beyin’i kıyamete kadar daim eyle Allahım! Menekşe Güntekin Sezer • 101. sayıda tanıdım. Hayretler içindeyim inanın! Berrin Tüzmen (Psikolog)


ŞİFÂ DEPOSU Genç Beyin eczanelerde de satılmalı! (Emekli başkomiserden duygulu bir mektup)

Ey böylesine seçkin ve harikalar harikası bir derginin her ay yayınlanmasında iğneden ipliğe emeği geçen arkadaşlar! Ey bilginin kahramanları! Ey hizmetleri sonsuza kadar yaşayacak fedakârlar! Hepinize şimdiye kadar yazılmış ve söylenmiş, kıyamete kadar da yazılacak ve söylenecek bütün harfler sayısınca tebrikler, teşekkürler! 72 yaşındayım. 4 oğlum, 3 kızım ve 21 torunum var; Genç Beyin’i ilk sayısından beri okuyup istifade ediyoruz. Geçen sene rahmetli olan eşim, 49 yıllık hayat arkadaşım Gülpembe Hanımefendi de sizlere hep dua ederdi. Hastalığı 17 yıl sürdü. Aslında 17 yıl önce vefatı bekleniyordu ama Rabbimin lütfuyla geçen yılın 20 Nisan sabahına kadar yaşadı. Sizi temin ederek söylüyorum: Çocuk ve torunlar dergideki hikâyeleri kendisine okurlardı, gözyaşları içinde dinlerdi, hamdolsun şuuru hep yerindeydi. “Hiç bir ilaç bana bu dergideki yazılar kadar şifâ olmuyor!” derdi. Kanser bütün vücudunu sarmıştı, doktorlar yaşıyor olduğuna inanamıyorlardı. Çünkü Gülpembe Hanım çok dua eden biriydi; kadınlar genelde fazla konuşma ve dedikodu, gıybet yapmalarıyla bilinirler. Bütün samimiyet ve sadakatimle söylüyorum: 49 yıllık beraberliğimizde onu hiç gıybet edip dedikodu yaparken görmedim! Bu çok önemli bir itiraftır, şahitliktir. Genç Beyin’e bir “şifâ deposu” olarak bakıyorum, belki güleceksiniz ama derhal harekete geçilip Sağlık Bakanlığı’yla temas kurularak eczanelerde de satılmalı ve reçetelere girmeli. Hepinizin gözlerinizden öpüyor, daha nice sayılara üstün başarı ve sonsuz mutluluklarla ulaşmanız için can u gönülden dualar ediyor, sizlerden de dua bekliyorum. Gelecek çok daha hayırlı ve güzel olacak inşallah! Selçuk Daşdan (Emekli başkomiser)-Tire/İzmir


ÇÖPTE AÇAN GÜL misaliydi tanışmamız...

Saygıdeğer Genç Beyin Ekibi! Her sayınızda Genç Beyin’le tanışma hikâyelerini ilgiyle ve severek okuyorum. Ben de sizinle tanışma hikâyemi anlatmak istedim: 2007’de İstanbul-Göztepe’de bir binada güvenlik görevlisiydim. Okunup atılan gazete ve dergileri kapıcı toplayıp satmak için otoparktaki bölmede biriktiriyor, sonra onları kiloyla hurdacılara satıyordu. Biz de gece nöbet tutarken can sıkıntısından onları alıp göz gezdiriyorduk. Ben ayrıca tekstil işine hevesli olduğum için genelde moda dergilerini ve tekstille ilgili dökümanları ayırıp kendime elbise modelleriyle ilgili arşiv yapmaya çalışıyordum. İleride belli başlı modellerden fason yaptırıp pazarlarda satacaktım, böyle bir hedefim vardı. Kendime küçük de olsa iş kuracaktım. Bir ara Genç Beyin diye bir dergi gözüme ilişti; biraz karıştırdım, beğendim, ayırdım, kitaplığıma koydum. Kardeşim kitapları karıştırırken dergi hoşuna gitmiş, ödünç istedi, verdim. Dergi elime geçeli 3 yıla yakın olmuştu ama ben hâlâ okumamıştım. Derken güvenlik işini bıraktım. Çamaşır, çorap, penye, çocuk giyim işine başladım. Kendi çapımızda işlerimiz iyi gidiyordu. Bir arkadaşa güvenip tekstilin yanında bilmediğimiz bir sektöre girdik, yatırım yaptık. Ne olduğunu anlamadan öyle zarar ettik ki, Allah’a şükürler olsun elde avuçta bir şey kalmadığı gibi 20 bin lira kadar da borçla ticarete son noktayı koyduk. Ve güvenlik işine geri döndüm. Keşke Genç Beyin’i erken fark edip okusaydık. Sonradan anladık ki, yaptığımız hataların uyarıları dergide yazıyormuş. 2 sene önce okumuş olsaydım belki o hataları yapmazdım, kader işte. Neyse, biz yine tanışma faslına dönelim. Kitaplığımı kurcalarken Genç Beyin elime geldi. Galiba okuma (tanışma) zamanı gelmişti. Okumaya başladım. Çok güzeldi. “Neden bu kadar geç kaldım?” diye kızdım kendime. Sonra ilk olarak Şubat 2010 sayısını aldım. Sonra da almaya devam ettim, edeceğim inşallah! Gerçekten çok güzel bilgiler var Genç Beyin’de. Gerek hayatî anlamda; gerek aile, iş, çevremizle ilgili bir çok konuda değerli ve güzel bilgiler ediniyoruz. Çeşitli insanların hayat hikâye ve tecrübelerinden faydalanıyoruz. Genç Beyin kütüphanemde bilinçsizce uzun süre durdu; önemsemedim, alıp okumadım. Ama hamdolsun keşfettim, okudum ve anladım ki; Genç Beyin’in yeri çöp değil. Genç Beyin’in her sayısı akıllı ve düşünen insanlar için hazine değerinde. Hem de büyük bir hazine değerinde. Bir sayıyı 3 yıldır elimi sürmeden kitaplıkta tutan ben, şimdi aldığım yeni sayısını elimden düşürmeden bir kaç günde okuyup bitiriyor ve yeni sayısını dört gözle bekliyorum. Çöpte açan gül misaliydi tanışmamız. Hani derler ya, altını çöpe atsan da değerini kaybetmez. Bu dergi altın değil; elinizde ustalıkla işlenmiş elmas, pırlanta değerinde. Genç Beyin’i ister çöpe atsınlar, ister toprağa gömsünler, ister yaksınlar; ne yaparlarsa yapsınlar... Bu samimî, üstün gayretle hazırlanmış bilgilerin insanlara ulaşmasını hiç bir güç engelleyemez. Emin olun dergilerinizden biri bile boşa gitmiyor. İşte örneği ben! Değer bilmeyenler tarafından çöpe atılan bir dergi bile dönüp dolaşarak yeni okur kazandırıyor size. Elinize, yüreğinize, beyninize sağlık. Bu dergiyi çıkarmayı akıl edenden tutun; derginin paspaslarını silkeleyen temizlikçisine, çaycısına kadar hepinizden Allah razı olur inşallah! Siz çalışın, insanları aydınlatmaya devam edin, Allah (cc) emeklerinizi boşa çıkarmayacaktır. Dergiyi her ay benden alıp fıkralarını okurlar, ben de içlerinden güzel bir hayat hikâyesi okurum onlara; sevinirler, bu mutluluk anlatılamaz! Kişisel gelişimin ne demek olduğunu bu sene öğrendim, 33 yaşında. Şimdiye kadar hayatı acemice yaşamışım. Geçmiş hayatımdaki, işimdeki başarısızlıklarımın büyük sebebi bunlarmış, cehaletmiş. Yeni anladım. Artık kendimi ve 10 yaşındaki oğlumu kişisel alanda eğitip geliştirmeye adadım. Sayenizde hayata bakışım değişti. Yarım kalmış eğitimimi tamamlamaya karar verdim. Dergideki bir hayat hikâyesinden etkilenerek aldım bu kararı, şimdi liseyi dışarıdan okuyorum, hedefimde üniversite var. Ya hayatı yaşayarak öğreneceğiz ya da birilerinin tecrübelerinden faydalanacağız. İşte Genç Beyin de böyle yol gösteriyor, tutuşturuyor bizi. Bizler o şahısları tanımıyoruz ama hayatlarından, tecrübelerinden faydalanıyoruz; okuyor, öğreniyor, not ediyoruz. Gerektiğinde, yerinde ve zamanında da uygulamaya çalışıyoruz. Bize yaptığınız en büyük yardım biri işte bu. Tabiî herkesin hayat tarzı, bakışı, düşüncesi farklı. Herkes bu bilgi pınarından çeşitli şekilde faydalanacaktır. Yayın hayatınızda başarılar dilerim. Allah emeklerinizi boşa çıkarmasın. Erdoğan Çalışkan-Pendik/İstanbul


Genç Beyin okuyorum, çünkü...

(...) • Kendisini cezbettiriyor, yani mıknatıs gücü yüksek olduğu için bizi kendisine çekiyor. • Malzemesi bol ve ilginç, bilgi birikimini cömertçe sunuyor. • Şimdiye kadar yaptığım ödemeler arasında değil kuruşu kuruşuna, verdiğimi kesinlikle çok daha fazlasıyla aldığım tek alışveriş özelliğini taşıyor. • Genel bilgiler sunmuyor, dertlerimize çare olan konular yayınlıyor. • Sadece ekonomik hayata değil, ruha da pencereler açıyor. • İnsanı kımıldatıyor, hatta yerinden fırlatıyor; tembellik etmeye fırsat bırakmıyor. • Evdeki 8 nüfus da aynı dikkatle ve merakla okuyor, hepimiz kendimize uygun dersleri alıyoruz. • Onlarca uzman ve azmana bir yığın ödeme yapıp danışmaya ihtiyaç bırakmıyor, bize her konuda çok başarılı bir danışmanlık yapıyor. • İnsanı işinin ustası olmaya yöneltiyor, köşe taşı haline getiriyor. • Yüksek bilinç oluşturarak bizi bize tanıtıyor, yanlış ve zaaflarımızı görüp daha tedbirli yaşamamızı sağlıyor. • İflâs, boşanma, batma, bitme sonrası toparlanmaya uğraşmak yerine hataya gidebilecek yolları kapatıyor. (..) Ayşe Çelenk


Genç Beyin okuyan ailelerde NELER OLUYOR? (Emekli bir Genç Beyin’den mektup)

Genç Beyin’i her ay aynı dolulukta ve kalitede hazırlayarak bize sunan fedakârların hepsine selâm, saygı ve şükranlarımı sunarım; yaşım 67 olduğu için müsadelerinizle sevgilerimi de iletmek istiyorum. Üst düzey bir devlet hizmetinden emekliyim, zihinlerde peşin fikir teşekkülüne mânî olmak için kendimi böyle tanıtmayı münasip gördüm. En büyük oğlumun tanıştırmasıyla Genç Beyin’i 24. sayısından itibaren çok sıkı şekilde takip ediyoruz. 3 oğlum, 4 kızım, 16 torunum o gün bugündür “dergimizi” (Bunu bilinçli yazıyorum!) takip ediyoruz. Birazdan bazı önemli ayrıntılara gireceğim ama peşinen söyleyeyim ki: Genç Beyin dünyamıza, evimize, çantamıza, aklımıza, kalbimize girdikten sonra benim ve çocuklarımın işi kolaylaştı. Bunu çok açık farkettik. Çünkü büyükler olarak bizlerin yıllarca uğraşıp veremediğimiz birçok şeyi bu nâdîde dergi en güzel ve tesirli metotlarla çocuklarımızın ruhlarına, beyinlerine işledi. Geçen akşam bir TV kanalında hükümetin en etkili isimlerinden Bülent Arınç Bey’i dikkatle dinledim. Ekonomi, yol, teknoloji, konut, medya, dış politika gibi birçok alandaki başarılarını büyük bir özgüvenle aktardı ama birşeyi itiraf etti ki; kanaatimce asıl başarı o konularda olmalıydı. Dedi: “Toplumun temeli olan aileyi her türlü iç ve dış tehlikeden korumakla gençlerimiz konusunda daha verimli olabilirdik, bu alanda yaşanan tahribatı önlemede eksiklerimiz vardır.” Bence bu çok önemli bir itiraftır, çünkü ne çekiyorsak asıl bu iki husustaki aksaklıklardan çekiyoruz. Keşke bu iki (aile ve gençlerimiz) hususunda da aynı özgüvenle “Başardık!” diyebilseydi! Medyayaya, özellikle TV’lere bakın: Aileyi, gençlerin ahlâkî gelişimini baltalamakla ilgili yarış içindeler. En çok izlenen program yapmak neredeyse aileyi ve gençleri en çok tahrip eden program yapmakla eşdeğer. Hatta ben diyorum ki: Ekonomik meseleler de bundan kaynaklanıyor. Siz çocuğunuza her türlü israftan kaçınmak, işini nimet bilmek, çalışmanın önemi ve tembelliğin zararları gibi birçok hassas konuyu iyice anlatıp ruhuna işlemezseniz; o çocuk büyüyüp iş hayatına geçtiğinde istikrarsızlık yaşar, masabaşı ve rahat işlerin peşine düşer, işsiz ve umutsuz kalır. Hükümete tavsiyem: Aileleri ve gençleri mutlaka Genç Beyin’le tanıştırın, çünkü bu derginin girdiği ailelerde ve genç dimağlarda “başarıyı iç ve dış mutlulukla beraber yakalamak” hedefi vardır. Genç Beyin ailemize girdikten hemen sonra ailemizin en geniş sınırlarında şu derin etki ve izleri bıraktı: 1- Ana-babalar olarak işlerimiz kolaylaştı, çünkü bütün gerekli operasyonları Genç Beyin gayet titizlikle ve başarıyla gerçekleştirdi. 2- Doktora, psikoloğa, psikiyatra, uzmana, azmana vereceğimiz paraları (Ben hesapladım: Yaklaşık 80 bin TL!) ailemizin başka ihtiyaçları için kullandık. 3- Çocuklarımız, özellikle torunlarımız sadece maddî değil, manevî uyanıklığa da kavuştular; çift kanatlı kuş oldular. 4- Okul, çevre, arkadaş gibi ortamların %100 zararlarından bilinçli uzak kalmayı başardılar (Sadece aramızda Genç Beyin’i en az okuyan son torunum yanlış arkadaş kurbanı oldu, enerji içeceğine ve depresan haplara alışarak bazı psikolojik ve fizyolojik problemler yaşadı, hamdolsun şimdi o da kendini toparlamaya çalışıyor!). 5- Memur zihniyetli olmama rağmen aşağı yukarı bütün çocuklarım kendi işlerini kurup kendilerini gerçekleştirmeyi (girişimcilik) başardılar, halen bütün aile fertleri olarak çocuklarım toplamda 186 kişinin rızkına vesile oluyorlar. Netice itibariyle Genç Beyin’in sadece ülkemiz insanına, ailesine, gençliğine değil; bütün dünya insanına tesir gücü çok yüksek faydalar sağlayacağına yürekten inanıyorum. Bu derginin her bilinçli anne, baba, eğitimci, girişimci vs. tarafından titizlikle takip edilmesini; okunup okutulmasını özellikle toplumun temeli olan aile, varlık sebebimiz olan gençlik açısından fevkalâde lüzumlu görüyorum. (...) Rumuz: Emekli bir Genç Beyin


Genç Beyin 11 yıl önce karşıma çıksaydı BOŞANMAZDIK!

(...) Kendi halinde dul bir ev hanımıyım, 4 çocuğum var, boşanalı 11 yıl oldu. Düşünüyorum da: Bu dergi 11 yıl önce karşıma çıksaydı, belki boşanmayabilirdik. Yani aslında beyimle problemim pek yoktu, akrabaları bizi boşanmaya âdetâ mecbur hale getirdiler. Maddî ve manevî gelişime çok ihtiyaç var, insanlar aşırı cahillikleri yüzünden olmadık yanlışlar yapabiliyorlar. Genç Beyin herkese okutulmalı; böyle bir eğitim ve öğretim kaynağını okuyan, evet, sadece “okuyan” kişi bile kendine hakim olur ve bazı yanlışlara yönelmez. Bir de okuduğunu uygularsa, çok azını dahi uygulasa inanın dünyada cenneti yaşayabilir. Genç Beyin’i her bakımdan zarurî ve çok etkili buluyorum. (...) Rumuz: Hayran


Üniversite adaylarına HUKUK tavsiye ederim!

Nazilli’den merhaba! Genç Beyin’i 3 sayı önce tanıdım, fıkır fıkır biriyken içe kapanık hale geldim. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum; aslında kendimi aşırı derecede çok dağıtmışım, Genç Beyin okumaya başladıktan sonra toparladım. Bir nevi kendime geldim, kendimi buldum. Annem ve babam, birlikte yaşadığımız babaannem bendeki sükûneti farkedip sebebini sordular; onlara dergiyi gösterdim. Müthiş birşey oldu. Fıkır fıkırlığımı genetik olarak kendisinden aldığımı sandığım annem de toparlanmaya başladı; daha ciddî, olgun, az konuşan biri haline geldi. Henüz 3 sayının etkisi bu, bütün sayıları takip edenlerde kimbilir ne değişimler olmuştur! Ben 1.5 yıllık avukatım, işimi seviyorum ama sevmiyorum; çünkü hakkaniyeti korumak çok zor ve belki imkânsız. Şüpheli ve haram şeylerden de çok sakınan biriyim, babam bize böyle öğretti ve hakkaniyet ölçülerini milimetrik gözeten karakterde yetiştik. Fakat hukuk alanından kopmayacağım, son yıllarda “tuzun kokması” tarzında ortaya çıkan hukuksuzlukları görüyorsunuz. Asıl bundan sonra gerçek hukukçu idealistlere çok ihtiyaç olacağı kanaatindeyim. Genç Beyin zihnimde yepyeni pencereler açtı, onlardan birinden geçen ay giriş yaptım ve hayırlısıyla merdivenin basamaklarını adım adım çıkarak hedefim olan noktaya ulaşacağım. Allah “Ol!” demişse beni kimse tutamaz; çok inatçı biriyimdir, belirlediğim zirveye ulaşana kadar kapıyı çalmayı bırakmam ve inşallah sonuç da alırım. Bunda da böyle olacak. Gençlere hukuk fakültesini tavsiye ederim, gelecekte bu sektör çok daha parlak hale gelecek ve iyi yetişmiş hukukçu bulmakta zorlanılacak. Bana zihnî, kalbî ve ruhî toparlanma gücü veren Genç Beyin’e sonsuz teşekkürler! Günün birinde yargıtay başsavcısı, anayasa mahkemesi başkanı da olsam Genç Beyin’i okuyup okutmaya devam edeceğim. Bundan yana zerre kadar endişeniz olmasın! Sizleri içtenlikle kucaklıyorum. Saygılarımla... Rumuz: Taze avukat


TV kumandası yerine Genç Beyin!

(...) Genç Beyin’i evimize ilk getiren kayınpederimdir, sırf bu yüzden düğün öncesi ve sonrasında bize yaşattığı sıkıntılar sebebiyle kendisini affettim. Çünkü bizi öyle bir kılavuzla tanıştırdı ki, evliliğimizin başından bugüne kadar (8 yıl) tek terapistimiz oldu Genç Beyin. Çevremde çeşitli problemler yaşayan yüzlerce kişiye tavsiye ettim, hepsi de şimdi bana dua ediyorlar. Bunlardan biri (karşı komşum Safiye Abla) “Hayatta bir hac arkadaşım Emine Hanım’ı, bir de seni hiç unutmam!” diyor, çok mutlu oluyorum. Dergide aradığımız herşeyi fazlasıyla buluyoruz, ayrıca her yazısını okuyoruz. Beyim bağlı olduğu grubun dergisine de abone, fakat o dergide en fazla 2-3 yazıyı okuyabildiğini ama Genç Beyin’in hepsini baştan sona okuduğunu söylüyor. Eskiden oturur oturmaz körün değnek araması gibi TV kumandasını arıyordu, şimdiyse “Nerde?” diye soruyor, “Ne?” diyoruz, “Genç Beyin!” diyor. Ve artık “Ne?” diye sorunca derhal eline kumandayı değil, Genç Beyin’i veriyoruz. (...) Şûle Aydın/Afyon

2 bakımdan “müstesnâ”sınız!

Genç Beyin Ekibi’ne selâmlar, hürmetler... 97. sayıyı otogardaki bayiden aldım, İstanbul’dan Van’a kadar tek yazı atlamayarak okudum. Kendimden utanıyorum, çünkü büyük idealleri olan bir eğitimciyim ama Genç Beyin’i bunca yıldır keşfedememişim! Birkaç defa Genç Beyin ismi kulağıma çalınmıştı, önemsememiştim; meğer ne büyük ve affedilmez bir hata etmişim! Genç Beyin’i 2 bakımdan “müstesna” buldum: 1- Normal bir insanı ilgilendirmeyen, kendisini okutmak için çekmeyen tek yazı yok! Halbuki bir dergiyi alırsınız, içinde okumadığınız birçok yazı bulunur. 2- Eğitimci olmama rağmen şimdiye kadar hiç duymadığım çok orijinal hikâyeler, olaylar, sözler var; bütün bunları her ay nasıl ve nereden bulduğunuz da başka bir istisnaî durum, yani “müstesna.” (...) İsmail Kuralkan


Genç Beyin’i OKUMA SANATI 5 hayatî kuralı uygula!

Genç Beyin’in bütün genç ve dinç beyinlerine kalbimizin derûnundan merhaba! Memuriyetten emekli olalı 4.5 yıl; bu fakülte çapında dergiyle tanışalı 3 yıl, 8 ay oldu. Geçim bakımından ortadireğin az üstünde bir aileyiz. Allah’a hadsiz hamd ü senalar olsun ki, israfa girmediğimiz ve kanaatkâr olduğumuz için bolluk ve bereket içinde huzurla geçinip gidiyoruz. Geç evlendim, torunlarımın olması gereken yaşta 4 çocuğum var. Kızımın dershanesi için ayda 300, oğlumun okul kursu için 175, diğer oğluma fen dersleri çalıştıran özel öğretmen için 150 TL ödüyorum. En küçüğü henüz 5 yaşında, yarım gün anaokuluna gidiyor ama tanıdık olduğu için ücret ödemiyoruz. Bu arada 3 yıldan beri de her ay gazete bayiinden Genç Beyin alıyor, evde “okuma sırası için kura çekerek” okuyor, dergideki ifadeyle aklımızı ve kalbimizi şarj ediyoruz. Geçen gün bir değerlendirme yaptık; ailece bizi en çok eğitip geliştiren, kötü alışkanlık ve yanlış uygulamalarımızı değiştiren, ruhumuzu doyuran, bütün zerrelerimizle tutuşturan, üstelik bunu büyük bir iştiyakla ve eğlendirerek yapan itici gücün, kaynağın Genç Beyin olduğunu tesbit ettik. Yani o kadar farklı yerlere yaptığımız ödemeler elbette çocuklarımızın, ailemizin eğitim ve gelişimine katkı sağlıyordur mutlaka; fakat Genç Beyin’den aldığımız harika sonuçların yeri bambaşka. Meselâ ben eskiden okumayı severdim, sonra çok gevşettim; hanım zaten hiç okumazdı, çocuklarsa teknolojinin daha cazip imkânlarına yönelip okumayı âdetâ yalnız ders çalışmak için yaparlardı. Genç Beyin’le istisnasız bütün aile fertleri okuma tiryakisi olduk, böyle güzel bir alışkanlık edindik ve artık Genç Beyin’i TV’ye bile tercih eder hale geldik. Her akşam açardık o “aptal kutusu”nu, karşısında saatlerimizi hebâ ederdik; şimdi herkesi evin değişik köşelerinde Genç Beyin’in herhangi bir sayısına gömülmüş vaziyette görünce öyle mutlu oluyorum ki! 4 defa bütün sayıları takım halinde aldık; çünkü gelen gidenimiz çok ve koca takım bir anda buharlaşıveriyor. En son aldığımız takımı kütüphaneye değil, gizli bir yere koyduk; sadece ev ahalisi yerini biliyor ve okuyor. Genç Beyin’in ailemize bir katkısı da herkesin gün içinde birbirine ve başkalarına aktaracağı birikime kavuşması. Yani boş şeyler konuşmak ya da öyle duvar gibi sessiz kalmak yerine anlatacağımız faydalı ve güzel şeyler oluyor zihnimizde. Hele hanım etkilendiği hikâyeleri sırf telefonda bile hergün belki 10 kişiye anlatıyor. “Her yöne sınırsız” konuşma imkânlarını son saniyesine kadar değerlendiriyor, Afyon’daki baldıza neredeyse derginin tamamını okuyordu. Geçenlerde kendisine dedim: “Herkes  senin gibi bu işi telefonla halletmeye kalksa olmaz; söyle baldıza, gidip bayiden bir adet Genç Beyin alsın!” Demiş, şimdi baldız bizimkine okuyor artık telefonda. Eskiden bu tür uzun konuşmalar beni çileden çıkarırdı, fakat hayırlı şeylerin paylaşıldığını görünce sesimi çıkarmıyorum. Kızımın konuşmasında problem vardı, her hecede takılıp duraklıyordu; bu hâl psikolojisini bozmuştu, defalarca doktora gittik, uzmanlara başvurduk, “Psikolojiktir, geçer!” dediler, olmadı. Hanım da şahittir, Genç Beyin’de okuduğu güldüren ve düşündüren hikâyeleri gelip bize aktara aktara problemi tamamen düzeldi. Artık hepimizden güzel ve düzgün konuşuyor. Haddim değil ama “Genç Beyin’i okuma sanatı” diye de bir yazı yayınlamalısınız; çünkü bu dergi çok yoğun ve hayatî önemde yazılarla dolu. Bendeniz bir deneme yaptım, 5 kural belirledim: 1- Önce baştan sona bir defa okuyun. 2- Ardından size çare, derman, ilaç olacak en hassas bölümleri “hazmetme metodu”yla okuyun (Bu tabir dergimize aittir!). 3- Özün özü bilgileri not defteri ve daha önemlisi zihninize kaydedip gün içinde asgarî 3 kişiye anlatın. 4- Sizi tutuşturup harekete geçiren etkili bölümleri, özellikle hikâyeleri sesli olarak evdekilere veya arkadaşlarınıza okuyun; âdetâ küçük seminerler verin. 5- Öğrendikleriniz istikametinde kararlar alarak onları hayata geçirmek için adım atın. Bilmem beğendiniz mi? Ama Genç Beyin bu 5 kurala uyarak okunursa gerçek bir okuma olur, umulanın fazlasına ulaşılır kanaatindeyim. Son not ve istirham: Ağustos’taki bir seminere ailece katılma plânı yaptık, Manisa’dan geleceğiz. “Baskın yeteneği bulma yolu” adlı semineri tekrarlayabilirseniz seviniriz. Ahmet-Handan-Müzeyyen-Suat-Fuad Yüksel/Manisa


Hayal bile edemediğim DEĞİŞİMLER YAŞADIM!

Denizli’den selâmlar, saygılar, sevgiler... Ben Hülya Yaman. 3 yıllık Türkçe öğretmeniyim. Altından çok daha kıymetli Genç Beyin’in kıymetini bilen sarraflardanım. Liseden beri çeşitli görüş ve meşreplerin 10’dan fazla dergisini takip ettim, hatta birine üniversite yıllarımda 300’ün üzerinde abone de buldum. Fakat böyle birşey görmedim, hakikaten Genç Beyin her açıdan bambaşka ve dopdolu. “Artık hayatımda değişecek birşey kalmadı!” diye aklımdan geçirdiğim dönemde tanıdım Genç Beyin’i ve hayal bile edemediğim değişimler yaşadım. Kariyerim, evliliğim, eşimle umreye gitmemiz, yine eşimle kreş açmamız, maddî ve manevî hayatımızı düzene sokmamız, tembellik illetinden kurtulup hayatın her ânının kıymetini bilmemiz; kısaca başarıyı mutlulukla beraber yakalamamız hep Genç Beyin sayesinde, onun emsalsiz danışmanlığıyla gerçekleşti. Kreşe iyice kendimi verdiğim için öğretmenliği bırakmak istediğimi mail’le sormuştum, ikisini birlikte götürmemin ikisinde de %50’den fazla başarı sağlayamamama sebep olacağı söylenmişti. Geçen dönem inat ettim, olmadı, dediğiniz çıktı; ne okulda ne de kreşte yüksek verimlilik sergileyemedim. Ve kreşi tercih kararı aldık. Sonuçta o da eğitim, hiç değilse kendi işimiz olduğu için bütün gücümle sarılıp daha yüksek başarılara ulaşabilirim inşallah! Aslında yazacağım çok şey var, fakat bir konuyu da belirtip bitirmek istiyorum: “Terbiye sanatı”na daha çok yer vermenizi bekliyorum. Çünkü ebeveynler çocuk sahibi oluyor ama terbiye sanatını bilmiyorlar. Düşünün: 3 yaşındaki kızına kendisininkinden daha abartılı makyaj yapıp çeşitli programlara gönderen anneler var! Fotokopi odasından malzeme (kâğıt vs.) çalan oğlu için “Çocuğumu bırakın; siz asıl banka hortumlayanlara, devleti soyanlara bakın!” diyen baba var. Sen oğlunun bugünkü hırsızlığına kayıtsız kalırsan; yarın o çocuk büyüyüp devleti de soyar, bankayı da hortumlar! Yani birçok ana-baba terbiye sanatını bilmiyor maalesef. (...) Nimet Şendir


Yeniden doğdum, işte sebepleri!

Merhaba! Ben beyimle her ay mutlaka seminerlerinize gelen bir ev hanımıyım. Patronu beyimi, o da beni tanıştırdı Genç Beyin’le ve sizlerle. Diyebilirim ki, “yeniden doğdum!” Bu iddialı sözü kullanmamın 5 sebebi var: 1- Kendime, beyime, aileme, hayata bakış açılarım değişti. 2- “Kendi kendini tedavi” denen olayı yaşadım, yani bir seminerdeki ifadeyle “kendimin operatör doktoru (cerrahı)” oldum. 3- Olaylara kötü (olumsuz) değil, birşekilde iyi (olumlu) bakmayı öğrendim. 4- İletişim becerilerim gelişti, daha bilinçli konuşuyor ve davranıyorum. 5- Beden dilimin zehir damlattığını farkettim, şimdi tamamen bal damlatmasa da en azından “reçel” kıvamında. İşte bu 5 madde sebebiyle “yeniden doğdum.” Sizi çok seviyor, başarılarınızın artarak devamını diliyor, bunun için özel dua ediyorum. Siz de beni dualarınızda unutmayın ne olur! Allah’a emanet. Firdevs Kurtulmuş


Sıkın dişinizi, yola devam edin!

(...) Almanya’da doğdum. Eğitimlerimi Amerika ve Kanada’da tamamladım. Staj, master ve doktora için 7 yıl Londra’da kaldım. 2 yıldan beri İstanbul’da bir Fransız markasının bölge müdürüyüm. Genç Beyin mail’ime gelen bir tanıtımla dünyama girdi ve birkaç sayı sonra kendimi o dünyanın merkezinde buldum. Şu bakımdan sevdim dergiyi: Hazırlayan ekip veya sistem bütün bilimsel, sosyolojik, psikolojik, pedagojik özellikleri topyekün yansıtmayı başarmış. Meselâ “Bir dergi nasıl olmalı?” sorusu için beyin fırtınaları yapılsa, herhalde sonuç şöyle olur: “Genç Beyin gibi olmalı!” İçinde yok yok! Normal bir insana lâzım olan herşeyi en ilginç ve eğlenceli tarzda sunuyorsunuz her ay. Sıkıntınızı anlıyorum ama sıkın dişinizi, yola devam edin; çünkü şimdi ve gelecekte bu verimliliğinizin bereketini mutlaka göreceksiniz. Bu dergi başka dillere çevrilse eminim iyi satar ve hatta Türk insanından daha fazla ilgi, takdir görür ve “tutuşturur.” Çünkü batı insanı mânen daha aç ve Genç Beyin’de öyle etkili mesajlar, örnekler, hikâyeler, tesbitler var ki; iyi tercüme yapılabilirse inanılmaz büyük kitleleri değiştirip dönüştürebilir. Benim asıl alanım ekobiyoloji. Son yıllarda ekosistemin korunması üzerine çok yazılıp çizildi, fakat kimse bunu sağlayacak olan “insan”ın kişilik ve karakter gelişiminden bahsetmiyor! Aksi halde dünyamızı koruyamayız. Bakın Amerika’da yaşanan petrol sızıntısının sorumlusu olan koskoca marka sanki hiçbirşeyi görmüyor, duymuyor. Neden? Çünkü o markayı yönetenlerin dolar kadar, belki daha fazla kişisel gelişime ihtiyaçları var. Aksi halde size para kaybettiren hiçbirşeyi, bu bir çevre felâketi de olsa kâle almazsınız! Göstermelik ilgilenirsiniz, o kadar... Ve nihayet dolarlarınızı da kaybedersiniz, geleceğinizi de. (...) Murat Faruk İşcan/İstanbul


“Motivasyon’un “i”sindeki nokta

(...) Yıllardır türlü tartışmaların yaşandığı, insanda “motivasyon”un “i”sindeki nokta kadar bile motivasyon bırakmayan aile şirketimizden radikal bir kararla ayrıldım. Bunun tek sebebi Genç Beyin ve katıldığım “Etkili satış teknikleri” semineridir. 1.5 yıl geçti, tamamen kendime ait işimde küresel “krize rağmen” çok mutlu ve başarılı şekilde çalışıyorum. Bu sürede yine “krize rağmen” aile şirketindeki satışın 4-5 mislini gerçekleştirdim. Üstelik içim rahat, kafam rahat, tartışmalardan kurtuldum, Allah’tan ve vicdanımdan başkasına hesap vermiyorum. En küçük kardeşim de ayrılıp yanıma gelmek istiyor ama onu da kendi işini kurmaya yönlendiriyorum. Dile kolay, tam 16 yıl cehennem gibi bir ortamda yaşamışım. Ben iş yoğunluğunu severim, işten korkmam! Fakat kasdettiğim iş değil ki; türlü türlü gereksiz kaprisler, sû-i zanlar, dedikodular, atışma ve tartışmalar, daha neler neler... Bu durumda olanlara kesin tavsiyem: Önce Genç Beyin seminerlerine katılın; özellikle satış, hitabet, kendi işini kurma eğitimlerini alın. Sonra da önünüze tertemiz ve bembeyaz bir sayfa açarak geleceğinizi tesis edin, kendinizi gerçekleştirin. Aile şirketinde huzur ve bereket içinde çalışanlara sözüm yok; firmanıza vefasızlık etmeyin, işinize fark katmaya odaklanarak çalışın. (...) İdris Canverdi


BİZİ EN ÇOK MUTLU EDEN mektup

(Ağır bir imtihanla başlayan nimet sağanağı)

Size nasıl hitap edeceğimi, üzerimdeki emeğinizi nasıl kelimelere dökeceğimi bilemeden mektubuma başlıyor, kocaman bir “Merhaba!” diyorum. Orta sondan beri Genç Beyin evimize giriyor, annemle babam tek satır bırakmadan okuduktan sonra sıra bana geliyor, ay boyu elimden düşmüyor. Liseyi derginiz sayesinde büyük ümitlerle bitirdim, üniversiteyi kazanamayınca askere gittim. 10. ayın 2. gününün (salı) akşamında terör örgütüyle girdiğimiz silahlı çatışmada 2 arkadaşım şehid oldu, bense sağ bacağımı kaybettim. Tedaviden sonra eve gelince yepyeni bir hayat başladı benim için. Genç Beyin’in sırayla bütün sayılarını okumaya başladım; yeminle söylüyorum, herşeyi unuttum ve bu vahim süreci son derece sükûnetle ve iç huzuruyla atlattım. Derginizdeki yazılar, özellikle hikâyeler beni tabir yerindeyse yeni baştan inşa etti. Belediyede santral sorumlusu olarak işe başladım, başkanımız beni ve ailemi şemsiyesi altına aldı. Bir sayınızda sekreterlik konusunu işlemiştiniz, oradaki herşeyi hayata geçirmeye çalıştım ve üstüste 2 yıl “Örnek Eleman Ödülü”nü aldım. İşimi çok seviyor, doğrudan beni ilgilendirmese bile her problemi çözmeye gayret ediyor, gündüz sürüncemede kalanları akşam evden telefonla takip ediyorum. Önemli bir toplantıda başkan benim için “Gizli danışmanım!” demiş, bu beni çok mutlu etti. Kendisini Genç Beyin’le tanıştırdığımda sordu: “Ne zamandır okuyorsun bu dergiyi?” “9 yıldır! Yani çıktığından beri!” deyince bana kızdı: “Neden bizi tanıştırmakta böyle geciktin?” Sonra her ay belediyeye 8 dergi almaya başlandı, ben hak geçmesin diye kendiminkini şahsî bütçemle bizzat bayiden alıyorum. Diyebilirim ki, Genç Beyin karşıma çıkmasaydı yaşadığım üzüntü verici olaylar beni intihara bile sürükleyebilirdi! Çünkü çok hassas, duygusal, tahümmülsüz biriyim; fakat Genç Beyin’in yüksek motivasyon desteğiyle aklım da, kalbim de tam doyduğu için iradem güçlendi ve dayanıklı hale geldim. Elbette bunların hepsi Allah’ın lütfu ve Genç Beyin sadece sebep ama çok etkili bir sebep. Yeri geldiği için söyleyeyim: Belediyemizde Genç Beyin’i tanımayan tek bir beyin bırakmadım! Çoğuna bizzat kendim tanıttım ve civardaki gazete bayilerinde eskiden ilk haftanın sonuna kadar dergi kalıyordu, şimdi 3-4 günde tükeniyor. Sordum, 450 adet geliyor ve çoğu aylar hiç iade olmuyormuş. Nasipse Haziran-Temmuz aylarında bize bağlı çeşitli salonlarda dağıtılmak üzere 5 bin kadar “hediye dergi” isteyeceğim, buralardaki önemli kişilere dağıtılmasını sağlayacağım. Sizinle birşeyi daha paylaşmak istiyorum: Tamam, bacağımı kaybetmek çok üzüntülü durum ama bu sıkıntı sonrasında karşılaştığım nimetleri saymakla bitiremem! Şükür ki; hiç ama hiçbir defa şikâyet, sitem, isyan duygularının zerresi geçmedi gönlümden. Şimdi paylaşacağım müjdeyi klavyenin tuşlarına gözyaşları içinde basarak yazıyorum: Belediyemizin bayanlara yönelik eğitim merkezinde eğitmen olarak çalışan Nurgül Hanım’la nasipse sözleniyoruz. Kendisi sağlıklı, istese çok daha iyi biriyle evlenebilir ama aramızda başlayan diyalog bizi bu noktaya getirdi. Açıkça sordum ona: “Ben engelliyim, sağ bacağım yok gibi. İstersen bedenen sağlam ve sana daha yakışan bir seçim yap!” Bu sözüm üzerine birkaç gün bana darıldı ve mail yolladı: “Ben dünyanın gelip geçiciliğini, mutluluğun gönülle irtibatlı birşey olduğunu bilen biriyim. Niceleri var ki, her muradlarına ermiş görünüyor ama gerçek huzur ve saadetten mahrumlar. Sakın beni sana acıdığı için iyilik etme gayretindeki biri sanma, ben seni hakikaten sevdim ve gönül aynandaki aksimi gördüm.” Bu sözler beni saatlerce ağlattı. O sabah başkanımız bir sürpriz daha yaptı, ünlü bir hastanade en son teknolojiyle donatılmış bacağıma kavuştum. Artık normal biri gibi yürüyebiliyor, bacakta normal birinin hareket ettirdiği her yeri hareket ettirebiliyorum. Öyle rahat ve gerçeğe yakın ki, dışarıdan birinin ayırması imkânsız. İlk yürümeye başladığımda Nurgül Hanım’ı ziyarete gittim, beni takım elbiseyle ayakta dimdik görünce şok geçirdi; sevincinden ağladı, ağladı, ağladı... Hemen belirteyim: Takılan bacak çok elastikî ve teknolojik, ayak bileğini ve parmakları da hareket ettirebiliyorum. Elbette gerçeği gibi asla olmaz ve her uzvunuzun ne büyük nimet olduğunu kesinlikle unutmayın. Doğrusu ben 130 bin liralık masrafı karşılayacak güçte değildim ama Rabbim isterse böyle nimetlere boğuyor kulunu. Son olarak belirtmek istiyorum: Bana bütün bu yaklaşım ve bakış açılarını Allah’ın izni ve inayetiyle Genç Beyin kazandırdı, vesile oldu. Bu arada yine Rabbimin lütfuyla bir müteahhid 120 metrekarelik asansörlü daire hediye etti, arabamız zaten var (Başkanımız bir zengine hediye ettirmişti!), eşyalarımızın da çoğu tamam. Nurgül Hanım’ın babasından miras kalan bir dairesi varmış, hediye daireyi kiraya verip orada oturmamızı istiyor. Hiç problem yok, her seçeneğe varım; yeter ki gönüller bir olsun! Bakalım zaman ne gösterecek? Kendisinden kesin söz aldım: İnşallah Ağustos’un son pazarındaki düğünümüze Abdülkadir Akgündüz Hoca’mız da gelecek, nikâh şahidimiz olacak ve bir konuşma yapacak. Kendisi yeğenlerinin bile düğününe gidemediğini ama bizimkine inşallah geleceğini söyledi. Bu da beni ayrıca mutlu etti. Her duamda şöyle diyorum: “Allahım! Ben özürlüyüm! Şimdiye kadarki günahlarım sebebiyle samimî olarak senden özür diliyorum! Bacağım gitti ama ne nimetlere boğdun beni. Ne olur, şükürsüzlerden etme ve Genç Beyin Ekibi’ni bütün hayal ve hedeflerine en kısa sürede ulaştır! Hatta çok daha ötesini ihsan eyle!” Bu dualarım bütün Genç Beyin okurları için de geçerli. Başta hocamız ve bu değerli ekip olmak üzere hepinizi yürekten selâmlıyor, gönülden kucaklıyorum. Nabi Koşar  


Ayda bir kez yapılması gereken EN GÜZEL ŞEY

Ben Lütfiye Yemşen. 29 yaşında evli, 2 çocuk annesiyim. Derginizle 5 yıl önce kardeşim vasıtasıyla tanıştım, bu sürede her ay aldım. Sizi arayıp 100 adet dergi istedim, verilmesi gereken kesimlere bizzat dağıttım ve bundan büyük keyif aldım. 5 yılda yakın dostlarımı aboneniz yaptım. “Neden Genç Beyin?” derseniz, okuma yazmayı severim. Birçok dergi okudum, hâlâ devam ettiklerim var; sonuçta hepsi emek isteyen şeyler ama sizin farkınız apayrı. Emeğinizden ziyade sergilediğiniz
titizlik ve dikkat daha mükemmel kılıyor derginizi. Ortaya sadece bir eser koymak yetmiyor, A’dan Z’ye titiz şekilde dizayn edilmesinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Allah yolunuzu açık etsin. Sizi keşfetmek Amerika’yı keşfetmek gibi birşey oldu bende. Ayda bir kez yapılması gereken en güzel olayı, derginizi alarak yapıyorum. Emeğinizin karşılığını görmesini diliyorum. Birşeyleri başarmak yerine o yolda ilerleyip birçok başarıya birden imza atmak gerekir. Siz bunu yapıyorsunuz, yolunuz açık olsun. Saygılarımla. Lütfiye Yemşen-K. Maraş

(Not: Gâyet zarif duygu ve yorumlarınız için yürekten teşekkürler! Çalışmalarınızı ilgili birime ulaştırdık, gerekli değerlendirme yapılacaktır şüphesiz. Fakat yayınlatmaya odaklanmayın sadece; yazın, yazın ve yazın! Tabiî etkili yazabilmek için de gerekli doyuma, söz ve mânâ birikimine ulaşmanın yolu okumaktan geçer; bunu da unutmayın. Şiirde yüksek şiiriyetli, musıkî yüklü orijinal buluşlar peşinde koşun. Yazıdaysa “ilginç, orijinal, faydalı” şartı çerçevesinde bol örnekli, olaylı, ispatlı, ikna seviyesi yüksek yazılara odaklanın. Yani şiir ve yazı ciddî cehd ü gayret ister, kelime ve anlam işçiliğini çok titiz bir dikkatle yapmalısınız ki; etkili ve kalıcı olsun. Üstün başarılar! GB)


Zincirden boşanmış gibi yatırım

(...) Büyüyüp gelişmeye çok açık şirket 50’li yaşlardaki kararsız ve cesaretsiz patronumuz sebebiyle atılım gerçekleştiremiyordu. Ben ona en yakın konumda bir tepe yöneticiyim, fakat yıllardır uzun süreli ar-ge’ler sonucunda sunduğum yatırım fırsatlarını kaçırdık. Aslında yatırım yapmayı çok istiyor ama bizi (beni) yeterince inandırıcı, ikna edici bulmuyordu. Tâ ki, Genç Beyin’le tanışana kadar. Yalova’dan Kumkapı’ya gelirken vapurda görmüş dergiyi, almış. Ben de onun vesilesiyle tanıdım. Henüz 1.5 yıl kadar oldu ama zincirden boşanmış gibi onlarca yatırım kararı verdi. Beylikdüzü’nde aldığımız 16 dönümlük yer 8 kat civarında prim yaptı. Çin’de fabrika kurduk, kendi işçilerimizi çalıştırarak maliyeti %53 düşürdük, dolayısıyla daha ucuza satabildiğimiz için sektör pastasındaki dilimimizi büyüttük. Olgunlaştırdığımız bir markamızı tam zirvedeyken çok iyi fiyata Fransız şirketine sattık, o parayla oto yedek parçası ithal eden firmaya %51 ortak olduk; krizde bile muazzam ciro yaptık. Daha başka yatırım kararları da mevcut. Yani patronu etkileyen, tetikleyen Genç Beyin’dir. Orada ne yazarsa inanıyor, bana “Suat Bey! Hemen şu işi de bitirelim!” diyor. Sadece bir eleştirim var: Size 4 yazı gönderdiğim halde hiçbirini yayınlamadınız. Halbuki onlar için özel vakit ayırmış, kafa yormuş, hatta masraf etmiştim. Fakat vardır bir hikmeti mutlaka! (...) Suat Y.

(Not: Yazılarınız programımızda, değerlendirilecek. GB)


Pervari’den mektup var!

Merhaba arkadaşlar! Ben Fatih. Pervari’de (Siirt) yaşıyorum ama Genç Beyin’in İstanbul-Fatih’te çıkması sebebiyle bir isim ve gönül bağı var aramızda. Berberim, dükkânıma 3 dergi giriyor her ay; birisi ve birincisi Genç Beyin. Müşterilere bakıyorum, en çok Genç Beyin’i okuyorlar. Hatta birçoğu onu okumak için geliyor, yani müşterilerim eskiye nazaran canlandı biraz. Ben duvardaki takvim yaprağından başka birşey okumayan, zamanı olmayan biriydim; şimdi harıl harıl Genç Beyin okuyor ve kendimi her bakımdan geliştiriyorum. Sizi çok seviyorum. Selâm ve saygılarımla... Hüsnü Yeniocak/Pervari-Siirt


Tabip albay 6 yılda 5500 kişiyi Genç Beyin’le tanıştırdı!

Dünyamıza bir güneş gibi doğarak kafamızı, kalbimizi, evimizi, işimizi, iki dünyamızı ışığa garkeden Genç Beyin dergisinin seçkin ekibine merhabalar... Çok uzun yıllar sonra ilk defa masa başına oturup özel vakit ayırarak mektup yazıyorum. Nasıl heyecanlı olduğumu anlatamam! Herhalde 1965’in 20 Nisan’ında nişanlıma, şimdiki 45 yıllık eşime askerden mektup yazarken duyduğum heyecanı duyuyorum. Genç Beyin dünyamıza o kadar balıklama daldı ve bizi kendisine meftun etti ki, kelimeler bunu tasvire yetmez. Bendeniz emekli tabip albayım, halen özel bir hastanede yönetici olarak görev yapıyorum. 4 kızım, 4 oğlum var. Başbakanın 3 çocuk şartını biz neredeyse 3’le çarptık. Hamdolsun çocuklarımın hepsinden gayet memnunum. 17 torun lutfetti Rabbim bana, hepsi de gerçek bir genç beyin! 19’umda evlendiğimde eşim 16 yaşındaydı. Şimdi hoş karşılanmıyor bu durum ama 30’unda, 40’ında evlenenlerin hallerini görüp üzülüyoruz. Bizim zamanımızın kadirşinaslığı, aile bilinci, huzuru ve saadeti, aile sırlarını dört duvar arasında tutma hassasiyeti yok şimdiki evlilerde. Çocuklarımın hepsi 22-25 yaş aralığında evlendiler, hamdolsun birbirlerinin kıymetini bilen eşler oldular ve hayırlı nesil yetiştirebilmek için yarışıyorlar. Genç Beyin’le tanışmam bir hastamızın eşi Orhan Bey vasıtasıyla oldu. Hanımı 2 yıla yakın hastanemizde tedavi gördü, iyileşip ayrılırken veda için odama girdi ve “Size bir dergi hediye edeceğim, bizi ömür boyu unutamayacaksınız!” dedi. Bu çok iddialı sözü önce ciddiyetsiz buldum. Sonra masama bıraktığı dergiyi incelemeye koyulunca, nasıl bir bilgi ve birikim definesiyle karşıkarşıya olduğumu farkettim. Genç Beyin’i eve götürünce çocuklar, torunlar elimden kapıp sayfalarına daldılar. İşte o akşam hayatımızda yepyeni bir pencere açıldı. Şu anda çekirdek ailemiz her ay bayiden 20 civarında Genç Beyin alıp büyük ilgiyle okuyoruz. Hepimizin evinde takım halinde bütün sayılar ve çok satan 7 kitap var. Zaten bilgiye olan aşkımız genetik; rahmetli babacığımın 5 binden fazla kitabı vardı, o kütüphane şimdi benim evimde. Babam bu dergiyi görseydi deli olurdu herhalde! Büyük başarıyla yürüttüğünüz faaliyetin ne kadar etkili ve gerekli olduğunun şuurundasınızdır ama birkaç şey söylemek istiyorum: Her okur Genç Beyin’in fahrî temsilcisi gibi çalışmalı, tutuşturma gücü çok yüksek bu nâdîde eseri hayatın stresinden bunalmış halkımızın son ferdine kadar ulaştırmalı. Ben tanıştığımdan beri (6 yılda) abartısız 500’e yakın hekime, 5 bine yakın hastaya Genç Beyin’i tanıtmışımdır. Bu faaliyetimle iftihar ediyorum. Aslında çok yoğun çalışıyoruz, nefes alacak vaktimiz yok belki ama Genç Beyin’e ayıracak özel zamanlar buluyor ve her ay yepyeni bilgiler vesilesiyle depoladığımız enerjiyi iletişim kurduğumuz herkesle paylaşıyoruz. Bu arada birşey daha söyleyeyim: Ben Genç Beyin’e hekim gözüyle bakıyor, her sayısının dünyadaki birçok maddî ve manevî ilaca eşdeğer güçte olduğunu görüyorum. Gönderdiğiniz hediye dergileri bizimkiyle beraber 10 civarında kardeş hastanenin bütün personeline tek tek ulaştırdık. Gelen geribildirimlerde özetle 3 şey vardı: 1- Hepsi de hayret ve hayranlıklarını gizleyemedi, ellerine çok dergi geçmiş şimdiye kadar ama böylesiyle ilk defa karşılaşıyorlarmış. 2- Konu seçiminin ve yazıların sunuluş şeklinin çok etkileyici olduğunu, dergide okumayıp geçtikleri tek yazı bulunmadığını belirttiler. 3- Hepsi de hayatlarında bazı kritik kararlar alıp adım atmak üzere harekete geçmişler. Dikkat ederseniz, bu 3 şey de günümüz yayıncılarının hedefledikleri en temel özellikler... Hastanemiz personeline özel bir motivasyon eğitimi de plânladık; seminerlerinize gelmek istiyoruz ama şartlar izin vermiyor, hiç değilse burada o eğitim nimetinden faydalanmayı hedefliyoruz. Anne, baba, 8 kız, 8 erkek evlat (4 damat, 4 gelin dahil) ve 17 torun = 35 çekirdek aile olarak son sözümüz: Ne kadar başka işler yapsanız, holdingleşseniz, çeşitli alanlara yayılıp açılsanız bile bu harika dergiyi halihazırdaki yüksek kalitesini kesinlikle düşürmeden yayınlamayı sürdürün. Çünkü çoğumuz TV seyredemeyiz, internete giremeyiz, radyo dinleyemeyiz belki ama Genç Beyin’i çantamıza koyup istediğimiz her yerde ve bulduğumuz her fırsatta okuyabiliriz. Şayet birgün yoğunluğunuz sizi bunaltırsa bizi arayın, size en az sayıyla 50 kişilik ekip halinde yardıma gelelim! Ben üniversitede okurken (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi) bir sağlık vakfının aylık broşürünü çıkarıyordum, fakat broşür dergi gibiydi, yani yayıncılık alanında idare edecek kadar tecrübem var. 64 yaşındayım ama genç bir beyinim! Mektubuma son verirken bütün ekibi tebrik ediyor, Genç Beyin bayrağının kıyamete kadar dalgalanmasını gönülden diliyorum. Türkiye’de ve dünyada bu hazineyle tanışmamış tek bir kişi kalmaması dileğiyle... Dr. Mustafa Sabri Kargız


Mail’imi sansür etmeden YAYINLAYIN! (Farklı bir teklif)

Saygıdeğer Genç Beyin yönetimi! Bu mail’imi sansür etmeden yayınlamanızı rica ediyorum. Çünkü bir yayına daha mail yollamıştım, onca zahmet ve emekle yazdığım 46 satırın sadece 2.5 satırını yayınlamışlar, gerçekten çok bozulmuştum buna. Şayet makaslayacaksanız hiç yayınlamamanızı talep ediyorum. Ben ressamım; portreler yaparak başladığım sanat maceramı kent hayatının mekanik çehresiyle ideal hayatı birleştirip yansıttığım kendime özgü resim tarzımla sürdürüyorum. İlki Danimarka’da, ikincisi Paris’te, 4’ü de İstanbul’da olmak üzere 6 sergi açtım. Derginizi “Paris’te İstanbul düşleri” adlı eserimi satın alan ünlü bir turizmci işadamı aracılığıyla tanıdım ve ürününüzden fazlasıyla etkilendim. Zamanla yazılarınız, özellikle hikâyeleriniz bana ilham kaynağı oldu. Genç Beyin’den ilhamla yaptığım resimlerden şimdiye kadar epey kazandığımı da söyleyebilirim. Aslında hiçbir sanatçı işin bu yönüne temas etmez, fakat ben harbî yapım gereği gerçeği belirtiyor ve şükranlarımı sunuyorum. Bu mail’i yazmamın birinci sebebi şudur: Genç Beyin’deki hikâyeleri resme aktarıp altına da yazılı olarak koysak sanıyorum çok talibi olur. Bunu sizden resmî izin alarak, yasal prosedürleri yerine getirerek karşılıklı anlaşmayla ben yapabilirim. Yurtiçinde ve dışındaki sergilerde sözkonusu eserlere büyük talep olacağı kanaatindeyim. Özellikle hikmet boyutu olan etkileyici kısa hikâyeler tercihimdir. Yabancı dillerde de çalışma yapılabilir. Genç Beyin’deki içten ve insanın ruhuna el atan, hücrelerine işleyen tarzı ben kendi çalışmalarımda maalesef henüz yakalayabilmiş değilim. İşin bu boyutundaki sırrı Temmuz’da tekrar İstanbul’a dönünce sizleri bizzat ziyaret ederek öğreneceğim. Eşim Pervin de Genç Beyin’i çok beğeniyor, hatta bu yüzden benim resim ve sergilerimle eskisi kadar ilgilenmiyor. Biraz kıskanıyorum ama önemli değil, birşeyler okuyup öğrenmesinden daha güzel ne olabilir ki? Fakat hiç değilse eski ilgisinin yarısını tekrar bekliyorum kendisinden... Yazmak istediklerim bunlardan ibaret. Emeğinize sağlık, hafızanız hep taze ve diri olsun inşallah! Saygılar, sevgiler, selâmlar... R. A.

(Not: İsminizi arzunuz üzerine kısalttık. Bahsettiğiniz konular hakkındaki kanaatimizi size gönderdik. İnşallah herşeyin hayırlısı olur. İlginize yürekten müteşekkiriz. GB)


Candan ve tarafsız uyarıcı

(...) O seminerden sonra eş ve iş hayatıma bakışım temelden değişti, asıl problemlerin bende bulunduğunu anladım. Üniversiteden arkadaşım olan, büyük bir aşkla 4.5 yıl birbirimize bağlandığımız, sonunda da dualarımız kabul edilerek evlendiğimiz eşime geçen 8 yılda çok haksızlık ettiğimi gördüm. Hele dergide bir yazı vardı, sanki bana tokat niteliğindeydi. Her cümlesi beni morartıyordu. İnsan bazen kör oluyor; bir kişinin, olay veya yazının onu uyarması gerekiyor. Genç Beyin’i candan ve tarafsız bir uyarıcı olduğu için çok seviyor ve takip ediyorum. Bir bayide, markette, kişide Genç Beyin görsem sanki onda veya orada benden bir parçanın varlığını hissediyorum. Gidip o insana sarılasım geliyor, Genç Beyin’i satan yerlere muhabbet duyuyorum derinden... (...) Rumuz: Ekrem


ÖĞRETMEN MEKTUBU

Genç Beyin’in her ay yayınlanması için kafa patlatan bütün beyinlere Soma’dan selâmlar... Manisa’nın bu şirin ilçesine geçen yıl öğretmen olarak geldim. İstanbul/Beşiktaş’taki o yoğun ve başdöndürücü eğitim ve öğretim ortamından hanımın bu şirin memleketine hicret etmek bende sudan çıkmış balık etkisi yaptı. İlk haftalar alışmakta zorlandım ama öğretmen arkadaşım Adnan Sungur’un beni bu hazineyle tanıştırmasından sonra herşeyi unutarak Genç Beyin’in bilgi deryasına daldım. Düşünün: Derginin çıktığı İstanbul’da yaşadığım halde birkaç km. ötemizde 9 yıldır yayınlanan bu dergiyi ben ancak kilometrelerce uzakta tanıyabildim. Gerçekten yazıklar olsun bana, benim gibi öğretmene! Bir eğitimcinin özellikle tanıyıp ilk sayısından başlayarak içercesine okuyup hazmetmesi gereken bu seçkin dergiyle 3 şeye yürekten inandım: 1- Malzeme olmadan iyi bir sofra hazırlanamayacağı gibi beyin ve kalp harddiskini “ilginç, orijinal, faydalı” şeylerle doldurmadan ideal bir düşünme, anlama, anlatma, eğitme, öğretme, konuşma, yazma vs. de yapılamaz. 2- Başarı mutlulukla beraber yakalanabilmişse anlam ifade eder. 3- Ne yaparsan yap, işine “hayranlık uyandıran” bir fark mutlaka kat. Bunlar Genç Beyin’den kaptığım ilk şeyler... Son derece inanarak ve içten yazıyorum: Kendimi öğretmenlik için bile hayli yetersiz ve etkisiz buluyorum. İnşallah Genç Beyin’i her ay takip ederek eksiklerimi adım adım telâfi edeceğim. Soma bana bereketli geldi, çünkü Genç Beyin’i burada tanıdım. Allah ömür verdikçe takipçiniz olacak, sunduğunuz birikimi iyice hazmederek hayata geçirmeye gayret göstereceğim. 5 vakitte duamdasınız ve olacaksınız. Kâinattaki bütün zerreler ve o zerreleri meydana getiren terkipler sayısınca Allah’a şükürler, sizlere teşekkürler... Musa Yenisey/Soma-Manisa


Çok etkili bir bembeyaz sayfa açma hikâyesi

Genç Beyin’e en küçükten en büyüğe katkı sağlayan ve 21. yüzyılın bu şaheserini her ay bize sunan bütün ekibe Isparta’dan sonsuz selâmlar, saygılar, sevgiler... Memuriyetimin 18. yılında, yani 52 yaşımdan sonra Genç Beyin vasıtasıyla kendimi ve hayatı keşfettim. Lise 1’deki kızıma İngilizce öğretmeni hediye etmiş, o da eve getirdi ve bendeki MİLAT başladı. “Milat” diyorum, hakikaten de yepyeni bir sayfa açtım hayatıma; bembeyaz, ak, pâk, muhteşem, mükemmel, seviyeli... Kendimle beraber aile fertlerim, iş arkadaşlarım, akraba ve arkadaş çevrem kısa zamanda bu şaheser derginin tiryakisi olduk. Geçen cahiliye yıllarıma öyle üzülüyorum ki! Genç Beyin’de çok yüksek voltajlı bir enerji var; insanı etkilemiyor, çarpıyor! Doğrusu ben de o çarpılanlardanım. Akım güçlü olunca insan sersemliyor. İnanın 23 yıllık eşimin ve 4 çocuğumun şahitliğiyle ben bambaşka bir ben oldum. Sadece 3.5 yılda: Sigarayı terkettim, kahveyi bıraktım, TV esaretinden (ailece) kurtulduk, hanımın kıymetini farkettim, hamdolsun 4 sağlıklı çocuğumun ne büyük nimet olduğunu idrâk ettim, memur zihniyetiyle çalıştığımın bilincine vardım, işime sizin ifadenizle “hayranlık uyandıran bir fark” kattım, İngilizce’mi %10’lardan 60’lara çıkardım, umreye gittim (hanımla), dünyanın en gıcık insanı olan bir yakınımla 15 yıl sonra arayı düzelttim (barıştım), okuma alışkanlığı kazandım ve seçme kitaplarla özel kütüphanemi kurdum (Henüz 150 civarında kitap var, zamanla zenginleşecek!), yerel bir internet sitesinde yazılar yazmaya başladım, 140 metrekare daire alıp kiradan kurtuldum, borsadan çıkarak daha fazla zarar etme ihtimaline son verdim (Borsada 8 yılda 200 bin TL’m buharlaştı!), alışkanlık olduğu için dilimden düşmeyen bazı küfür ve argo sözleri terkettim (Şimdi başkasından duyunca çıldırıyorum! Onları nasıl yıllardır sıkılmadan kullanmışım? Aman Allahım!), hanımın dişlerini yaptırdım, 14 kilo verdim, çocuklarımla arkadaş oldum (Daha önce çok despot bir babaydım!), büyük kızımı çok hayırlı birinin çok değerli oğluyla nişanladık. Unutmadan: Sabah namazlarını haftada 4-5 defa kaçırırken bu rakam 4-5 ayda bire indi! Bütün bunlar ilk aklıma gelenler... Şu anda hanım başka şeyler de sayıyor ama hepsini yazıp vaktinizi israf etmek istemiyorum. Özetlersek: Genç Beyin’le âdetâ yeniden doğduk! Bir ay boyunca en çok beklediğimiz, takipçisi olduğumuz, merak ettiğimiz şey Genç Beyin’in yeni sayısı. Yakınımızdaki gazete bayiinde bir genç duruyor, Diyarbakırlı. Ona dedim: “Genç Beyin diye bir dergi çıkıyor her ay, sahibi de senin hemşehrin...” Ne cevap verdi biliyor musunuz? Şaşırdım, kaldım: “Benim babam, o dergiyi çıkaran beynin babasının öğrencisidir. Babamın adı Mehmet Şensoy. Genç Beyin bu kadar yayın arasında bütün yoğunluğuma rağmen her ay okuyup takip ettiğim tek dergidir.” Velhasıl “21. yüzyılın şaheseri” olan Genç Beyin bizler, herkes, bütün insanlık için bir nimet. Isparta’da yaşıyorum ama kalbim hep sizlerle İstanbul’da, Fatih’te. Fakat varsa bana düşen görev, anında damlarım oralara ve vazifemi büyük zevkle yaparım. Siz benim hayatımda geç de olsa bembeyaz bir sayfa açarak ruhumu aydınlattınız, Allah da sizin iki dünyanızı aydınlatsın canım kardeşlerim! Efrayim Bengisu/Isparta


Uzun süre aranan psikokimyasal madde bulundu! (Çok ilginç!)

Merhaba beyinlerin en genci! Seni otobüsle Antalya-İzmir seferini yaparken yanımda oturan banka şube müdürü tanıttı bana. “Bak bakalım, beğenecek misin? Ben bir yıldır okuyorum, bağımlısı oldum!” dedi. Mecburî ihtiyaç molaları hariç bir dakika bile ne uyudum ne de başka şeyle ilgilendim, otobüsteki ikramı bile almadım vakit kaybetmemek için. Sadece ve sadece seni okudum, okudum, okudum... Çok beğendiğimi, kendimi tamamen kaptırdığımı, sayfalara yumuluşumu gören bankacı bey sonunda dayanamayıp (!) hediye etti bana seni. Nasıl sevindiğimi tahmin edersin! O aydan itibaren (59. sayı) artık birbirimizden ayrılamaz hale geldik. Son sayılarda “Gazete bayiinden bir adet de arkadaşınız için alın!” yazıyor; ben her ay en az 5 adet alıyorum, bazen bu rakam 7-8’e çıkıyor. Sana en çok şu konuda teşekkür ederim: Kendimi bildim bileli çok kavgacı bir tipim, meydan muharebesi için neredeyse fırsat kollarım! Seninle hemhâl olduktan sonra yine çileden çıkıyor, en küçük tartışmayı bile savaş ilânı sayıyorum ama tam şalter atacakken bir anda “No” tuşuna basılmış gibi donup kalıyorum; yani robotlaşıyorum sanki, sesim soluğum çıkmıyor. Eskiden her akşam eve gidince annem, babam, ablam sırayla sorarlardı: “Bugün kimseye dalaştın mı?” diye. Artık “Bugünün nasıl geçti?” diyorlar. Annem tam bir komplo teorisyenidir; senden inanılmaz etkilendiğimi görünce ilk zamanlarda dergiyi eline alıp sayfa sayfa inceliyor, psikokimyasal madde arıyordu! Bir yerden duymuş veya okumuş: Amerika’da bazı dergiler, kitaplar CIA marifetiyle özel kimyasallar kullanarak okurlarını istedikleri tarzda etkiliyorlarmış. Tabiî sonra annem de senin bağımlın oldu, artık psikokimyasal madde dedektörü kalmadı evimizde! Annem 94. sayının 24. sayfasındaki yazıyı okuduktan sonra “Genç Beyin’i hazırlayanların başarı sırrını çözdüm: Hayattayken de, öldükten sonra da hayırla anılmak!” deyiverdi. Galiba uzun süre aradığı psikokimyasal maddeyi bulmuştu sonunda. Tebrikler sana anneciğim! Teşekkürler sana Genç Beyin! Onur Ergün/Antalya


Hukukçu kimliğimle söylüyorum! (Çok içten!)

Bütün Genç Beyin Ekibi’ne ve okurlarına en içten selâm, hürmet ve muhabbetlerimi ileterek başlamak istiyorum. 61 yaşında 6 çocuk babası (3 kız, 3 erkek) ve hamdolsun 4 torun sahibi emekli hâkimim. Hukukçu kimliğimle söylüyorum: Bir işin hakkı ancak bu kadar verilir! Derginizi çocuklarıma örnek gösteriyor, “İşte insan bir işe el attı mı, böyle yapmalı!” diyorum. Çünkü günümüzde insanların mutsuz olma sebebi, baştan savmacılığın yaygınlaşmasıdır. İşe ruhunu katan, dikkat çekici bir yenilikle ortaya çıkan, model olan ve oluşturan insan sayısı son derece az... Alelacele, lâf olsun diye, mecburen, desinler mantığıyla iş yapıp sonra da mutlu olmanın imkân ve ihtimali var mı? Genç Beyin’in bunca sayıdır hep aynı dolulukta ve kalitede yayınlanması enteresan... Demek istenirse her ay ilgi ve dikkat çekici, merak uyandırıcı yazılar bulmak mümkün. Şu gökkubbenin altında kimbilir daha söylenmedik, yazılmadık, yayınlanmadık neler var? Sizi gayretinizden dolayı yürekten kutlarım. Abdülkadir Akgündüz Bey’i bizzat tebrik edeyim diye telefon açtım, görüşmek kısmet olmadı, ben de mektup yazarak duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istedim. Çok hayırlı bir faaliyet yapıyorsunuz; hiç tereddütünüz olmasın, bu kıymetli dergiler dünya durdukça kadirşinas beyinlerce takdir edilecek ve beğeniyle okunup faydalanılacaktır. Genç Beyin’in her sayısının ileri tarihlerdeki müzayedelerde büyük rakamlara satılacağını görür gibiyim ve bunu da hakediyorsunuz. Sizden bir ricam olacak: Gerçi bahsediyor, uyarılarda bulunuyorsunuz ama umumiyetle gençler saygıyı yitirdiler; kendilerine ve başkalarına (hatta büyüklerine) saygıda gözle görünür bir gerilik var. Bu konuyu çeşitli yazılarla işlerseniz faydalı olur. Çünkü eğitim, öğretim, zekâ, para, kariyer vs. ancak “saygı” olursa sonuç verir; aksi halde başa belâ olur! Beyninizin hep genç ve dinç kalmasını, emeğinizin karşılığını fazlasıyla bulmasını, “72 milyon Türkiye’de 7.2 milyon Genç Beyin” hedefinize en kısa zamanda ulaşmanızı temennî ediyorum ve bütün bunların birgün mutlaka tahakkuk edeceğine can u gönülden inanıyorum. En derin selâm, hürmet ve muhabbetlerimle efendim... Mehmet Numan Gevher/Demetevler-Ankara


Kanı kaynatan etkiye sahip!

Merhaba! Ben Asude Pekcan. Eczacılık okuyorum. Genç Beyin’i geçen ay tanıdım. Herhalde hayatta hiç unutamayacağım en büyük pişmanlığım, yıllardır çıkan böyle muhteşem bir rehberi farkedememem olacaktır. Abartmıyorum, dergi gerçekten çok güzel ve insanı fıkır fıkır hale getirici özelliklere sahip. Oflu’yum, zaten fıkır fıkırlık genlerimde var; bir de Genç Beyin’in kanı kaynatan etkisi... Sormayın gitsin! Aslında ben bir gerçeğe dikkat çekmek için bu mail’i yazdım: Ne kadar hareketli, heyecanlı, yerinde duramayan biri olursanız karşılaşacağınız tehlikeler o kadar artıyor günümüzde. Ben Genç Beyin gibi bir kılavuzun insanı görünür görünmez tehlikelere karşı uyanık tutacağı kanaatindeyim. Yani bu dergiyi şimdiki gençlere mutlaka okutmak gerekiyor, aksi halde vahim sonuçları haber bültenlerinde izliyoruz. Allah hepimizi korusun. Sizleri çok ama çok seviyorum. Emeğinize sağlık... Asude Pekcan/İzmir


Yanlış kararımdan NASIL VAZGEÇTİM?

(...) Matematik öğretmenliği 2. sınıftan ayrılmak üzereydim, kesin kararımı vermiştim, çünkü fakültede umduğumu bulamamıştım, “Üniversiteyi bitirsem ne fark edecek ki?” anlayışına sahiptim. Bir sayınızda benimle aynı dertten muzdarip okuyucunun sorusuna “Eğitimi aksatmanın bedelini çok sıkıntılar çekerek ödersiniz. Yanlış kararınızdan vazgeçerek ne yapıp edin, tahsilinizi tamamlayın!” meâlinde cevap vermiştiniz. O birkaç satır yazınız bütün fikriyatımı değiştirdi, derslere yeni baştan sarıldım ve bölüm ikincisi olarak 2005’te üniversiteden mezun oldum. Şu anda matematik öğretmenliği yapmıyor, turizm acentası işletiyorum. Yine o cevapta dediğiniz gibi “Üniversite insana akademik bakış açısı kazandırır”, bende de öyle oldu ve eğitimsiz rakiplerimden ne kadar fazla avantajlı olduğumu yaşayarak gördüm. (...) D. Y.


Cefakâr ve vefakâr öğretmenin içten mektubu (Çok etkili!)

Söze nasıl başlayacağımı, size ne şekilde hitap edeceğimi bilemeden “Merhaba!” diyerek mektubuma geçiyorum. Genç Beyin gibi bir derginin yayıncılarına mail göndermek çok yapay, sanal, ciddiyetsiz, kuru, donuk, resmî geldi bana ve uzun yıllar sonra şöyle samimî, sıcak, gönülden bir mektup yazmak istedim. Doğrusu unutmuşum birçok mektup klâsiği sözü, aklıma gelenleri müsamahanıza sığınarak yazıyorum: 3 yıllık öğretmenim, 28 yaşındayım, bekârım, yatalak anneme bakıyorum, babam yıllar önce annemden ayrılıp gitmiş ve bir daha arayıp sormadı bizi, başka kardeşim yok, içe kapanık ve kendi halinde biriyim, varlığı yokluğu belirsiz biriyim, her halime sonsuz şükrederim, bu çok dalgalı ve belâlı çağda güçlü bir mâneviyatın insanı boğulmaktan kurtaran yegâne can simidi olduğuna inanıyorum. Hakkımdaki önemli bilgiler bunlar... Genç Beyin’le öğrencim Yeliz vesilesiyle tanıştım. Annemin hastalığının çok ağırlaştığı birgün mütevekkil ama haliyle moralsiz şekilde okula gelmiştim, ızdırabımı farkeden Yeliz teneffüste öğretmenler odasına gelip “Size bir dergi hediye etmek istiyorum; annem bunun için ‘en güçlü antibiyotikten daha güçlü’ diyor. Eminim size de çok iyi gelecek öğretmenim!” dedi. 76. sayıydı. “Çıkmazdan çıkış için 7 yol” yazısı gerçekten bana antibiyotikten daha etkili geldi. O akşam annemin ihtiyaçlarını görüp bakımını yaptım, Genç Beyin’e odaklandım, saate baktığımda 01:37’ydi. Fakat dergiyi atladığım tek satır bırakmadan bitirmiştim. Normalde böyle yoğun dergileri sıkıcı bulurum ama inanın o anda elimde bu dergiden 10 sayı daha bulunsaydı, belki ertesi gün okula gitmeyi de unutarak hepsini okuyup bitirirdim! Tamam, ben öğretmenim; elbette kişisel gelişimle ilgileneceğim ama böylesine hiç rastlamadım! Sözlerimi lütfen mübâlağa saymayın; aslında Genç Beyin’i anlatan ayrı ve uzun bir mektup yazıp yırttım, vaktinizi almayayım diye ancak bu şekilde özetledim duygu ve düşüncelerimi. Tek kelimeyle “mükemmel” bir yayın yapıyorsunuz. O sayıdan beri her ay Genç Beyin’i annemin haftalık kontrolü için her cuma gelen doktoru ve hemşireyi beklediğim gibi dört gözle bekliyorum. Kanaatimce bu dergi psikologları, psikiyatristleri, hatta diğer branşlardaki birçok doktoru işsiz bırakır! Hastane ve hapishaneler boşalır! Malatya’da 2.5 yıldır mahpus, henüz 4 yıla yakın cezası bulunan akrabama gönderdim Genç Beyin’i. “Biz zaten her ay okuyoruz!” diye cevap geldi. Ekibinizi bilmiyorum ama her ay bunca ilginç ve güzel malzemeyi toplamak için süper özelliklere sahip yüzlerce gazeteci-yazar-muhabir çalışıyor olmalı. Anneme yakında bir bakıcı tutacağım, o zaman fırsat bulup seminerlerinize geleceğim, sizlerle tanışacağım. Kişilik ve karakter olarak “farkındalığa” çok önem veririm, fakat Genç Beyin’i okudukça henüz hiçbirşeyin farkında olmadığımı gördüm, meğer ne kadar büyük birikimden mahrum yaşamışım şimdiye kadar! Meselâ o hikâye ve sözlere nasıl rastlamamışım? 100’ünden ancak birkaçı tanıdık geliyor, diğerleri yeni. Özetle Genç Beyin’i günümüz insanı için çok büyük bir eğitim ve gelişim fırsatı olarak görüyorum. Takım halinde bütün sayıları temin ettim, saklıyorum. Her ay aldıklarım hiç elimde kalmıyor ki! Mutlaka birilerine veriyorum veya elimden zorla alıyorlar! Başarılarınızı yürekten tebrik eder, bu müthiş yolculukta bütün arkadaşlara sağlık ve kuvvet niyaz ederim. Siyah bir gecede siyah bir kayanın üzerindeki siyah karıncayı görüp ihtiyacını karşılayan Sonsuz Rahmet Sahibi Rabbim’e emanet olun. Binnaz Şensoy


Genç Beyin’i 1 NUMARA yapan 5 neden (Felsefeci gözüyle)

(...) Kendimi kısaca tanıtayım: Adıyaman-Tut’ta felsefe öğretmeniyim. Birkaç ay önce bana YENİ tanışacaklara tek tek verilmek üzere 50 adet “hediye dergi” göndermiştiniz. “Dertler derya olmuş, ben de bir sandal!” türküsü vardır. İşte ben o sandal gibi süratle deryanın dibini boylayıp çaresizlik içinde sağa sola koşturup duruyordum. Korkuyla âkıbetimi bekliyordum. Herşey birbirine karışmıştı. Görünürde hiçbir mesele olmamasına rağmen altta ve derinlerde büyük problemler vardı. Dışarıya vurmasam da huzursuzluk alıp başını gitmişti. Hayatım acayip şekilde sarpa sarmıştı. Ben sadece seyrediyor, daha doğrusu yüzleşmekten kaçınıyordum. Ne yapacağımı bilmez halde günü kurtarırken sınıfta bir öğrencim yanıma gelip “Hocam bu dergiyi okudunuz mu?” dedi. Genç Beyin. İlk defa görüyordum. İlkin ciddiye almadım. “Yok!” dedim öğrencime, “Hiç okumadım!” “Alın, okuyun!” dedi. Öğrencimi kırmak istemediğim için aldım. Evde açıp dergiye gözatmaya başladım. Müthiş bir hazine... Bir türlü elimden bırakamıyordum. O gece geç vakitlere kadar okuyup bitirdim. Ama şimdi bile aynı korkuyu yaşıyorum: Derginin bitmesi. Nedense dergi bir çırpıda bitiyordu. O kadar hoşuma gidiyordu ki, bitmesini istemiyordum. O gecenin sabahında, hayat daha güzeldi, kalbura dönmüş gemimden umudumu kesmemeye başladım. Kıyıyı görmesem bile Genç Beyin bana mutlaka bir kıyı olduğunu ve kıyının da bir Sahibi bulunduğunu hatırlatmıştı ama nasıl? Beynime balyoz vurarak... Şöyle demeye getiriyordu: “Elinde değerli bir hazine, o kadar çok malzeme ve imkân varken nasıl kendini koyuverirsin? İçler acısı tarzda kendini kandırma! Ayağa kalk! Pusulanı eline al! Rotanı çiz! Ne kıyıyı ne de kıyının Sahibini unutma! Kendimden utanmıştım. Kitapların içinde cahil kalmak gibi birşey bu. Gün ışığında karanlığa tutulmak gibi. Sonra sabah oldu. Sabah başka oldu. İçimde uyuttuğum dev uyandı Genç Beyin vesilesiyle. Ben ayağa kalktım. Hayat yolunda kendi çizgimde yürümeye başladım yine. Şimdi düşünüyorum da; sanki hafıza kaybına uğramıştım! Bütün bildiklerimi, amacımı, anlamımı unutmuştum. Genç Beyin ne olduğumu, daha doğrusu aslımı hatırlatmıştı bana. Ve bunu çok iyi yapmıştı. Teşekkürler Genç Beyin! GENÇ BEYİN’İN 1 NUMARA OLMASININ 10 NEDENİ Tesbit edebildiğim kadarıyla Genç Beyin’in genelde basım-yayımda, özelde dergicilik sektöründe “1 numara” olmasının “10 nedeni”: 1- Ayrıntıları verirken ayrıntıya boğmaması. 2- Mesajı açık, net ve anlaşılır dille ifade etmesi. 3- Aynı anda dünyayı ve öteki âlemi bütüncü bir bakış açısıyla hayli espritüel ve seviyeli dille sunması. 4- Çağın ihtiyaçlarına karşılık verip 21. yüzyıl insanın manevî sıkıntılarını tam tesbit ederek çareleri doğru tekniklerle sunması. 5- Vizyonunun bulunması. 6- Samimî olması. 7- Ayrımcılık yapmayarak kuşatıcı olması. 8- Ekip işi olması. 9- Çalışkan ve fedakâr olması. 10- Bu işi severek yapması. Faik Öcal (Bu mesajın Ayın Mektubu’yla benzer özellikler arzetmesi tamamen bir tevafuktur. Öğrencileri vesilesiyle Genç Beyin’i tanıyan 2 öğretmen... Demek ki, şimdiki çocuklar hakikaten harika! GB)


Özel tasarım Genç Beyin saati

Merhaba Genç Beyin! Seni ilk sayından beri dikkat ve ilgiyle takip eden “sessiz yığınların sesi” bir okurunum. Bir saat markasının İzmir temsilcisiyim. Daracık sokaktaki 3 metrekarelik dükkânında 43 yıldır saat tamirciliği yapan 73’lük delikanlı babanın tek oğluyum. Sayende kendimi aşıp bugünlere geldim. Fakat nereden geldiğimi hiçbir zaman unutmadım. İlkokuldan beri mezarı hatırlatan o daracık dükkânda usta babasının tek yardımcısı olan, bir dediğini iki etmeyen evlat Allah’ın izni ve Genç Beyin’in bilgi-danışmanlık hizmetiyle Basmane’de 180 metrekarelik yerde hizmet veriyor şimdi... Bütün sayıların için camekânlı özel bir raf yaptım, her sayıyı okuduktan sonra orada teşhir ediyorum. Belki bilmiyorsun ama 8 yıldır senin gönüllü temsilcinim âdetâ... Bunu kesinlikle hak ediyorsun, hatta çok daha fazlasını... Hiç değilse toplam bin (1000) civarında kişinin seninle tanışmasına vesile olmuşumdur. Hepsi de beni arayıp soruyor, hayır ve duayla anıyorlar. Özel bir saat ürettim; ortasına Genç Beyin, rakamların yerine de G’den başlayarak “G-E-N-Ç-B-E-Y-İ-N-O-K-U” yazdım. Yani akrep ve yelkovan rakamların değil, bu harflerin üzerinden geçiyor. Çok güzel oldu, inşallah Haziran’da İstanbul’a seminere gelip bunu size hediye edeceğim. (..) Necdet Varol/Basmane-İzmir

Mıknatıs gibi çekiyor!

Sayın yetkili! Etiler’de bayan bakım ve güzellik evi işletiyorum. Her ay 10’un üzerinde dergi alıyoruz; hepsi de kalın kuşeye basılı renkli ve oldukça cafcaflı dergiler... 4 ay kadar önce eski ve kariyer sahibi bir müşterimiz Genç Beyin’i bıraktı onların arasına. Önce “Olmaz!” filân dedik, çünkü kategorileri farklıydı. Sonra müşterimiz “Bir hafta kalsın, beğenilmezse alırım!” dedi. Kıramayacağımız biri olduğu için doğrusu istemeyerek “Peki!” dedik. Bırakın bir haftayı, daha o gün her gelen Genç Beyin’e uzatıyordu elini... Kapaktaki başlıklardan kurtulmak ne mümkün? Hemen elemanı bayiye gönderip 2 Genç Beyin daha aldırmak durumunda kaldık, çünkü ele geçirenin elinde kalıyor ve herkes bakıp okumak istiyordu. İnanır mısınız, o pahalı dergileri 30 saniyede şöyle bir çevirip fırlatıyorlar sehpaya ama Genç Beyin’e yapışmış gibiler sanki... 23 yıldır bu meslekteyim, böylesini görmedim! Artık her ay 5-6 Genç Beyin alıyoruz, çünkü kıramadığımız bazı müşterilerimiz “Alabilir miyim?” diye soruyor. “Git, bayiden al!” demek hoş kaçmıyor, mecburen veriyoruz. 10 gün öncesine kadar ne yalan söyleyeyim, daha açıp bakmamıştım Genç Beyin’e... Okumayı hiç sevmeyen kızımın tavsiyesiyle alıp inceledim ve nefes alacak vaktimiz olmadığı halde bu mesajı size yazacak hale geldim. Artık gerisini siz anlayın! Çok güzel ve ilgi çekici bir dergi. Bilgi ve onu başlıkta sunuş cazibesiyle insanı mıknatıs gibi çekiyor kendine. Aslında herkes işini bu kalitede yapmalı, yani hakkını vermeli. Demek ki, istenirse siyah beyaz bir dergi de böyle çekici hale getirilebilirmiş! Kızımı seminerinize gönderdim, şimdiye kadar çıkmış bütün sayıları alsın diye. Gelmiş, seminerinize katılmış; “Anne! Muhteşem birşey! Sen de mutlaka git!” dedi. Halbuki kızım böyle şeylere hiç ilgi duymaz; çok etkilenmiş, hayret! Plân yapabilirsem “Etkili konuşma (hitabet) ve diksiyon” seminerine gelmek istiyorum, çünkü bu eğitim herkese lâzım. Size birşey soracağım: Unutkanlığa kesin çare var mı? Ben çok unutkanım, her sayıda bile bu konu hakkında yazı yayınlarsanız ilgiyle okurum. Teşekkürler, selâmlar, saygılar... Hayriye Ünalmış/Etiler-İstanbul


Düğün hediyesinde son trend: 1 TAKIM GENÇ BEYİN!

Sonuç tek kelime: Maşallah!

10 Temmuz 2005, pazar... Bizim için çok önemli, çünkü düğün tarihimiz... Eniştemin (teyzemin beyi Serdar Şanlıöz) vesile olmasıyla buldum hayat arkadaşımı. Düğünümüzün her adımı ve safhasıyla yakından ilgilendi sağolsun! Nihayet o önemli gün... Herşey beklediğimizden güzel gelişti, çok sevdiğimiz ve yıllardır kitaplarını okuyarak büyüdüğümüz gönül ehli bir zat bizi kırmadı, dâvetimize icabet etti, plânlandığı üzere 15 dakikalık bir konuşma yaptı ama 445 davetliyi mestetti. Âdet olduğu üzere sıra takı merasimine gelmişti ama işin bu kısmını hiç sevmedim: Kımıldamaksızın ayakta dikiliyor, dilenci gibi herkesin sırayla sizi “görmesini” bekliyorsunuz; emin olun hayatta en fazla mahçubiyet duyduğum hadise odur! Neyse iki tarafın sülâlesinin de belli başlı ileri gelenleri kuyruğa girip takılarını taktılar, program bitti, herkes evine gitti; hemen oracıkta hazırlanan takı sahipleri listesinde eniştemin adına rastlayamadık! Allah Allah! Olayın en merkezinde yer alan, evliliğimize vesile olan kişi hiçbirşey takmamış mıydı? Haydi bileziği, cumhuriyet altınını geçtik; insan hiç değilse bir çeyrek takardı! Bazı yakın akrabalar ileri geri konuşmaya, gıybet sınırlarını çoktan aşmaya başladılar; eşimle bense “Hayırlısı olsun!” diye geçiştirdik. 3 gün sonraki sabah zil çaldı, kargo elemanı eşimle benim adıma gelen ve ödemesi karşı tarafça yapılmış bir koliyi imza karşılığı teslim etti. Açtık, içinden bir mektup çıktı: “Hayat arkadaşlığına yeni başlayan Murat ve Yasemin kardeşlerimize... Evvelâ ikinizi de tebrik eder, iki cihan saadeti dilerim. Düğün öncesinde evlilik bereketiyle evinizin neredeyse bütün ihtiyaçlarının temin edildiğini gördüm, eşime eksiğinizin ne olabileceğini araştırmasını söyledim, ‘Herşeyleri tamam maşallah!’ dedi. Ben de ikinize ve inşallah neslinizden gelecek olanlara başarı ve mutluluk kaynağı teşkil edecek bir hediye düşündüm: Genç Beyin! Kolide bu hazine derginin şimdiye kadar çıkmış bütün sayıları bulunmaktadır. Önce mutlaka titizlikle okumanızı, daha da önemlisi uygulamanızı gönülden dilerim. Allah’a emanet olun... Serdar” Ne yalan söyleyeyim; bu manzara karşısında eşim de, ben de biraz burun kıvırdık! Çünkü bu tür şeylerin pek karın doyurmadığını düşünüyorduk, gülüştük. Fakat yine de bir koli dergiyi oturma odasına taşıyıp köşe koltuğun köşesindeki boşluğa koyduk. Eşim “Nasıl bir dergiymiş, merak ediyorum!” dedi ve üstten 5-6 sayıyı çıkarıp sehpanın üzerine bıraktı. Şimdi söyleyeceğimi yazmaya kelime, cümle bulmakta zorlandığımı belirteyim: Bir yandan eşim, bir yandan ben Genç Beyin sayılarına öyle gömüldük ki; kendimize geldiğimizde 3 saat geçmişti! Henüz “dergi hediyesi şoku” üzerinden bir saat bile geçmeden ikimiz de kesin kanaatle inandık: Eniştem bize en güzel düğün hediyesini vermiş! Bir defa her sayısında evlilikle ilgili çok orijinal yazılar var, ayrıca hayatın her alanında işimize kesin yarayacak bir yığın bilgi ve tecrübe... Kolideki bütün dergileri itinayla çıkarıp rafa dizen eşim dedi ki: “Şu anda 2 şeyi bulduğuma çok seviniyorum: Birincisi, seni bulduğuma. İkincisi, Genç Beyin’i bulduğuma.” Uzatmayayım diye ayrıntıya girmiyorum, ikimizin de o sayıların tamamında okumadığımız tek satır kalmadı! Hatta eşim bütün sayıları 3-4 defa bitirdi! Sonra da gazete bayiinden almaya başladık ve artık biz de Genç Beyin’kolik olduk! Şükürler Rabbime ki, evliliğin ilk günlerinde tanıdık bu hazineyi... Çünkü oradan elde ettiğimiz birikim iletişimden tutun da iş kurmama, çocuk yetiştirmemize, mâneviyatımıza kadar herşeyimizin temelini teşkil etti. Şu anda bir kızımız (Emine, 4), bir de oğlumuz (Ahmet, 2) var. Size onların Genç Beyin’le çekilmiş resimlerini gönderiyorum. Bilvesile enişteme bu müstesna hediyesinden dolayı müteşekkiriz, bizi Genç Beyin’le tanıştıran kişi olarak hep kalbimizde ve dualarımızda olacak... Biz de onu örnek alıp 3 yakınımıza düğün hediyesi Genç Beyin külliyatı verdik, benzer kanaatleri onlar da bize bildirdiler. Bu yaygınlaştırılmalı ve her çeyize bir takım da Genç Beyin ilâve edilmeli. Ailece hep yanınızda olacağız, Genç Beyin’i okuyup okutturacağız inşallah... Murat&Yasemin Yeğinler/Eskişehir


Genç Beyin’e eşdeğer bir dergi var! (Çok ilginç!)

Biricik Genç Beyin! “Biricik” dedim, çünkü Genç Beyin’in eşi ya da benzerinin olduğunu düşünüyorum. Bir Genç Beyin dergisine en yakın özellikte, hatta eşdeğer diğer dergi yine Genç Beyin’in farklı bir sayısıdır. Beni bu düşünceye iten birçok sebep var. En başta çok kapsamlı. Aradığım, ihtiyaç duyduğum her konuyu bulabiliyorum. O kadar çok şey katıyor ki hayatıma bu dergi, inanamazsınız! Sizin de deyiminizle hayatı ve kendimi yeniden keşfetmeye başladım. Her ay yeni sayısını iple çekiyorum. Çok fazla olmadı aslında tanışalı. Bundan 5 sene önce okumuştum birkaç sayısını ilk olarak, öyle tanımıştım. Çok hoşuma gitmişti. İlgimi çeken birçok yazı olduğunu hatırlıyorum. Sonra hiç okuyamadım. Fakat 3 ay önce bir arkadaşım hatırlattı bana bu harika dergiyi yeniden. Ben de yeniden almaya başladım. 3 aydır düzenli alıyorum. Şu an Bolu’da yaşıyorum. İlk aradığımız zaman bulması zor oldu ama artık zorlanmadan bulabiliyoruz. Hazırlayan ve emeği geçen bütün Genç Beyin ekibinden Allah razı olsun. Hilâl Yılmaz/Bolu


Askerin şafak sayması gibi...

Genç Beyin’e, Genç Beyin’dekilere... Temmuz’un 1’i gelmek bilmemişti, Ağustos da öyle. Şimdi 87. sayı elimde. Sıra Eylül’ün 1’inde. Bekliyorum ama o da gelmiyor. Ayın ortasında elimdeki bütün Genç Beyin’leri tekrar okuyorum. Hele 25 oldu mu gün saymaya başlıyorum, askerin şafak sayması gibi. Bu dergi için kelimelere mânâ yüklemek imkânsız! Sabaha kadar uğraşsam olmaz. Biliyorum! Tek diyebileceğim, en iyi başarılar en hayırlı zamanda kapınızı çalmadan girsin içeri... Ayşe Doğan


Genç Beyin’den önce ve sonra

Sevgili Genç Beyin! 17’sinde bir öğrenciyim. Öncelikle çok ama çok teşekkür ediyorum. “Aylık terapi” diye adlandırdığım bu dergiyi hiç bıkmadan, usanmadan, hayret veren başarılarınızla 8 yıldır yayınladığınız için... Üstelik yıllardır ilk günkü gibi doluluğundan hiçbirşey kaybetmeden. Helâl olsun! Bize sunduklarınız insanın öyle kısa sürede birarada bulup öğreneceği şeyler değil. Siz bize bu imkânı sağlıyorsunuz. Bu dergi hazineden bile daha değerli. Bu maden başka maden! Bu ırmaktan çok tatlı bir bal akmakta. Bunun içinde teşekkürler! 3 yıldır okuyorum. Hayatımı Genç Beyin’den önce ve sonra diye 2’ye ayırdım. İnanın abartmıyorum. Size dünyanın en güzel iltifatlarını yazmak isterim. Ama zaten bütün iltifatlar yapılıyor. Bana diyecek söz kalmamış. Samimiyetimi nasıl belirtsem diye düşündüm ama birşey bulamadım. Yalnız şunu söyleyebilirim: En samimiyetimle yazıyorum bu mektubu. İnanın! Yüce Rabbim gayretinizin karşılığının bin katını versin size, her daim yanınızda olsun. Her türlü iftira ve belâlardan korusun. Ve bin kere sizden razı olsun inşallah! Selâm ve dua ile. Saygılarımla... Sümeyye Okutan/Rize


Sevgilimden bile kıskanıyorum!

Merhaba Genç Beyin! Ne yazacağımı, nereden başlayacağımı, kime teşekkür edeceğimi bilmiyorum; beni bu dergiyle tanıştıran sevgili Halit’e mi, yoksa kelimelerle anlatılmayan Genç Beyin çalışanlarına mı? Onu ilk gördüğümde ilgimi çekmedi; açıkçası biz alışmışız magazin dergilerine, onlardan başkasını görmemişiz. Genç Beyin’le tanışmam geç oldu, mahrum kaldım onca sayısından. Sevgilim 18 Temmuz 2008’de hediye etti, o günden beri kopamıyorum Genç Beyin’den. Bayram için çocuklara yeni kıyafet alınır da nasıl mutlu olurlar; ben de şu an öyleyim. İlk defa bir dergiye mesaj, yani mektup yazıyorum. Kendime güvenim yoktu bu Genç Beyin’i okuyana kadar. İlk dergiyi aldığımda otobüste bitirdim, her aybaşını iple çekiyorum abi! Onu bayiden almaya giderken içimi bir heyecan kaplıyor; ben onu, o beni görünce birbirimize gülümsüyoruz. Evet ya, Genç Beyin kendisini almaya geldiğimi biliyor gibi bana gülümsüyor. Bir çocuk edasıyla alıp bağrıma basıyorum. Sayfalarını açıp kokluyorum, küçük bir çocuğu koklar gibi. Beni hiç yalnız bırakmıyor, çantamda devamlı bir sayısı oluyor. Hele her sayısında Abdülkadir Abi “Genç Beyin’i yakınlarınızla paylaşın, hediye edin!” diyor ya, işte onu yapamıyorum. Genç Beyin’i herkesten kıskanır oldum, sevgilimden bile kıskanıyorum; paylaşamıyorum içindeki her yeni bilgiyi, benden başkası da öğrenecek diye aklım gidiyor. İnanın harika yazılar var, okudukça bırakmıyor insan. Daha yazmak istiyorum ama diğer genç beyinlere saygısızlık olmasın. Yayınlanmaya değerse yayınlayın bu mektubumu. Ben içimdekileri paylaşmak istedim sadece, bilin yeter. İster yayınlayın, ister yayınlamayın. Genç Beyin’ci olarak arkanızdayım. Allah rahmetini, bereketini, kuvvetini üzerinizden eksik etmesin. Allah gücünüze zeval vermesin. Kristalin Tekin/Burdur


Her ay 3 Genç Beyin alıyoruz!

Selâm ve muhabbetle... 2 yıldır Genç Beyin okuruyuz. Eşim ilçe müftüsü. Birgün makama bir öğretmen gelir. Dosttur önceden de. “Hocam! Umre programlarınız nelerdir?” diye başlar söze ve Genç Beyin’i bırakır masanın üzerine, “Bu dergiyi okuduğum an karar verdim!” der. Eşimle istişaresini yapar, programları öğrenir ve artık mübarek beldelere gidecek bir yolcu adayıdır. Gider ve döner, Allah kabul etsin ibadetini. Ve o günün akşamı eşim öğretmen arkadaşının bıraktığı Genç Beyin’le eve geldi. Bahsetti olaydan. O gün bugün biz de bir Genç Beyin okuyucusuyuz. Her ay 3 dergi alır eşim; birini eve, birini kız Kur’ân kursuna, birini de erkek Kur’ân kursuna. Derken yayıldı arkadaşlarımıza. Bu arada 2 çocuk annesiyim. Oğlum 12 yaşında, kızım 8. Oğlumun okuma alışkanlığı kazanması için çok çaba sarfediyorum. Birgün aramızda şöyle bir konuşma geçti: “Bak evlâdım! Tamam, mevsim yaz, oyun çok tatlı ama gel sen şu Genç Beyin’i oku, her okuduğun dergi için sana 10 TL harçlık vereyim!” Gayem dergiyi okutmaktı. Aramızda geçen bu konuşmadan 8 yaşındaki kızımın haberi yok. Tatil için memleketimiz Amasya’ya giderken “Âkif! Dergini aldın mı? Anlaşmamız hâlâ geçerli!” dedim. Bizim küçük hanım lâfa daldı ve anlaşmanın ne olduğunu öğrenmek istedi. Mecburen ona da açıkladık. Biz yol hazırlıklarımızı sürdürürken kızım önceki sayı Genç Beyin’lerden 6’sını kucaklamış, “Anne! Ben okursam bana da var mı 10 lira? Varsa 10-20...60 TL. kazandım. Say sen şimdiden!” demez mi? O gün keyiflendirdi bizi. 8 yaşındaki hanımefendi dahil, yaz tatilini Genç Beyin okuyarak zenginleştirdi bizim aile... Allah yâr ve yardımcınız olsun. Göksel Pamuklu


Bunu mutlaka okumalıyım!

Merhaba Genç Beyin ailesi! Sizinle tanışmam daha önce oldu ama başta bu derginin kıymetini bilemedim. İlk elime aldığımda daha içini okumadan kafamda yorumlar yaptım. “Bu dergiyi işadamları okuyordur herhalde!” deyip bıraktım. Bir yazısını okusaydım herhalde bırakmaz, mutlu yaşamaya daha önceden başlardım. Zararın neresinden dönersen kârdır derler ya, ben öyle yaptım. 7 sene sonra hocamın evinde Genç Beyin dergisini görünce “Bunu mutlaka okumalıyım!” dedim. Çünkü okumayı ve öğrenmeyi çok seven ben, 5 senelik evlilik süresince 1 tane bile kitap okumamıştım. Tam bir sürü kitap okumalıyım, açığımı kapatmalıyım ama nasıl yapacağım diye düşünürken Genç Beyin imdadıma yetişti. Okuduğum şeyleri itinayla seçerim. Sizlerden Allah razı olsun. Bütün hayırlı dileklerinizi yüce Rabbim kabul etsin. Evet, tevâfuk, “Çözümsüz ve çaresizlere özel” sayıyı (87) bayiden aldım. Tam beni tarif ediyor. Şimdiye kadarki hayatımda (28) en çaresiz olduğum anda Genç Beyin beni mutluluğa, çözümlere bir adım yaklaştırdı ve inşallah yaklaştırmaya devam edecek. Çevremdekilerin de dergiden faydalanmaları için elimden gelen gayreti göstereceğim Allah’ın izniyle. Not: İsmini yayınlatmak istemiyor.


TUTUŞTURAN MEKTUP

Bir genç kızın çilesine Genç Beyin’in katkıları

İşte beyin ve kalp ameliyatı!

Kıymetli Genç Beyin! Seni tanıyalı 4 yıl oldu. 17 yaşındaydım, lise 3’e gidiyordum ve çok agresif biriydim. Annemle babam ayrıldıktan sonra aşırı sinirli ve stresli dönemim başladı. Daha 15’imde hiçbir evlâdın asla yaşamaması gereken sıkıntılarla boğuştum. Babam milletvekili seçilmişti, herşey yolundaydı ama İstanbul’dan Ankara’ya gidip gelen (veya “taşınan”) babam sekreteriyle gizli bir evlilik yapınca bardak taştı, yıllar sonra bile hatırlamak istemediğim gelişmeler yaşandı. 2 yıl kadar geçti, babama o kadın da yâr olmadı, gözlerimizin önünde yaşanan vahim mâcera maddeten 1.5 trilyon liralık süper lüks daireyle (oturduğumuz ev) paranın asla karşılayamayacağı mutluluğumuzu alıp götürdü. İşte tam o olayların en kızgın döneminde Genç Beyin’le tanıştım, daha doğrusu yeni evlenen ablamın beyi (eniştem) bana dergiyi verdi ve “Bunu oku, rahatlarsın!” dedi. Aldım, okudum ve inanılmaz derecede rahatladım. O sayıda benim hikâyeme benzer bir hikâye vardı ve hayata, olaylara bakış açımı temelden değiştirdi. Daha sonra Genç Beyin tiryakisi oldum, her sayınız bir can simidi gibiydi ve beni boğulmaktan -Allah’ın izniyle- kurtardı. Hâlâ da öyle. Her aybaşını çok sevdiğim birinin yolunu gözler gibi gözlüyorum. Birgün karar verdim, annemden izin alarak İstanbul’daki seminerlerinize gelmek istedim; annem beni yalnız bırakmadı, birlikte geldik. Konu “İç huzura ulaşma sanatı”ydı. Abdülkadir Akgündüz Bey’in anlattıklarına aslında “seminer” dememek lâzım, çünkü tam bir beyin ve kalp ameliyatından geçtik. “Seminer” bir konu hakkında bazı bilgilerin sunulmasına deniyor, bu çok farklı birşeydi. Salondaki herkesle beraber ben ve annem de bütün beyin ve kalp ağrılarımızdan kurtulduk diyebilirim. Genç Beyin’i okuyup da seminerlerle henüz tanışmamış olanların bu açığı en kısa zamanda kapatıp sözkonusu ameliyattan geçmelerini önemle tavsiye ederim. Şu anda 9 Eylül Üniversitesi’nde iletişim okuyor, annemle kalıyorum. Genç Beyin en iyi dostumuz, arkadaşımız, bilgi kaynağımız... Hocalarıma dergiyi tanıtmak istedim, çok yaşlı bir profesör hariç hepsi Genç Beyin’i yakından takip ettiğini söyledi. Birçok arkadaşım da dergiyi biliyor ve okuyor. Meselâ Yeşim adlı canciğer arkadaşıma sordum: “Neden bu dergiyi okuyorsun!” Dedi ki: “Genç Beyin’i ben okumuyorum, o kendisini bana okutturuyor!” Bence bütün mesele budur. Annem kadınlara özel sayfanızın da bulunmasını istiyor, ileteyim. Seni ömrüm oldukça takip edeceğim Genç Beyin! Rabbim sana, yayıncılarına hayırlı ve uzun ömürler versin! Handan T. Karacan/İzmir


“Okumanız şart!”

Genç Beyin’e ve bütün genç beyinlere merhabalar... Çok mutlu, bahtiyar ve inanılmaz talihliyim ki; böylesine tutuşturan bir motivasyon güneşinden ömrümün kış mevsiminde de olsa ısı ve ışık aldım. 68 yaşındayım, tam 44 yıl bilfiil hizmet verdiğim devlet kuruluşunda yayınlarla ilgili birimdeydim ve elimden her ay yüzlerce kitap, binlerce yazı geçiyordu. Yani yazıya doymuş biri olduğumu düşünüyordum, çünkü neredeyse yarım asır kültür ve edebiyat yazılarıyla hemdem yaşadım. En son 2003’te 46 yıllık refîka-i hayatım Müzeyyen Hanımefendi’nin de tazyikine dayanamayıp 20 bin cilde yakın kitabın bulunduğu kütüphanemle muazzam dergi ve not arşivimi bir vakfa bağışladım. Birgün en küçük torunum Nazlı eve Genç Beyin diye bir dergi getirdi, öğretmenleri “Okumanız şart!” deyince o da gazete bayiinden almış. “Ver bakalım bana, önce tecrübeli biri olarak dergiyi kontrol edeyim!” dedim. Hani faydalı mı, zararlı mı diye incelemek istiyordum. “Bu Genç Beyin dedeciğim! Bildiğin dergilerden değil!” deyince hayli kızdım, benim bildiğim dergiler nasıldı ki? Neticede Genç Beyin’i torunumdan alıp incelemeye başladım, saatlerce elimden bırakamadım ve gördüm ki, biricik torunum
Nazlı haklıymış. Genç Beyin hakikaten çok farklıymış. Böyle bir ilmî zenginliği her ay ortaya koyanların alınlarından öpülür ve öpüyorum! Henüz Genç Beyin’i farketmemiş olanlara farkettirebilmek için kendi çapımda gayret gösteriyor, her ay 5-6 dergi alıp tanıtmak ve tutuşturmak maksadıyla seçkin genç beyinlere hediye ediyorum. Bundan 30-40 yıl önce olsaydı Genç Beyin’i tanıtmak için bütün Türkiye’yi, hatta dünyayı dolaşıp herkesi haberdar ederdim. Genç Beyin’i bu kadar başarılı kılan 5 şey bulunduğu kanaatindeyim: 1- SAMİMİYET: Her sayfada, satırda, kelimede, hecede, hatta harfte bu samimî ve hâlis niyeti görmek mümkün. 2- CİDDÎ GAYRET: Böyle bir dergi normal ve klâsik çabalarla çıkmaz, herşeyi ikinci plâna koymayı gerektiren bir gayret gerekir. 3- TECRÜBE: Acemî, tecrübesiz, birikimsiz kimselerin ortaya koyabileceği eser değil bu. 4- CÂZİBE: Belli ki, yayıncı arkadaşlar günümüzde “reyting” denilen canavarın derûnuna vâkıflar ve en küçük yazıda bile fevkalâde bir reyting var. Çekim gücü bu kadar yüksek birşey elime geçmedi, görmedim, okumadım şimdiye kadar. 5- TUTUŞTURMA: Bu kelimeyi derginizden aldım; çok güzel bir kavram ve Genç Beyin her kesimden, yaştan insanın kanını kaynatıyor. Şu anda Sapanca’da oturuyoruz; emin olun ki, Genç Beyin’i ilk sayısından beri hiç aksatmadan ve tekrar tekrar okumanın verdiği aşkla, şevkle yerimde duramıyorum! Birşeyler daha başarmak, yepyeni ve farklı faaliyetlere imza atmak istiyorum ama artık geçti. Yine de bu heyecanı duymak, yaşamak insana yaşama azmi ve gücü veriyor. Zannediyorum bu yeter bana. Tekrar bütün arkadaşlarınızın gözlerinden öpüyor, selâm ve muhabbetle kucaklıyorum. Dualarım sizlerle. (Not: Bu yazıyı ben söyledim, torunum Hatice Nazlı Yılmazer yazdı ve gönderdi.) Ethem Hayri Yılmazer/Sakarya-Sapanca


Anzer balı için hangi çiçeklere konmalısınız?

(...) Öğretmenlikten istifa edip ticarete atıldım, hamdolsun işler iyi gidince şehrin göbeği sayılan en merkezî yerinde âcil ihtiyaçtan çok hesaplı fiyata satılan 8 katlı binayı alıp kolej faaliyetine başladık. Başka meşguliyetlerimiz de vardı ama hepsini bırakıp tamamen eğitim işletmeciliğine yöneldik. 2 yıl sonra yeni bir okul daha açtık, sonra üçüncüsü geldi; 11 yıl sonra bugün bölgedeki 6 ilimizde 20 civarında eğitim kurumumuz var. Temel felsefemiz eğitimi ilginç, yani öğrenci ve öğretmen açısından câzip hale getirmek. Çünkü eğitim ve öğretimdeki verimsizliğin mevcut ruhsuzluk, cansızlık, iticilik ve yeterince ilgi çekememekten kaynaklandığını belirledik. Genç Beyin’i ilk sayısından beri takip ediyor, her ay bütün eğitim ve idarî kadromuzda görevli arkadaşların eline mutlaka veriyoruz. Onlar da son derece büyük ve şimdiye kadar başka hiçbirşeyle sağlayamadığımız etkileyicilikte ilgiyle dergiyi okuyor, içindeki muazzam birikimi neredeyse noktasına virgülüne kadar kullanıyorlar. Başarımızda Genç Beyin’in payı dörtte üçtün fazladır. Bunu sadece ben demiyorum, bütün ekip arkadaşlarım söylüyorlar. Çünkü her sayıda bize Anzer balı yapabilmemiz için hangi çiçeklere konmamız gerektiğini en bereketli bir muhtevayla sunuyorsunuz, hatta balın kendisini veriyorsunuz desem mübalağa olmaz. Bize de onu alıp öğretmen ve öğrencilerimize takdim etmek, yedirip hazmettirmek düşüyor. Sadece bir talebimiz var: Arasıra yayınladınız ama dünyada en başarılı eğitim kurumlarının başarı taktiklerine her sayıda bir sayfa dahi olsa yer vermenizi önemle bekliyoruz. (...) M. D.


Hayretler içindeyim!

Saygıdeğer Genç Beyin Ekibi! Nasıl başlasam bilemiyorum, hayretler içindeyim! Size ansiklopediler dolusu tebrik ve takdir ya da tesbit ve tahlil yazmak isterim ama buna gerek görmüyorum. Ben aslında çok geçimsiz, çevresiyle problemli, 20’li yaşlarda çocukları varken boşanmış mânen hasta biriyim. Genç Beyin’i 4 ay önce tanıdım; şu kesin bir gerçek ki, dergiyi önceden tanısaydım başıma açtığım dertlerin %97’sini yaşamazdım! Gül gibi hanımım vardı, benim bütün çile ve hatta zulümlerime katlandı, boşanmak da istemiyordu ama ben şeytana uyup yanlış bir karar vererek güzel bir evliliği bitirdim. Genç Beyin’de evlilik, huzur, mutluluk üzerine yazıları okudukça bir çocuk gibi ağlıyorum saatlerce. Allah bana birçok nimet verdi ama ben sert mizacımla, geçimsiz kişiliğimle onlara lâyık olamadım! (...) Rumuz: Necmeddin


Başın dışıyla beraber içi nasıl tıraş edilir?

3’üncü bin yılın (Sadece 21. yüzyılın değil!) en etkili ve insanı maddî-manevî anlamda “tutuşturan” yayıncılık olayının kâşiflerine merhaba! Ne diyeceğini, nasıl hitap edeceğini bilemeyen; tek kelimeyle “hayretler içinde” kalmış bir öğretmen okurunuzum. Genç Beyin’le tanışalı 2 ay oldu ama tabiri câizse beynimin ve kalbimin altı üstüne geldi. Başımı tıraş etmek üzere girdiğim kuaförde başımın içi de tıraş edildi! “Sıra var mı?” diye sordum kapıdan bizim eski berber çırağı, yeni kuaför Metin’e. “5 dakika otur, sıra sende!” dedi. Bazı günlük gazetelerin, dergi ve broşürlerin bulunduğu sehpanın etrafını çeviren bayrak kırmızı koltuklardan birine çöktüm. Gazetelerin hepsini 2-3 dakikada bitirdim, bildiğiniz günlük haberler işte... Sonra dikkatimi bir dergi çekti, kapağında “Hedefe ulaşamıyorsun, çünkü...” başlığı vardı (86. sayı). Derhal elimi attım: Genç Beyin! Duymuştum ama henüz hiç görüp inceleme fırsatım olmamıştı. Tıraş sıram gelip geçtiği halde yumulup kaldım derginin sayfalarına. Metin’in ikazıyla oturabildim tıraş koltuğuna. Tek gündemimiz Genç Beyin’di. “Sırasını beklemek için oraya oturup da Genç Beyin’le şaşkına dönmeyen bir kişiye rastlamadım!” dedi Metin: “Gazete bayiinden alıp koyduğum dergi çok geçmeden kayboluyordu, sonunda derginin üzerine ‘Okuyun ama götürmeyin! Size en yakın gazete bayiinden temin edebilirsiniz!’ notunu yazıp yapıştırmak zorunda kaldım!” Kafamın içinin ve dışının tıraşı bittikten sonra aynı zamanda bayi olan evimize yakın markete Genç Beyin’i sordum, “Kalmadı!” deyince ana caddeye inip bayi bayi aradım. Birindeki bayan “Yeğenim için ayırdığım tek dergiyi size verebilirim!” dedi ve Genç Beyin’e ancak böyle ulaşabildim. Eve nasıl sabırsızlıkla geldiğimi anlatamam. Normalde tıraştan sonra duş alırım ama önce 2 saatten fazla Genç Beyin’in sayfalarına göz gezdirip sonra duşa yönelebildim. 87 ve 88. sayıları iple çektim, 32 yıllık hayatımda birşeyi böylesine iştiyakla beklediğimi hatırlamıyorum. Takım halinde bütün sayıları aldım, istisnasız hepsinin de aynı kalite ve ilginçlikte olduğunu görünce şaşkınlığım iyice arttı. Genç Beyin’le çok derin ve hayırlı bir ameliyattan geçtiğimi, uzun zamandır kanayan birçok yaramı tedavi ettiğimi belirtmek istiyorum. Ben öğretmenim, okumaya zaafım ve özel ilgim var ama Genç Beyin gibi bir kaynakla karşılaşmayı hayal bile edemezdim. Sizi içimden gelen, abartısız ve sansürsüz gerçek duygularımla kutluyor ve kucaklıyorum. Bu şahaserin kıyamete kadar yaşayacağına ve bizden çok sonra bile milyonları kendine getirip mutlu ve başarılı edeceğine (Allah’ın izniyle) inancım tamdır. Genç Beyin’le tanışan kendini çok bahtiyar ve talihli addetmelidir. Hani derler ya: “Çok şanslısın!” Aslında ben “şans” kelimesini sevmiyorum; şansa değil, liyâkat ve lütfa inanıyorum ama lâfın gelişi söylüyorum: Bu dergiyle tanışan gerçekten şanslıdır. Şayet uygun görürseniz yüksek lisans tezim olan Edib Ahmed Yüknekî’nin ünlü eseri Atabetü’l-Hakâik’ten kişisel gelişimle ilgili derlemeler yapıp size gönderebilirim. Eserde çok güzel sözler, tesbitler, hikâyeler var. Bu daha başlangıç. Nasipse artık peşinizi bırakmayacağım. Genç Beyin’i bir an önce tanımaları elzem olanlara duyurmak ve tanıtmak için fahrî “dünya temsilcisi” sıfatıyla zevkle çalışacağım. Bundan emin olabilirsiniz. (...) Mahir A. Hasşener/Erzurum


Kocalara hassas tavsiye

Çok değerli Genç Beyin’in çok değerli yayıncıları! 1.5 yıl kadar önce annemi, babamı, 6 yıllık eşimi ve 3 yaşındaki kızım Elif’i elîm bir trafik kazasında kaybettim. Eşim yaralı kurtuldu, 28 gün komada kaldıktan sonra vefat etti. 12 yaşındaki oğlum Furkan’la öylece kalakaldık. Kocalara, babalara tavsiyem: Hanımınızın, çocuklarınızın annesinin, hayat arkadaşınızın kıymetini henüz o hayattayken bilin. Allah korusun, nimet elden uçup gittikten sonra ah vah etmenin anlamı kalmıyor. Hamdolsun biz “Madem 'O' var, herşey var!” dedik ve diyoruz. Çünkü Allah’ı kendimize şah damarımızdan daha yakın hissetmezsek, bu türlü acılara dayanabilmek imkânsız... Çok şükür kadere iman etmişiz, O’na (cc) teslim olmuşuz. Yine de bir insan düşünün, en yakınlarını aynı anda kaybetmiş. Çok ağır bir imtihan elbette. İşte tam bu büyük acıyla kıvranırken Genç Beyin’le tanıştık. Dergideki yazılar bize öyle bir huzur, ferahlık ve mutluluk verdi ki; hayata yeniden ve daha bir şuurla sarıldık. Oğlum Furkan’a odaklandım, şimdi onu en hayırlı şekilde yetiştirebilmek için harcıyorum bütün enerjimi. Bir sürprizim var: Geçenlerde eşimi rüyamda gördüm, kızım Elif’le Genç Beyin’in sayfalarına eğilmiş vaziyetteydiler ve neşeli şekilde dergiyi okuyorlardı. Rüyanın sadece bu sahnesini hatırlıyorum, sonra uyandım birdenbire. İnşallah hayırdır. Dualarıma sizleri de dahil ettim, lütfen siz de özellikle oğlum Furkan için dua edin. Annesini, kardeşini, dedesini, babaannesini her an hatırlıyor; sıklıkla bana onları soruyor, ben de dilim döndüğünce bazı şeyleri anlatarak kendisini rahatlatmaya çalışıyorum. Furkan hayırlı şekilde yetişsin, başka birşey istemiyorum. Hepinizi yüceler yücesi Rabbime emanet ediyorum. Kâmil Öndeş


Genç Beyin can simidi!

Genç Beyin’e selâmların en güzeliyle... 2. sayınızdan beri mübtelânızız. 8 yıldır hayatımızın çimentosu Genç Beyin; iç ve dış âlemlerimizin ışığı, âhirzaman fitnesinin alabildiğine yaşandığı şu fânî dünyada en samimî arkadaşımız, başarı ve mutluluk konularında başdanışmanımız, vicdânımızın eğitmeni, ruhumuzun mimarı, hayatımızın ustabaşısı, bizi hiç yanıltmayan hocamız, her ayın 1’inden itibaren hasretle yolunu gözlediğimiz dostumuz, akümüz, enerjimiz, motivasyon kaynağımız, dualarımız, hayallerimiz... Samimî olarak bunlar geldi aklıma. Genç Beyin gibi bir hazineyi her ay yayınlamakla öyle büyük hizmete imza atıyorsunuz ki, bu kazancınız size cennete kadar yeter! Emekli savcı olan eşimin ve biri kız, biri erkek 2 çocuğumun da selâmları var. Ailemiz 8 yıldır âdetâ bir üniversiteye döndü, hem de çok eğlenceli ve öğrencilerinin büyük iştiyakla eğitim öğretim görmek istedikleri bir üniversiteye. Şu gerçek: Genç Beyin gibi bir can simidine tutunmasaydık, hayatımızda çok tehlikeli gelişmeler olabilirdi. Ne zaman sıkıntı yaşadıysak, tehlikeli virajlarda bulduysak kendimizi; Genç Beyin’e müracaat ettik, orada mutlaka kesin bir çare bulduk. Allah da sizleri, bütün ekibinizi, okurlarınızı çaresiz bırakmasın. (...) Nebahat Ardıç


Öğretmenden mektup var!

(...) Genç Beyin’le beni tanıştıran okul müdürümüz Hikmet Bey’i ömrüm boyunca unutmam, unutamam. Zira bana öğretmenlik hayatımda öyle bir hazine kapısı açtı ki; bütün ölü veya tembel beyin hücrelerimi harekete geçirdi, dergideki ifadeyle “dinamitledi!” 8 yıllık meslek hayatımdan sonra doğrusu öğretmenliğe ilgim azalmaya başlamış, bu işi “kerhen” yapmaya doğru yönelmiştim. İşte tam o sırada tanıdım Genç Beyin’i. Şimdi öyle kanım kaynıyor, okula gidip sınıfa girerek ders anlatmaya, öğrencilerime eğitim öğretimi birlikte vermeye heves duyuyorum ki; içimdeki depremin şiddetini tarif edemem! Kanaatimce
bu depremi bütün eğitimciler yaşamalı ve Genç Beyin’i her ay takip etmeliler. Açıkçası kendim uğraşsam, bir yığın emek-zaman-para harcasam biraraya getiremeyeceğim birikimi her ay hazır olarak bulmak müthiş bir kolaylık. Emeği geçen herkesi tekrar tekrar tebrik ederim. İbrahim Yıldız


Genç Beyin’in farkı ne?

(...) Genç Beyin’in farkı, her satırı ve hatta kelimeyi her okuyucuya mutlaka okutabilme azmi ve kararlılığı. Bu niyet ve gayret muazzam sonuçlar veriyor ve ortaya böyle bir şaheser çıkıyor. (...) Nedim Hoşer Genç Beyin hakkında internette bunlar var!


İnternetten Genç Beyin yorumları:

* Genç Beyin’i 1 yıldır okuyorum ve tek kelimeyle muhteşem bir dergi! Okumaya başladıktan sonra eski (eskimez) sayılarını da aldım ama bir derdim var: Bütün sayılarını bir anda okuyup öğrenmek istiyorum, yapamıyorum ve derslerden ötürü sadece o ayki sayıyı bitirebiliyorum. Genç Beyin için büyük yoğunlukla çalışan herkesten Allah razı olsun. Sizin çalışmalarınızla her ay dolu dolu bir dergi elimize alıyoruz. ÇOOOK TEŞEKKÜRLER! * Çok farklı bir dergi! Muhteşem! Gerçekten bir bilgi hazinesi! Genç Beyin’le keşke daha önce tanışsaydım. Diyecek söz bulamıyorum. Gerçekten harika bir dergi! Genç Beyin’den sonra bütün dergiler bana anlamsız geliyor! (GB notu: Başka faydalı dergiler de var, lütfen onlara haksızlık etmeyelim!). Genç Beyin çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Bu emekleriniz inşallah karşılık bulacaktır. Bence herkes alsın bu dergiyi, okusun. Hiçbir sayfasında gereksiz herhangi birşey bulamazsınız. Gerçekten sarfedilen emeklerle karşınızda dopdolu bir hazine! * Ben bir abimin tavsiyesi üzerine aldım dergiyi, çok ama çok beğendim, kolay kolay dergi okuyan biri değilimdir ama bu dergi bende bağımlılık yaptı, arkadaşlarım da benimle aynı görüşteler. Herkese tavsiye ederim. * Cidden harika bir dergi. KSÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği’nde okuyorum, derslerden çok dergiyi okuyorum. * Bir yıl önce tanıdım. Hiçbir yazıyı tam okuyup bitirmeyen bir insanım. Genç Beyin’i son sayfasına kadar okuyorum. Elimdeki tek dergi oldu. Sanki herşeyinde beni anlatıyor. Eşimle aram bile düzeldi. Teşekkürler Genç Beyin! Emeği geçenleri tebrik ederim. * Genç Beyin insanın ilgisini çeken bir dergi. Zamanınızı verdiğinize değiyor. Herkese tavsiye ediyorum. * Bu dergi kaçırılmaz. Okuyunca göreceksiniz! * Hazırlayan abilerden Allah razı olsun. * Genç Beyin’le 2 sene önce bir rehber öğretmen arkadaş vasıtasıyla tanıştım, çok güzel! Daha önce kişisel gelişim seminerlerine katıldığım halde kendim için faydalı birşey yapmadığımı düşünürken bu dergiyle beyin gücümün farkına vardım, çok seviyorum Genç Beyin’i! Teşekkürler! * Ben de Genç Beyin’le yeni tanıştım. İçimdeki yatan devi uyandırıyor galiba! * 2 yıldır okuyorum. İşyerindeki gazetecinin raflarında gördüm. Şâhâne bir dergi. Çalışanların eline, beynine, yüreklerine sağlık! * Bu dergi pekçok insana yardımcı oluyor; yayınlayanların eline, zihnine, gönlüne sağlık. * Gerçekten dergiyi severek okuyorum, her ay alıyorum; hazırlayan bütün ekibe selâm, sevgi ve saygılar... * Ben Yüksekova’dan aldım, hocam bize tanıttı, çok güzel bir dergi, çok çok güzel, herkese tavsiye ederim. * Böyle kaliteli bir dergiye emeği geçenlere içtenlikle teşekkür ederim. Dilerim bir ömür beraber yaşlanırız. Allah yolunuzu açık etsin. * Fazla söze gerek yok, ben beni yeni buldum Genç Beyin sayesinde. * Genç Beyin’le öğretmen bir arkadaşım aracılığıyla bir yıl önce tanıştım. Çalıştığım firmada pozisyonum gereği öğrenmem gereken birçok konu hakkında bu dergiden bilgi alabiliyorum. Yalnız bir sıkıntım var: Eğitimlere (seminerler) katılmak istiyorum. Sanırım sadece İstanbul’da veriliyor bu seminerler. Genç Beyin dergisi beni bu kadar motive edebiliyorsa, seminer ve eğitimler ne kadar motive eder, tahmin edemiyorum. Ankara’da da seminerler düzenlemenizi bekliyorum. Başarılarınızın devamını dilerim. * Arkadaşlar! Ben bu derginin tiryakisi oldum. Beni çok değiştirmedi, ancak bir konuda etkiledi ve değiştirdi: Tembellik. Artık ataletten kurtuldum ve hiçbir işimi ertelemiyor ve zamanında yapıyorum. Bu bile bana yetiyor. İleride neler olur bilinmez. Bir de şu var: İnsanın bakış açısını değiştiriyor. Bunlar yeter de artar bile.* Arkadaşlar! Bir fenomen olarak bu dergiyi gerçekten tavsiye ediyorum, gerçekten dikkate alın ve dikkatli okuyun! * Genç Beyin’i okuyup da hayret etmeyene hayret ederim. İnsana birşeyler yapma enerjisi veren dergiden öte birşey bu. Binlerce kişinin hayatının değişmesine vesile olan bu kıymetli derginin çıkmasında emeği geçen herkese teşekkürler! Ve sizlere imreniyorum. Kimbilir kaç kişinin duaları kanatlanıp sizlere ulaşmıştır! Genç Beyin’i çevrenize tanıtın! Belki en yakınınızda biri(leri) var, bu hazine dergiyle tanışmayı bekliyor. Lütfen hergün en az 1 kişiyi Genç Beyin’le tanıştırın!


İşte böyle bir dergi okuyorsunuz!

• “72 milyon Türkiye’de 7.2 milyon Genç Beyin” hedefine doğru hızla ilerleyen...
• Her ay tiraj alan ve yeni okuyucuları bünyesine katan...
• Gazete bayilerinin “en çok sorulan ve aranan dergi” diye niteledikleri...
• Eski sayıları tekrar tekrar basılan...
• Birçok internet sitesinde özellikle gençler ve genç beyinler tarafından “en çok okunan dergi” oranlamasında başka dergilere ciddî fark atan...
• Üst düzey kamu ve özel yönetim kademesindekilerce sıkı sıkıya takip edilip sorulan...
• Üniversite hocaları, öğrenciler, patronlar, çalışanlar tarafından toplu halde satın alınıp ilgili çevreye dağıtılan veya satılan...
• Birçok yazara, şaire, araştırmacıya ilham veren...
• Muhtevası özel televizyonlarca en çok malzeme yapılan (Genç Beyin’in yazılı izni şarttır!)...
• Ev ve işyerlerinden bütün ahalinin bir an önce okuyabilmek için birbirleriyle yarıştıkları...
• Eşe, dosta, arkadaşa en fazla hediye edilen...
• Evlilik problemlerine kesin çözüm getiren, aileleri cennete çeviren...
• İşletmelere verimlilik getiren, çalışanların performanslarını yükselten...
• En çok satılan ve okunan... Ve... En çok tavsiye edilen bir dergi okuyorsunuz! İyi okumalar!

Genç Beyin’i çevrenize tanıtın! Belki en yakınınızda biri(leri) var, bu hazine dergiyle tanışmayı bekliyor. Lütfen hergün en az 1 kişiyi Genç Beyin’le tanıştırın!